YILIN KADINLARINI SEÇMEDEN ÖNCE!

Yılın mart ve nisan ayları geldiğinde kadınlar aklımıza geliyor. Birde şubattaki ‘Sevgililer Günü’nde. 14 Şubat’ta ‘Sevgililer Günü’ 8 Mart’ta ‘Dünya Kadınlar Günü’ ve mayıs ayının ikinci haftasında da ‘Anneler Günü’.

Anlayacağınız yılda her daim yanı başımızda, başımızın tacı kadınlarımızı yılda 3 gün hatırlamak. Bana biraz adil gelmiyor bugünler. Her daim el üstünde tutmamız gerekmez mi?

Neyse ben konuya döneyim. 8 Mart yaklaşıyor. Salı günü yine kadınlarımızı hatırlayacağız. Belki yılın kadınlarını seçip ödüllendireceğiz. Kimini yaptığı hayırlı iş kimi de şiddete direnişin sembolü olarak.

Ancak bunlar her yıl klasik hale gelmiş olaylar. Belki birileri bunları küçümsediğimi sanacak ama öyle değil. Bunları her zaman gündeme getirip ödüllendirebiliriz.

Ben bugün başka bir örnek vereceğim. Bu örneği sakın ola ki siyasetle ilişkilendirmeyin. Çünkü vereceğim örnek Kepez Belediyesi’nden. Kepez Belediyespor’dan.

Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Kulüp Başkanı Hakan Çatal ve Tekvando Antrenörü Derya Uyankaya örnek bir projeye imza atmış. Ev kadınları için el ele verilmiş.

Çocuklarını spora getiren ve salonda bekleyen anneler tekvandoya başlatılmış. Sayıları 50 civarında olan kadınlar ellerinin hamuruyla mindere çıkmış. Hepsi canla başla çalışmışlar.

Önceki gün kendilerini Lider Haber’de canlı olarak ekranlara gelen ARTI SPOR programında konuk ettik. Tekvandocu olan ev kadınlarından Kezban Rona ve Rabia Yücel’de konuğumuzdu.

Tekvandocu ev kadınlarının kuşak sınavlarını geçip nasıl lisanlı sporcu olduklarını, yaşadıkları süreci anlattı. Kiminin iki, kimini 3 çocuğu var. Ama inançlı bir Türk kadını örneği hepsi.

Türk kadınına güvenildiği zaman başaramayacakları hiçbir iş olmadığını gösteriyor bu tekvandocu ev kadınları. Şuan bir şampiyona olsa hepsi maça çıkacak durumda.

Çocukları ile birlikte antrenmanlara çıkıyorlar, tekme ve yumruk atıp sporun gerekliliğini yerine getiriyorlar. Hatta içlerinde Rabia Yücel (Hollandalı) gibi yabancı uyruklu gelinlerimiz bile var.

Anlatmak istediğim, Kepez Belediyespor’un müthiş ve ödüle değer bir projesi. Ev kadınlarının spora başlatılması. Tekvandoda lisanslı sporcu olmalarının sağlanması.

Sanırım 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ödülle layık görülmesi gereken bir proje. Ödüllendirilmesi gereken bir antrenör ve 50 civarında ev kadını.

Akdeniz Girişimci İşkadınları Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği gibi STK’ların dikkatine bu konuyu sunmak istedim. Umarım dikkatlerini çeker ve bu proje hak ettiği ödüle kavuşur.

Hem de her işi başarabileceğini gösteren Türk kadınlarını 8 Mart’ta unutmamış oluruz!

İŞİMİZ GÜCÜMÜZ HİLE HURDA

Tarım ve Orman Bakanlığı, yine gıda teröristlerini açıkladı. Halkın sağlığı ile oynayan firmaları tek tek ifşa etti. Türkiye’den yüzlerce Antalya’dan ise 22 firma yer aldı.

Listeye tepeden aşağıya doğru baktığımda yine bildik firmaların isimlerini gördüm. Sürekli aynı firmaların defaten cezalar yemelerine rağmen akıllanmadıklarına tanık oldum. İşleri güçleri hile hurda.

Yahu kardeşim, belki bu ürünleri siz kendiniz, eşiniz ve çoluğunuz çocuğunuz da tüketiyor. Hadi bizlere acımıyorsunuz bari kendi aile efradınıza acıyın ve bu işten vazgeçin.

Ama cezalar caydırıcı olmadığı için maalesef bu işlere her daim devam ediyor sağlığımızla oynuyorlar. Cezalar 50 bin lira ile 2 milyon lira arasında değişiyor ama fayda etmiyor işte.

Daha önce bakanlık 26 kez duyuru yapmış ve 1.609 firmanın 3.605 ürününü ifşa etmiş. Bu 27’nci duyuru ve 371 firmaya ait 559 ürün hileli. Hep aynı firmalar aynı numaralar.
Umarım bu son olur ama sanmam. Et diye kanatlı et, tere yağ diye bitkisel yağ, sade dondurmanın içine yağ karıştırılıp içimi ferahlatacaklar bunlar.

Ne diyelim. Vicdanınız kurusun.

ZULÜM ÜSTÜNE ZULÜM

Antalya’nın Kaleiçi’nden sonra en eski ikinci yerleşim yerimi ve mahallesi Balbey. Son dönemlerde yangınlar ve hırsızlardan çektiğini tarihinde hiçbir şeyden çekmemiştir.

Tarihi mahallede uygulanamayan imar planı ve proje nedeniyle evler kaderine terk edilmiş her şey virane hale gelmiş durumda. Muhtar Abdullah Uyaroğlu’nun çırpınışları fayda etmiyor.

Bir gün yangın diğer gün hırsızlık olayları. En son mahallede ne rögar kapakları, penceredeki demir korkuluklar, demir kapılar hatta çevreler bile sökülüp para edecek ne varsa çalınmış.

Mahalleli bıkkın, muhtar bezgin durumda. Ama yenide yılmayıp kapıyı pencereyi yenilemeye hırsıza karşı önlem almaya çalışıyorlar. Şöyle bir baktım ve inanın yaşananlara çok üzüldüm.

Canım tarihi mahalle ne hale getiriliyor. Gözümün içine baka baka talan ediliyor. Kimsede bu duruma ses çıkarmıyor. Bir gün bu tarihi yerleri çok ararız ama iş işten geçer.

Tek dileğim Balbeylilerin yaşadığı bu zulme babayiğit birinin çıkıp son vermesi.