YÜREĞİMİZİ YAKAN YALANLAR
Antalya Manavgat’ta Çarşamba günü başlayan ve ülkemizin birçok noktasında halen devam eden eş zamanlı orman yangınları hem ciğerimizi, hem de yüreğimizi yaktı.
Ancak alevler bir taraftan etrafımızı sarmışken, sosyal medyayı da ateşleyenler alevin içine resmen benzin döktü. Kime hizmet ettikleri açık ve net olan bu insanların amaçları da bir bir ortaya çıktı.
Sizi bilmiyorum, ama ben bu ortamdan inanılmaz rahatsızım. Artık tiksinir hale geldim. Çünkü bu sosyal medya mecrası çok ama çok kötüye kullanılıyor, insanın havsalası almıyor.
Son birkaç gündür öyle şeyler yazılıp çizildi, öyle şeyler paylaşıldı ki; ormancılar, itfaiyeciler ve pilotlar ve yangına müdahale eden bütün uzmanlar bu vasıflarını unuttu. Sosyal medyadaki uzmanlar herkesin önüne geçti, akıl fikir verir oldular.
Sanki bir markette açılan ‘FIRSAT REYONU’ na saldıranlar gibi muhalefet partilerinin temsilcileri alet olup saldırdı. İftiralara ortak olup, yalan üzerine yalanlar söyledi. Yalan dolanla profesyonelce algı operasyonu yaptılar.
Antalyalılar Manavgat, Akseki, Alanya ve Gündoğmuş’taki yangınlarınla savaşıp 7 kişiyi alevlere kurban vermiş, böylesine bir afet ortamında el birliği yapmışken dışarıdan gazel okuyanlar çıktı. Klavye delikanlıları, ağır abi pozları verip, ağır laflar etti. Sanki hepsi birer ‘Tatar Ramazan’ oldu.
İnanın birkaç gündür zıvanadan bile çıktığım anlar oldu ve ‘YA SABIR’ deyip geçtim. Evet bunların hangi birisini yazacaksın? Hepsi bu gibi işlerden besleniyorlar, nemalanıyorlar, fonlanıyorlar.
Ama unutmayın ki bu tür afetlerden siyasi nema çıkarmaya çalışanlar tarih boyunca hep yanılmışlar ve hep kaybetmişlerdir.
HADSİZ OLAN KİM MİŞ?
CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da yangına körükle gidenlerin başında geldi. Alevler arttıkça Kılıçdaroğlu’nun da dilinin ateşi harlandı. Konuştukça konuştu her zamanki gibi.
Kılıçdaroğlu, “Erdoğan bir imzayla ormanlarda yapılaşma yetkisini Turizm Bakanı’na verdi. Her yer yandı kül oldu, derdi dağı taşı betonlaştırmak. Çok açık söylüyorum; tek bir tuğla dahi koymaya kalkarsanız, önce ekskavatörle beni çiğnemeniz gerekecek. Ormanlarımıza dokunamayacaksınız. Hadsizler!” diye bir açıklama yaptı.
Yahu sen koskoca bir partinin genel başkanısın ve araştırmadan nasıl böyle bir açıklama yaparsın anlamak mümkün değil.
Bu açıklamaya Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, “Bu düzenleme bugün değil, 1982 yılında çıkarılan kanun ile 3 Bakanlığın uhdesinde 39 YILDIR var olan yetkinin, uzmanlığı gereği Bakanlığımızla SINIRLANDIRILMASINDAN ibarettir. Birlik ve beraberlik gerektiren bu günlerde konuyu çarpıtmanızı doğru bulmuyorum” cümleleri ile cevap verdi.
Evet Sayın Kılıçdaroğlu, sizin yaptığınız resmen ‘İlim sahibi olmadan fikir sahibi olmak’ gibi bir şey. Lafın kısası iki açıklamaya bakacak olursak asıl HADSİZLİĞİ kimin yaptığı açık ve net görünmektedir.
Millet sizden şefaat falan beklemiyor. Yeter ki böyle günlerde bari bu tür açıklamalar yerine birlik beraberlik çağrısı yapın yeter.
SİZİN YAPTIĞINIZ AYIP
Türk toplumunda başarılı olmuş insanlar, özellikle Antalya’da nedendir pek sevilmiyorlar. Sevilmedikleri bir tarafa, düşmanları da çok oluyor. Bilen bilmeyen saldırıyor.
Mübarek, organik doğal tereyağı gibiler. Bütün karasinekleri üzerlerine çekiyorlar.
Doğal tereyağı gibi olan isimler kim? Son dönemde bu şehrin yetiştirdiği ender siyasetçilerden Dışişleri Bakanı MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU.
Manavgat yangını sırasında 4 gün gece gündüz uyamadı. Hocalar Mahallesi’nde jandarmanın gözaltına aldığı iki genci linç etmeye çalışan vatandaşı ikna etmeye gitti ÇAVUŞOĞLU gece yarısı. Bölgenin evladı olduğu için hemşehrilerine, çocuğu yaşındaki gençlere “Yapmayın, etmeyin” diye adeta yalvardı.
Bu iyi niyeti bile provoke etmeye çalıştılar. Bazı insanlar kendilerini önemli saydırmak veya dikkat çekmek için ÇAVUŞOĞLU’na lafla saldırmaya çalıştı. Siyasi nema peşinde olanlar sosyal medyada kendisini linç etmeye kalkıştılar.
Meyve veren ağaç taşlanır misali bilende, bilmeyende, anlayanda anlamayanda dört bir koldan ÇAVUŞOĞLU nezdinde hem devlete hem de hükümete saldırdı.
Ağaç ne kadar verimliyse, onu taşlayan insanlar da o kadar mutlu olurmuş! Mesele bu kadar net ve açık. Fiziksel olarak yapamazlar, klavyenin başına geçerler ve bunları kimse tutamaz.
Halbuki eleştirdikleri insanlarla karşı karşıya gelseler, dut yemiş bülbüle dönerler.
Burası güya dünya kenti Antalya ama maalesef ne insanının ne de cennet gibi bir şehrin doğasının kıymetini bilmiyoruz. Son yangın ve yaşananlar bunu açıkça ortaya koydu.
Puslu havayı sevenlere de malzeme çıktı! Maksat kaos çıksın! Diyelim ki çıktı. Size ne yararı olacak? Başınız göğe mi erecek? Ya da elinize ne geçecek? Dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek nasıl olsa!
Yangında, selde ve terör saldırılarında içimizdeki kini ya devlete ya da hükümete kusuyoruz. Yahu bi durun. Bitmeyen kininizi ve nefretinizi afetlerle mücadele sürürken bastırın.
Böyle günler atışma, tartışma ve kavga değil milli dayanışma günüdür. Bunu yerli halk yaptı ama maalesef siyasiler yapamadı, sosyal medya kahramanları beceremedi.
BU KADAR YALAN OLMAZ
Buradan CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’a bir çift sözüm olacak. Ben sizi dürüst biri olarak tanımıştım ama Manavgat yangını ile ilgili bir televizyon kanalındaki söylediklerinizden sonra yanıldığımı anladım.
Siz de ben de Manavgat Ulualan Yangın Yönetim Merkezine idik. CHP İl Başkanı ve diğer milletvekilleri ile kahkahalar atıp gülüşüyordunuz. Bu sırada Ulualan pistine helikopterlerin biri inip diğeri kalkıyor ve yakıt ikmali yapıyordu değil mi?
Ama siz ne yaptınız? Televizyona çıkıp, “3 helikopterle bu yangın söndürülmez” diye verdiniz veriştirdiniz. Sizde biliyordunuz ki orada o gün 33 helikopter vardı. Ama yüreğiniz bunu söylemeye yetmedi.
Çünkü sizin amacınızın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu besbelli ortaya çıktı.
Üzüldüm size inandığıma, üzüldüm sizin siyaset uğruna değerlerinizi hiçe saydığınıza, üzüldüm sizin yalan söylemenize. Umarım gerçekleri görünce sizde kendinize üzülürsünüz.