YEŞİLIRMAK'IN İSTİLACI SAZANLARI
Diğer balıkların yumurtaları ile beslenen ve yılda 9 kere üreyebilen İsrail sazanı, Yeşilırmak ve Kızılırmak'ta balıkçıların korkulu rüyası haline geldi.
Diğer balıkların yumurtaları ile beslenen ve yılda 9 kere üreyebilen İsrail sazanı, Yeşilırmak ve Kızılırmak'ta balıkçıların korkulu rüyası haline geldi.
Yılda 9 kere üreyebilen İsrail sazanı, Yeşilırmak nehrinde baskın tür haline geldi. Diğer balıkların yumurtaları ile beslenen sazan türü, nesli tükenme tehlikesi altındaki balık türlerini yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı.
Sivas'ın kuzeyinde Kösedağ eteklerinden doğan ve Samsun'un Çarşamba ilçesinden Karadeniz'e dökülen 418 kilometre uzunluğundaki Yeşilırmak Nehri'nde yaşayan İsrail sazanı, yılda 9'u bulan üreme dönemleri ile nehirde baskın tür haline geldi. Tatlı sulardaki doğal fauna balıkların yumurtaları ile beslenen sazan türü, nesli tükenme tehlikesi altındaki doğal balık türlerini yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Polat, akarsu, göl, gölet gibi iç sularda balık faunasında büyük değişiklik olduğunu belirterek "Şu anda Samsun'daki iç suların tamamında istilacı türler baskın tür haline gelmeye başladı. Eskiden sadece durgun sularda yayılan istilacı türler, şimdi debisi çok yüksek olan Kızılırmak ve Yeşilırmak gibi akarsu sistemlerinde görülmeye başlandı ve hatta Yeşilırmak'ta son yaptığımız arazi çalışmasında birim alanda en fazla İsrail sazanı yakalamış olmamız da akarsu rejimine istilacı türlerin uyum gösterdiğinin bir işaretidir. Bu türün Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinde baskın tür haline geldiğini ne yazık ki görüyoruz. Akarsulardaki bu problemi yaklaşık 5-6 yıldır görmeye başladık. İsrail sazanının bir bölgede baskın hale gelmesi oradaki bir türün yok olması anlamına geliyor" dedi.
İç suların yaklaşık 30 yıllık geçmişini bildiğini anlatan Prof. Dr. Polat, "Normalde sazan, alabalık, yayın, doğal türlerimiz, göz göre göre yok olma eğilimine gitmektedir. Bu balık oldukça kılçıklı, tüketilmeyen bir tür. Bu balık bazı bölgelerde balık unu yapımında kullanılabilir. Bu balığın Samsun'da 9 farklı renk ve desende aynı tür örneğini yakaladık. Uzaktan baktığınızda akvaryuma koyabileceğiniz kadar güzellikte ama et kalitesi bakımından oldukça lezzetsiz. Bizim normal balıklarımız, yılda 1 defa ürerken, İsrail sazanı ise 6- 7 bazen 9 defa üreme yapıyor. Ondan öte bu balık, bizim doğal faunamızdaki balıkların yumurtaları ile besleniyor. Bu balık, ekolojik ortama çok kolay uyum sağlayabilen, çok değişik habitatlarda rahatlıkla yaşayabilen; sıcak, soğuk, kirli, akarsu ve durgun suda yaşayabilen, çok fazla üretme yeteneğinde olan bir balık. Dolayısıyla bizim doğal balık türlerimizin varlığını tehlikeye atıyor, engelliyor. Böyle devam etmesi halinde doğal türlerimiz ilerleyen süreçte yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak" diye konuştu.
Olta balıkçısı Efe Yıldız, haftada 2-3 defa Kızılırmak'ta balık tuttuklarını dile getirerek "Burada çok İsrail sazanı çıkıyor. Çok kılçıklı bir balık, yenmiyor. Buradaki bütün balıkların neslini tüketiyor. Levrek ve alabalık tutardık, şimdi çok az kaldı. Diğer balıkların yumurtalarını yediği için İsrail sazanı zaman geçtikçe çoğaldı. Tuttuğumuz zaman balığı geri atmıyoruz, hayvanlara veriyoruz" şeklinde konuştu. Olta ile balık tutan İbrahim Yılmaz ise "İsrail sazanı başka balık bırakmadı. Önceden buralarda alabalık, somon olurdu, şimdi yok. İsrail sazanı çıkalı bütün balıkçılar kan ağlıyor. Gerçek sazan da kalmadı hiç" dedi.
DHA
İklim değişikliğinin tarım üzerine etkilerini ve alınması gereken önlemleri anlatan Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, “Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde Türkiye tarım sigortaları kapsamında çeşitli tehditlere karşı üreticilere hükümet 10 milyar liralık bir ödeme yaptı. Ürününü garanti altına almak isteyenlerin tarım sigortası mutlaka yaptırması gerekiyor” dedi.
Türkiye’de ve dünya genelinde iklim değişikliğinin tarımsal üretimi ciddi şekilde etkilediğini belirten Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, iklim değişikliğinin Akdeniz Havzası’nı fazlasıyla etkilendiğini vurguladı. Özçatalbaş, “1 ile 4 santigrat derecelik bir artış söz konusu. Ancak 1 santigrat derecelik artış bile tarımsal faaliyetlerde önemli sınırlamalara yol açabiliyor” dedi.
Türkiye'den 114 ülkeye yılın 9 ayında 1 milyar 160 milyon dolarlık meyve ihracatı yapıldı.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) açıkladığı Ağustos ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ni (Tarım-GFE) değerlendirdi. Tarım-GFE'nin Ağustos ayında aylık yüzde 1.39 ilan edildiğini belirten Çandır, “Bu rakam, endeksin ölçülmeye başladığı 2015 yılından itibaren Ağustos ayları ortalamasının (2.00) yaklaşık yüzde 30 altında olmuştur. Uzun bir aradan sonra ilk defa ortalamanın altında bir aylık tarımsal girdi fiyat endeksi düşüşü ilan edilmiştir” dedi.
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) Müdürü Abdullah Ünlü Toprağın Sesi programının konuğu oldu. Müdür Ünlü kurum olarak sektör ve paydaşlara öncülük etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Türkiye'nin tohumculuk sektöründe önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Akdeniz Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, “Türkiye’nin, tohumculuk sektöründe dışarıya bağımlı bir ülke olmadığını belirterek, aksine ihraç eden bir ülke olduğunu vurguladı.
Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya, Isparta ve Burdur illerinde Şubat-Nisan dönemi özelinde ciddi kuraklık belirtileri gözlemlendiğini belirerek, kuraklık durumuna karşı alınması gereken önlemleri aktardı. Şube, yağışlarda geçen yılın Nisan ayına göre yüzde 70 azalma yaşandığını vurguladı.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tayvan'a nitrofuranlı yumurta gönderildiği iddialarını araştırmak üzere inceleme başlatıldığı açıkladı.
Antalya’da 20 dönüm örtü altı alanda yıllık 50 bin paket tohum üretimi yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Ali Uzun, 7 türde 50 çeşit tohumu 16 ülkeye ihraç ediyor. Uzun, “Antalya’da ilerleyen yıllarda seralarda belki de yemek için domates üretilmeyecek. Tamamen tohumluk üretilecek. Çünkü biz tohumluk ürettiğimiz zaman birim alandan 10 katı daha fazla kazanabiliriz. Bunu bugün günümüzde Hindistan başarmış durumda. Sektörümüze teşvik alabilirsek hem istihdama katkıda bulunuruz hem de ülkemizin ihracatına katkıda bulunuruz” dedi.
Antalya’nın Serik ilçesinde sabahın erken saatlerinde seraya giren kadınların mavi yemiş (blueberry) mesaisi başladı. Saksılardan tek tek toplanan mavi yemişlerin 125 gramı 45 liradan alıcı buluyor.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz