YAŞAMINI ERTELEME

Sonuna kadar gitmeli diyebildiğimiz ne çok şey var ömürde. Ömür eskiyor biz farkında olmadan. Bu yüzdendir ki, hep şunu söylerim; Ertelemeden yaşamak gerek hayatı…

***

Tadarak huzuru, soluyarak mutlulukları, hissederek hayatın ta kendisini. Oysa korkuyoruz hüzünlerden. Kaçıyoruz koşar adımlarla hüzün deyince. Hiç farkında olmadan yapıyoruz belki de bunu. Sonuna kadar hüzün olmuyor oysa her şey…

***

O da yaşamın bir tadı, olgunluğa eriştiren bir yemeğin tuzu gibi. Belki de olgunlaşmaktan korkar olduk. Yerli yerinde düşünmek ve karar  vermenin tedirginliğini yaşıyoruz içimizde belki de.

***

Korkar olduk düşünmekten, ölçmekten, doğruya erişmekten… Bilmeden, düşünmeden, ölçüp tartmadan yaşamak istiyoruz sanki bazen.

***

Düşünmeden gelişen olaylar biraz sürpriz mi geliyor bize acaba? Ya da düşünmeden yaşamanın tadına mı varmak istiyoruz? Hepsi uçsuz bucaksız bir soru zihinlerimizde.

***

Aslında ne çok şey var hayatımızda bilinmezlikten doğan ve gelişen. Örneğin, bilmediğimiz bir hikayenin baş kahramanı oluyoruz yaşadığımız bazı eylemlerde. Kendimizden sorumluyuz neticede. Bir yorgana sarılıp, gözyaşı döktüğünüzü hiç düşündünüz mü ?

***

Vicdanınızla kalıp, biliyor muyduk öncesinde, neler yaşayacağımızı bir insanla ilk defa karşılaştığımızda kendimizi açtığımızda. Sonsuzluğa dayanan hayaller kurduğumuzda Sonunu sadece hayallerimizdeki son ile süslemedik mi?

***

Sonunda hayallerimizle çakışan olaylar, hayal kırıklıkları yaşamadık mı? Hangimiz kaçabilir ki istemsiz yaşayacağı olaylardan?

***

Hadi kaçtık, kendimizi kapattık duvarlarımızı ördük diyelim. Peki ama nereye kadar? Diyelim ki ördük sağlam duvarlarımızı. Bir gün birisi gelip, yıkmayacak mı sanıyoruz. Kendimizi kapattığımız yerden vurulmadık mı en çok?

***

Düşünün ki sevgiye kapattık kendimizi, aşklara kapattık. Ama vakti geldi yine yürekten sevmedik mi? Gönülden aşkı hissetmedik mi? Bu defa olmayacak dediğimiz ne varsa, Yanı başımızda bitmedi mi ?

***

Bazen belki de akışına bırakmak gerekiyor hayatı; akışına bırak ki özüne değsin, akışına bırak ki beklediğine değsin.

***

Tabi akışına bırakmak derken, kendimizi sorgulayıp öz eleştiri yapmaktan vazgeçelim demiyorum. Öz eleştirilerimizle doğruyu bulduğumuz ne çok şey var. Demek oluyor ki öz eleştiri kendimize getiren ince bir ayrıntı.

***

Bazen öz eleştiri, bazen biraz duygusal bakış bazen de biraz empatiyle süsleyince gönlümüzü. Ruhumuzda gönlümüzün içtenliğine ortak oluyor ve içten duygularla harmanlanıyor benliğimiz. Sanıyorum ki biraz da hayat hikayemize doğru yöneliyoruz kimi anlarda.

KİM BİLİR BELKİ

Biraz anlarımıza, biraz anılarımıza ortak oluyoruz zamana eşlik ederek hayatın özüne. Bir de kıyısından köşesinden yaşadığınız hayat vardır… İşte o zaman bazen yazarak, bazen sadece hissederek bazen de kelimelere dökerek ifade ederiz yüreğimizi… Kim bilir belki kelimelerde gizlidir yaşamınızın özü…

GÜNÜN SÖZÜ

Duygularına duvar örersen, hayatın bulanık akar.