YAŞAMAK GÖZÜMDE BÜYÜYOR

Yaşadığımız deprem felaketinden sonra ne hale geldik? Üst üste yaşanılan depremler sonrası sağlıklı düşünebilmek hepimiz için hayal oldu. Yediden yetmişe herkes, uzmanlardan gelecek olan yeni deprem uyarılarını bekliyor. Hepimizin korkusu, endişesi, kaygıları aynı. Bitmeyen ve cevaplandırılmayan sorularla haftalardır birlikte yaşıyoruz. Hatay’ın başına gelmeyen kalmadı. Yine art ardına gelen iki deprem ve ne yazık ki yine depremde yaşamını yitiren vatandaşlar...

***

Allah’ın gücüne gitmesin der büyüklerimiz ama gerçekten bu kadarı da fazla değil mi? Yer yerinden oynadıkça her birimizin kalbi yerinden çıkıyor. Kalbimiz ağrıyor, kalbimiz acıyor.

Şahsım adına söylüyorum; yaşamak gözümde büyüyor. Bir insanın güvende yaşayabilmesi zor olmamalı diye düşünüyorum. Üzülerek ifade ediyorum ki resmen ölümlerden ölüm beğendik. İnsanlar depremde kaybettikleri yakınları için; umarım ölürken canı çok yanmamıştır diye kendilerini teselli ettiler. Hayattan keyif almadan yaşıyorum. Aldığım nefesin tadını alamıyorum... Nefes aldıkça sanki depremde göçük altında kalmış insanların nefesinden çalıyormuş gibi kendimi darda hissediyorum.

***

Boğazımda bir yer var orası haftalardır düğüm düğüm... Gelecek hiç bu kadar ürkütücü olmamıştı! Günler bir an önce geçsin, depremzedelerin yaraları tez zamanda sarılsın ve herkes evine geçsin diye beklerken her geçen gün başka bir korkuyla kendini gösteriyor.

Azrail gibi kapıda bekleyen bir deprem gerçeğimiz var. Baharlar bir daha gelmeyecekmişçesine saklanmış sanki dağ eteklerine... Cıvıl cıvıl öten kuşlar yerini ,  anaların  dilinde acı bir türküye bırakmışlar. Mutlu çocukları görmek ise imkansız gibi... Öyle ki en çok çocukluğumuzdan vurulduk, çocuk yanımızı kaybettik.

***

Deprem sonrası birçok şeyi öğrendik...

Sen olmadan yaşayamam dediğimiz sevdiklerimizi kaybettiğimiz de yüreğimizde ki burukluk ve suçluluk duygusuyla nasıl yaşanılırmış onu öğrendik.  Malın, mülkün birkaç saniyede yerle bir olduğunda geriye hiçbir şeyimizin olmadığını öğrendik.

***

Bir çay kaşığına sahip olmanın değerini öğrendik. Bir çatı altında toplandığımız yuvanın bir daha asla eski tadı olmayacağını öğrendik. Kayıplarımızla yaşamayı öğrendik. Kavgalarımızın, küskünlüklerimizin, telaşlarımızın yersiz olduğunu öğrendik.

***

Deprem gerçeğinin şakası olmadığını öğrendik. Dahası evimiz dediğimiz yerlerin ev değil de mezarlığımız olduğunu öğrendik. Bu kadar acı tecrübelerden geçerek öğrendiklerimizden sonra akıllanır mıyız? Bu sorunun cevabı bilinmiyor.

YIKIM SONRASI YAŞAM

Peki ya yaşamak? Hiçbir şey olmamış gibi dünü toprağa gömüp güle oynaya kaldığımız yerden yaşamaya devam edebilir miyiz? Bence bu artık çok mümkün değil. Çünkü böylesi bir yıkımdan sonra “yaşamak gözümde büyüyor!”