30 YILDIR CAMİLER VE TURİSTİK MEKANLARA SÜSLEMELER YAPIYOR

Osmanlı döneminde oldukça yaygın olan ancak günümüzde ilginin azaldığı nakkaşlık sanatının son temsilcilerinden, Osmanlı süsleme sanatı nakkaşlığa gönül veren Nurettin Songül, 30 yıldır cami duvarlarını, kubbelerini süslüyor, camilerin duvarlarını fırça darbeleriyle oya gibi işliyor.

15 yaşında nakkaş olan ve nakkaş ustalarının yanında mesleğe başlayan Songül, dikkat ve sabır gerektiren sanatını, şimdilerde Antalya’nın Akseki ilçesi Menteşbey Mahallesi'nde bulunan yaklaşık 600 yıllık Hacı Musa Zeytinkaya Camisi'nde icra ediyor.

"ÇOK SEVEREK YAPIYORUM"

Bu mesleğin oldukça zahmetli ve zor bir meslek olduğuna dikkat çeken Songül, “Çok severek yapıyorum. Boş bir camiye girince onu beynimde fotoğrafını çekip bitmiş halini zaten görüyorum. Yaptıkça insanın hoşuna gidiyor. Hele bir de işi bitirince zaten bütün yorgunluğun ve çektiğin zorluklar hepsi bir anda silinip gidiyor. Onun için severek yapıyorum. Yaşımın yettiği kadar bu mesleği yapmaya devam edeceğim” dedi.

"SABIR GEREKİR"

Nakkaş ustalığının sabır işi olduğunu belirten Songül, “Bu mesleği yaparken sabırlı olmak lazım. Çok çıraklarla beraber çalıştım. Ama maalesef sabırdan dolayı duramadılar. Yapmak istemediler. Ben halen devam ediyorum. Tabi ki yetiştireceğim insanlar mutlaka vardır. Benim 12 yaşında oğlum var. Onu yetiştirmeye çalışıyorum. Bu mesleği ona öğretiyorum. Bize atalarımızdan kalan bir meslek, Osmanlı zamanından bize kalan bir mirastır. Bu mirası devam ettirmemiz lazım ki, ibadethanelerimiz, camilerimiz güzel bir şekilde süslensin. Tabi ki caminin süsü cemaattir ama bu da ayrı bir güzellik katıyor. Güzel bir maneviyat katıyor. İnsanın ruhu açılıyor. Güzellik oluyor. Camiye gelen insanların hoşuna gidiyor. Gerçekten bu işi yaparken sabırlı olmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

"30 YILDIR KENDİMİ GELİŞTİRİYORUM"

Bugüne kadar Türkiye'nin dört bir yanındaki camilerin duvarlarına imzasını atan Nurettin Songül, 30 yıldır sürdürdüğü mesleğinde her geçen gün kendisini geliştirdiğini anlattı. Sanatını nasıl icra ettiği hakkında bilgi de veren Nurettin Songül, "Öncelikle tasarım yapılır. Kubbeye ne yapılacak, aslan göğüse ne çizilecek, kemerler hangi renk olacak. Çizim ve tasarım aşamasında her şey dikkatli düşünülmeli. İşlemede kullanacağımız boyaların renkleri dikkatle seçilmeli. Halıyla uyumlu olmalı. Ana kubbeye ne yapılacak? Kemerler, sütunlar hangi renk olacak? Tüm bu çalışmalar önceden planlanmalı. Kesinlikle hazır renk boya kullanmayız. Yani 'nalburdan al boyayı duvara sür' işi olmaz. Karışımlarla yeni renkler ortaya çıkarırız" diye konuştu.

"BİZİM İŞİMİZ HATAYI KABUL ETMEZ"

Songül, nakkaşlığın zorluklarına işaret ederek, şunları söyledi:
"Çok yüksekte çalışıyoruz. İskelenin üzerinde akşam ediyoruz. Bu yüzden çok dikkatli olmamız gerekir. Günlük yaşantımızdaki sıkıntılarımızdan, stresimizden ve düşüncelerimizden kurtulup iskeleye öyle çıkmamız gerekiyor. Yani iskeleye çıkmadan her şeyimizi yerde bırakmamız gerekiyor. Bu hem kaliteli iş çıkarmamız için hem de güvenliğimiz için önemli. Bizim işimiz hatayı kabul etmiyor. Yukarıda yapılacak olan bir santimetrelik hata, aşağıya indiğimizde karşımıza 1 metrelik hata olarak çıkar. İğne ile oya örer gibi biz de kubbeleri nakış nakış örüyoruz. 'İğne ile kuyu kazmak' tabiri tam bizim işimize uygun bir tabir. Çok zor bir iş ama severek yapınca insan zevk alıyor."

İHA