YASAKLAMA DEĞİL KURALLAR ÇÖZÜM

Elektrikli scooterların ve scooter kiralama girişimlerinin sayısı, Türkiye’de giderek artmaya başladı. Hayatımıza bir anda giren yeni ulaşım sistemi için adam gibi bir düzenleme yok.

Çalakalem düzenlemeler olsa bile ‘Göç yolda düzelir’ mantığı güdüyor. Hiç birinin yeterli olmadığını acı örneklerle yaşayarak öğreniyoruz. Biz bu işlere hazır değiliz maalesef.

Daha pazartesi günkü yazımda bu işe bir son verilmesi çağrısında bulunmuştum. Nedeni ise yaşanan kazada scooter kullanan Mahmut Yağız Balcı (18) ile Ada Kayahan’ın  (17) yaşamını yitirmesi.

Daha hayatlarının baharında iki fidanımızı bu çağımızın sorunu haline gelen scooter kazası elimizden alıp gitti. Bilselerdi böyle bir sonu binerler miydi hiç bu alete?

Türkiye’de bu konuda ilk kaza 26 Şubat 2020’de, İstanbul Beşiktaş’ta otomobilin yolun karşısına scooterla geçmeye çalışan 17 yaşındaki Okan Yıldız'a çarpıp ölümüne yol açması ile yaşanmıştı.

İlk ve son kazaya bakınca arasında tıpa tıp benzerlik var oluş şekli ile. Bunlar ne ilk ne de son kaza olacaktır önlem alınmadıkça. Tabi bu konuda ilgili ve yetkililerin duyarsızlığı böyle devam ederse!

Şimdi ilk kazadan sonra İstanbul’da olduğu gibi Antalya’da da ‘Scooterler yasaklansın’ diye kampanyalar başlatıldı. Yasaklanır mı, yasaklanmaz mı, yoksa önlem mi alınır bilemem. Lakin yasaktan önce kuralları iyi koyup uygulatmaktan yanayım.

Bu konuda ABD’de yapılan bir araştırma dikkatimi çekti. Scootere binip kaza yapanların  %58’inin kaldırım üstünde kaza yaptığı ortaya çıktı. Kazaların %40’ı ilk binişte olmuş.

Ancak orada araba ve benzeri araçlara çarpma sonucu kaza yapanların oranı ise %13. Kaldırımda kullanılan scooterlar, yayalar ve sürücüler için tehlike oluşturuyor.

Uzmanlar ise, elektrikli scooterlar için hangi yolun güvenli olduğundan tam olarak emin olamamış. Bunun yanında dünyada ilk yasaklama kararı 2021’de  Danimarka’nın Kopenhag şehrinde alınmış.

Buda bana şunu gösteriyor. Bu araçlar için önleyici bir kural getirilmezse sanırım yasaklama getirmek gen akılcısı olacak. Çünkü bu gidişle diğer kazalardan daha çok can kaybı bu alanda olacağa benziyor.

Yukarıdaki satırlarda dediğim gibi ilk ve son kaza arasında benzerlik var diye. İki gencimizi kurban verdiğimiz kaza polis tutanağına göre yaya geçidinde meydana gelmiş. Polise göre hem gençler hem de onlara çarpan sürücü kusurlu.

Biz bir türlü tutturamadık zaten kurallara uymayı. Kimimiz yaya geçidini olması gerekenin dışında, kimimiz de yaya geçidini görünce yavaşlamak gerektiğini anlayamadık, anlatamadık!

Şimdi çok üzücü bir olay yaşandı ya, akıl verende çok olur, yol gösterende, tepki gösterende. Peki sonuç ne olacak? Ben söyleyeyim. Hiçbir şey olmayacak. Ölen çocuklara ve ailelerine yazık olacak o kadar.

Maalesef ateş düştüğü yeri yaktığı için kimse kimsenin halinden anlamıyor. İllaki bu işin sorumlularından birinin ocağına da ateş düşecek ki başka canların yitip gitmesine engel olunsun.

Peki bu saatten sonra neler yapılmalı. Gelin biraz bu işe kafa yoralım. Yakın bir zamanda 2 kişi binilmesi yasak kuralını olmazsa olmaz hale getirelim. Bir günde olsa biniş eğitimi zorunlu olsun.

Koruyucu ekipman olmadan binişe izin verilmesin. Bu araçlarında bisiklet yollarında kullanılması zorunlu olsun. Olmayan yerlere kullanım izni verilmesin.

Scooterları kiralayan şirketler denetim altına alınmalı. Aileler çocuklarına gelişi güzel mobil bankacılık üzerinden kiralama sistemini kapattırmalı. Firmalar bu işe çözüm bulmalı.

Scooterları kullananlara ferdi kaza sigortası zorunlu hale getirilmeli. Firmalar yasal sorumluluk altına alınmalı. Öyle, “Ben kiraya verdim bana ne” mantığı ortadan kaldırılmalı.

ADI VAR KENDİ YOK!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı son günlerde bir çok işe imza atıyor. Sıfır Atık Projesi’nden tutundan TOKİ aracılığı ile son yılların en büyük konut hamlesine kadar.

Bir tarafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta Bakan Murat Kurum. Harıl harım bu millet için bu alanda bir şeyler yapmak için canla başla çalışıyor.

Daha dün ‘İlk Evim İlk İş Yerim’ projesinde 5 bin 615 sosyal konutun 17 ilde ilk temelleri atıldı. Hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla.

Bu projenin içinde Antalya’da var. İlk etapta 7 bin 100, ikinci etapta 7 bin 900 olmak üzere toplamda 15 bin rakamını bulacak. Merkezde ilk etapta 4 bin 600 konut yapılacak.

İkinci etapta 4 bin, toplam 15 bin konutun yarısı merkezimde yapılacak. Bununla alakalı Kepez, Muratpaşa ve Konyaaltı olmak üzerek 19 ilçemizde konut yapılacak.

Ortalık bayram yeri ama bizim Antalya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden ses seda yok. Kabuklarına çekilmiş köşelerinde oturuyorlar. Yada biz göremiyoruz!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü olarak 2016 yılında göreve atanan Tevfik Altınay diye bir zat var. Adı var kendi yok, ağzı var dili yok. Koltuğuna yapışmış durumda.

Mübarek yerinden kıpırdamadığı gibi yapılan çalışmaları enine boyuna kamuoyuna anlatmayı bile tercih etmiyor. Çünkü ne karışanı var ne de bir ses edeni. Oda bunu fırsat biliyor.

Yahu insan bir ses verir. Senin bağlı olduğun bakanlık bir sürü işe imza atıyor senden çıt yok. Üç maymunu oynamakla nereye varacaksın. Zaten Antalya ne kaybediyorsa bu tip bürokratlardan kaybediyor.

Vizyon yok, proje yok, yapılanı anlatma becerisi yok. Yok yok bu böyle olmuyor. Böyle yöneticilik devri kapandı mirim. Artık vizyoner bürokratlara ihtiyaç var.

Bilmem anlatabildim mi?