YEMEN TÜRKÜSÜ HİKAYESİ
Önümüzdeki hafta 29 Ekim, yani Cumhuriyet’imizin 100’üncü
kuruluş yıldönümü. Bu özel günü coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız günlerde
HAMAS’IN geçtiğimiz 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırıyı bahane ederek Gazze’de
katliam yapan İsrail’in bir hastaneyi bombalaması sonucu haklı öfke Türkiye’yi
ayağa kaldırdı.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında
sokaklara dökülüp İsrail’in insanlık dışı katliamları protesto edildi. Yaşanan
acı nedeniyle ülkemizde 3 gün yas ilan edildi.
Ancak öfke dinmedi. İsrail’in protesto edildiği olaylarda bazı
illerimizde polisle göstericiler karşı karşıya geldi. İstanbul’da bir vatandaş
geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Ülkemize bunun yansıması
şimdilik böyle. Diğer taraftan arkasına
Başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa gibi ülkelerin desteğini alan İsrail’in
saldırıları her geçen gün artıyor. Bombalar, roketler havada uçuşuyor.
***
Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemizi de bu ateşe de dahil
etmek isteyenler var. Nitekim Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam
Tugayları'nın askeri sözcüsü Ebu Ubeyde, 19 Ekim Perşembe akşamı yayınlanan ses
kaydında İsrail'le, Mescid-i Aksa'ya ve Filistin halkına karşına işlenen
suçların bedelinin ödetileceğini belirterek, “Dünyanın her yerindeki ümmetimize
sesleniyorum: Türkiye, Irak, Ürdün, Lübnan. Siyonistlerin içinde bulunduğu
durum, ümmet için en büyük fırsattır. Siyonist işgale karşı birleşme ve tüm
imkanlarımızı kullanma zamanıdır. Düşman son 75 yılın en kötü dönemini yaşıyor
ve bu bir fırsat” diye bir açıklama yapmış.
Bölgedeki Lübnan ve Ürdün olmak üzere İsrail’in komşuları
savaşın kendilerine de sıçramasından endişe ediyor. Rusya ile birlikte hareket
eden İran ise temkinli. İşgal ettiği her yeri Birleşmiş Milletler kararlarına
aykırı olarak ülkesine katan İsrail ise şimdi de kara savaşına hazırlanıyor.
***
Bize gelince; Yemen Türküsünü bilmeyen yoktur. “Şu Yemen
Elleri ne de yamandır. Giden Gelmiyor. Acep Nedendir” diye devam eden sözlerin
yer aldığı bu türkü, Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu’dan Yemen’e
gönderilip şehit edilen Osmanlı askerleri için yakılan bir ağıttır. Çünkü giden
askerler orada şehit olmuş ve geri gelememiştir. O kadar şehit verilmesinde İngilizlerle
birlikte hareket eden Arapların etkisi büyüktür. Çünkü Araplar Birinci Dünya Savaşı
sırasında 1916 yılı haziran ayında Yemen'de Aden, Suriye'de ise Halep'i
kapsayan bağımsız ve Birleşik Arap Devleti yaratma amacıyla Şerif Hüseyin bin
Ali tarafından başlatılan isyanla ayaklanmıştır.
***
Ayaklanma gerekçesi ise Osmanlı Hükümeti'nin Müslümanlığın
kutsal değerlerini çiğnemesiymiş.
Birinci dünya savaşının sonunda imzalanan 30 Ekim 1918 tarihinde yapılan
Mondros ateşkes anlaşmasıyla Osmanlı bu toprakları kaybetmiştir. Nitekim
Birinci dünya savaşı sırasında Trablusgarp’ta, Filistin’de, Suriye’de savaşan
Atatürk, 1930 yılında yaptığı bir konuşmada ''Türk çocuğu artık Arap çölleri
için kanını dökmeyecektir” demiştir.
Arapları isyan ettiren İngilizler ise Şerif Hüseyin'e
vadettikleri toprakların büyük bölümünü vermeyerek, 1917’de Balfour
Deklerasyonu ile Filistin'de bir Yahudi yurdunun oluşturulacağını açıklamıştır.
***
Bu açıklamanın ardından süreç devam ederek 1948 yılında yani
bundan 75 yıl önce de İsrail devleti kurulmuştur. İngilizlerin bölgeden
çekilmesiyle ise Araplarla çıkan savaştan galip çıkan İsrail topraklarını
bugüne kadar sürekli genişletmiştir. Bize Yemen’e giden askerler için ağıt
yaktıranlar ise şimdi Osmanlı’yı mumla arıyorlar.