Yaz ishalinde ‘hijyen' uyarısı
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, yaz ishallerinin ölüme kadar ilerleyebilen ağır tablolara yol açabildiğine dikkat çekerek, “Kaynağı bilinmeyen suları içmeyin. El hijyenine çok dikkat edin. Güvenli gıda hazırlama kurallarına uyun” dedi.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof.
Dr. Yasemin Ersoy, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 443 binden fazla
çocuğun ishal sebebiyle hayatını kaybettiğini söyledi. İshalin ciddi bir sağlık
sorunu olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ersoy “Gelişmiş ülkelerde sayılar daha
düşük olmakla birlikte özellikle sıcak havaların artmasıyla beraber yaz
ishalleri önemli bir sorundur. Nedenlerine gelince, genelde 3 önemli neden
görüyoruz. Sıcaklığın artmasıyla birlikte güvenli olmayan gıdaların
tüketilmesi, güvenli olmayan kaynaklardan su içilmesinin yanı sıra seyahat
oranının artması nedeniyle seyahat ile ilişkili ishaller görülüyor” diye
konuştu.
Yaz mevsiminde ishallerin kaynağının bakteriyel, viral veya
parazitik olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, bu etkenlerin içme veya
kullanma suyuna veya gıdalara bulaşmasıyla, gıdaların uygun hijyen kurallarına
göre hazırlanmaması ve doğru şekilde saklanmaması sebepleriyle ortaya çıktığını
ifade etti. Ayrıca bazen hasta kişilerin doğrudan ya da dolaylı yollarla
özellikle eller yoluyla diğer insanlara virüs bulaştırdığını; sıcakların
artmasıyla beraber sağlıksız su birikintileri, iyi dezenfekte edilmeyen
havuzlar ve kanalizasyonun karıştığı noktalara yakın denizlerde yüzmenin de
ishal etkenlerinin ve diğer enfeksiyöz etkenlerin bulaşına neden olabileceğini
sözlerine ekledi.
“EN ÖNEMLİ SORUN SU
VE ELEKTROLİT KAYBI”
Günde 3 ve daha fazla sıvı dışkılamanın ishal olarak
tanımlandığını aktaran Prof. Dr. Ersoy rutinin dışına çıkan sayıda ve kıvamdaki
dışkılamanın da yine ishal yönünden değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Ersoy, klinik olarak ishale bazen ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı ve baş
ağrısı gibi şikayetlerin eşlik ettiğini; ishalli vakada en önemli şeyin su
kaybı olduğunu; su kaybının ciddi klinik bulgulara, ölüme kadar ilerleyen ağır
tablolara neden olabileceğini ifade etti. Prof. Dr. Ersoy, kaybedilen su ve
elektrolitlerin yerine konulmasının çok önemli olduğunu o nedenle ishal
vakalarında mümkün olduğunca ağızdan bu yeterli değilse damardan sıvı ve
elektrolit takviyesi gerektiğini söyledi.
Yaz aylarında terlemenin artmasıyla hızlı sıvı açığı ve
elektrolit dengesizliği doğacağından bahseden Prof. Dr. Ersoy, “İshalin nedeni
saptanabilmiş ise veya antibiyotik tedavisi gerektiren durumlar varsa buna
yönelik tedaviler yine Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
uzmanları veya ilgili hekim tarafından yapılacaktır. İshal sayısının yüksek
olduğu; bulantı ve kusmanın eşlik ettiği ishaller; kanlı ishal veya uzamış
ishal durumları hemen hekime başvurmayı gerektirir. Ayrıca diyabet, kronik
böbrek yetmezliği veya bağışıklığı bozan alt hastalığı olanlarda hafif seyirli
gibi görünen ishaller de ciddi sonuçlara neden olabilir” dedi.
“KAYNAĞI BİLİNMEYEN
SULARI İÇMEYİN”
Mikroorganizmanın türüne göre kuluçka sürelerinin de
değiştiğini belirten Prof. Dr. Ersoy “Bazen de mikroorganizma gıdaya bulaşır ve
toksin oluşturur. Biz toksini aldığımızda da yine ishal vakalarıyla karşılaşabiliriz.
İshalde özellikle içme suyu kritik öneme sahiptir. Kaynağı bilinmeyen suların
kesinlikle içilmemesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Yerel yöneticiler tarafından bir uyarı yapılmadığı sürece
şebeke sularının güvenli olduğunu anlatan Prof. Dr. Ersoy zorunlu durumlarda
bir şüphe var ise içme suyunun kaynatılarak tüketilmesini, kesinti sonrası
gelen suyun hemen içilmemesini tavsiye etti.
“GÜVENLİ GIDA İÇİN 5
ANAHTAR”
Dünya Sağlık Örgütü'nün “sağlıklı gıda için 5 anahtar”
önerisinden bahseden Prof. Dr. Ersoy bu 5 maddeyi şöyle sıraladı:
“Birincisi; temiz tutmak. Yemek pişirme öncesi ve süreç
içerisinde gerektikçe elleri yıkamak, ortamın ve kullanılan malzemelerin temiz
olması ve gıdaların böcek, sinek, fare veya evcil hayvanları gibi hayvanların
temasından korunması gereklidir. İkincisi; pişmiş ve çiğ gıdalar birbirine
temas ettirilmemeli, çiğ et, tavuk, balık gibi gıdaların bıçak, kesme tahtası
vs kullanılan malzemeler ayrı olmalı, saklama sırasında pişmiş gıdalara temas
ettirilmemelidir. Üçüncüsü; özellikle et, tavuk, balık gibi gıdalarda doğru
pişirme yöntemlerine daha çok dikkat etmektir. Özellikle büyük parçaların iyi
pişmiş olmasına özen gösterilmeli. Zira, normalde 70 derecede 30 saniye boyunca
pişirilen yiyeceklerde aslında ishale neden olabilecek mikroorganizmalar
öldürülmüş olur, ancak büyük etlerin iç kısımlarının da bu sıcaklığa ulaşmış
olduğundan emin olmak gerekir. Mikrodalga fırınlarda pişirme veya ısıtma
sırasında her yer aynı ısıya ulaşamayabilir. O nedenle tüm gıdanın yeterli
ısıya ulaşması sağlanmalıdır. Dördüncüsü; gıdanın tüketilene kadar doğru
saklanması yine önemli bir noktadır. 5-60 C0 arası bakterilerin çoğalması ve toksin
üretmeleri için uygun sıcaklıktır. Bu nedenle pişirildikten sonra iki saatten
fazla oda ısısında bırakılmamalı, 5 C0 altında saklanmalı, buzdolabında bile
olsa saklama süresi yine fazla uzun olmamalıdır. Pişmiş gıdaların da tekrar
ısıtılması gerekiyorsa, 60 C0 üzerinde ısıtılması gerekir. Beşincisi; güvenli
su ve gıdalar kullanılmalıdır. Sebze meyvelerin yıkanmasında da temiz su
gereklidir. Gıdanın bozulmuş veya çürük kısımlarının kesilmesi, temizlenmesi de
önemlidir.”
“ELLERİ EN AZ 20
SANİYE OVALAYARAK YIKAMAK ŞART”
Doğru şekilde el yıkamanın ishallerin yanı sıra pek çok
hastalığın bulaşmasını önlediğine dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy yemekten önce,
tuvaletten sonra, çöpe, kimyasala, çiğ et veya tavuk ürünlerine dokunduktan
sonra, hayvanlara temastan, alt bezi değişiminden, burnumuzu temizledikten,
sigara içtikten sonra elleri su ve sabun ile en az 20 saniye ovalayıp bol suyla
durulamak, temiz bir havluyla kurulamak gerektiğini anlattı.
İHA