Z KUŞAĞINA SESLENİYORUM!
Kimilerine göre “ahir” zamandayız, kimilerine göre “ahır” zamandayız. Kimilerine göre de, manamızı, özümüzü, sözümüzü kaybettiğimiz zamandayız. Ülfet olmuş alışkanlık haline gelmiş günahlarımızla pek bir uyum içinde yaşıyor gibiyiz.
Dillerimiz “Ya Rabbi şu musibetlerden bizleri kurtar” diye yalvarırken, amellerimiz sanki “bu musibetler bize az geldi biraz daha fazla gönder” dermiş gibi bir amel içindeyiz. Her gün birer birer kaybedilen imanlar bozulan itikatlar kopacak olan manevi kıyametin ayak sesleri gibi.
Beşer bütün aklını kaybetmezse maddi veya manevi kıyamet başlarına kopmazsa diye uyaran Üstad Bediüzzaman Said Nursi, neye işaret ediyor, hangi hadiseler üzerine dikkat çekiyor?
Şu genç yaşımda o kadar dehşetli hadiselere şahit oldum işittim ki, kalbim aklım ruhum zerrelerim bu olayların vukuundan ürperdi. Mazlumlar için yaşasın Cennet diye teselli bulurken zalimler için yaşasın Cehennem demekten de başka elimden bir şey gelmedi.
Eskiden büyüklerimiz bizleri uyarırken “aman evladım belaya bulaşma arsızı uğursuzu hepsine karşı dikkat et olaylara karışma derken şimdi aynı büyüklerimiz kendini muhafaza et cemiyete cemaate tarikata hacıya hocaya dindara bulaşma uzak dur” demeye başladılar. Böyle bir uyarı ve güvensizliğe muhatap olmak ise gerçekten içler acısı bir durum haline geldi.
Üstadın ifadesi ile can damarını koparan kanını içen en büyük hasmı dost zannetmekte sanırım hak surette görünen batıl ve necis ruhlu insanlar olsa gerek. Bunun analizi ise o kadar kolay olmuyor. En umulmadık yerden en umulmadık kimselerden umulmadık şeyler zuhur ediyor.
Ona güvenen itimat eden kanan nicelerine öyle azaplar çileler oluyor ki mazlum ve mağdurların haddi hesabı yok. Onların bu zulümlerinden hesap soracak bir demir yumruk ise maalesef yok. Mazlum zilletinde zalim izzetinde bu dünyadan göçüp gidiyorlar demek bir Mahkeme-İ Kübraya hesap bırakılıyor.
Tüm kötülüklere uğramalarına rağmen iyi olmayı başarabilenler mutlak saadete kavuşacaklardır. O kötülükleri yapanlar ise mutlak azaba daha dünyadan ayrılmadan hesaba mutlaka duçar olacaklar şekavet-i ebediyeye uğrayacaklardır.
İNSANLIĞIN KURTULUŞU
“Lübbü bulamayan, kışır ile meşgul olur” diyen üstadı muhterem çekirdeği bulamayan kabuğu ile meşgul olması hükmünde bir hayat yaşayanlara ciddi dersler veriyor. Şimdi üstüme düşen ilk görev özü bulmak olsun ki sözü edelim. İnsanlığın kurtuluş ve saadetine çalışan merhametli vicdanlı şefkatli kullara bugün dünya insanlığının her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Mevlam onların sayısı çoğaltsın güçlerini arttırsın. (AMİN)