Yarınları korumak…
Türkiye, son günlerde çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar haberleriyle çalkalanıyor. Minicik, savunmasız bedenlerin yaşadığı acılar, hepimizin yüreğinde derin bir yara açtı. Yaşanan bu olaylara karşı caydırıcı bir süreç işletilmedikçe, bu yara kanamaya devam edecek.
***
Türkiye, yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmek ve kaybolan ahlak gibi yozlaşmalardan arınarak geleceğe tertemiz bir sayfa açmak istiyorsa, kadınları ve çocukları her türlü iç ve dış tehlikeden koruyacak yasaları yapmak ve bu yasaları kararlılıkla uygulamak zorunda. Bu yasalar etkin bir şekilde işletilmedikçe ve olaylar sıradan suçlar kapsamında değerlendirilmeye devam ettikçe, Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde geleceğe yürümesi mümkün değil.
***
Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sakarya Savaşı'na hazırlık yapıldığı bir dönemde Maarif Kongresi’ni toplamış ve eğitime, bağımsızlık kadar önem vermişti. Atatürk, toplumu gelecek yüzyıla hazırlama kararlılığını göstermişti. 1920 yılında hazırlanan anayasada, kadınlara ve çocuklara dünya ülkelerinden önce çağdaş haklar tanınmıştı.
Biz, bu gelişimi diğer dünya ülkelerinden önce başarmıştık. Yine yapabiliriz.
***
Bir ülkenin bozulmuş düzenini düzeltmenin temel yolu, kadın ve çocukların eğitimli olmasından geçer. Eğitimli bir anne, eğitimli bir evladı geleceğe hazırlarsa, o evlat da ülkeyi yaşanabilir hale getirir. Geleceğe örnek bir baba olur.
***
Unutmayalım ki donanımlı ve eğitimli bir çocuk, kendisi gibi eğitimli çocukları bir araya getirerek toplumun kaderini değiştirebilir. Her gün artan kadın ve çocuk cinayetleri ile istismar haberleri, Türkiye’nin geleceğe yönelik vizyonuna asla yakışmıyor. Büyük, gelecek ve yüzyıla yakışır bir devlet hayali kuran her siyasetçi kafalarını iki eli arasına alıp düşünmeli.
***
“Ne yapıyoruz?” diye kendine soru sormalı. Bunu yapmak için ne muhalefet ne de iktidar olmak gerekmez. Sadece insani bir pencereden, kendilerini başka ülkenin vatandaşı yerine koyup şu sabah kuşağı programlarını izlesinler gerçeği görecekler. İçine düştüğümüz bu bataklık, bizi daha fazla çekmeden; bu bataklığı, üzerinde yaşadığımız vatan topraklarının siyasileri kurutmak zorunda.
***
Teknoloji çağında yaşıyoruz ve teknoloji, eğitimli toplumlar ile bireyler için bir gelişim aracı olurken, eğitimsiz toplumlar ve çocuklar için maalesef kötüye kullanılabiliyor. Eğitimsiz veya çaresiz annelerin, çocuklarını bilinçli bir şekilde yönlendiremedikleri durumlarda, bu çocuklar sosyal medya platformlarında endişe verici içerikler üretip paylaşabiliyorlar. Daha da kaygı verici olan ise bu içeriklerin milyonlarca çocuk tarafından takip edilmesi.
***
Bu çocuklar, henüz kişiliklerini tam olarak geliştirmemiş ve doğru ile yanlışı ayırt etmekte zorlanan bireyler. Yarın bir gün bu çocuklar büyüdüğünde, anne ve baba olduklarında, kendi çocuklarına ne verebilirler? Maalesef, sağlıksız bir şekilde büyüyen bu bireylerin, çocuklarına doğru değerleri aktarması, sağlıklı bir aile ortamı sunması çok zor. Toplumsal çöküşün temelleri burada atılıyor; eğitimsiz ve rehbersiz bırakılan çocuklar, birer yetişkin olduklarında toplumun geleceğini de tehdit eden sorunların kaynağı haline gelebiliyorlar. Bu nedenle, Eğitimin önemini ve topluma faydalı bireyler yetiştirmenin ne kadar hayati olduğunu her fırsatta vurgulamalıyız. Devlet olarak, kadınları ve çocukları koruyan, yasaların kötüye kullanılmasına mahal vermeyecek şekilde düzenlemeler yapmalıyız.
***
Aksi takdirde, yaşanan her çürümüşlükte bize de bir pay düşecek ve kendimizi hem yaratıcıya hem de gelecek nesillere karşı sorumlu hissedeceğiz. Toplumsal çöküşe dur diyebilmek, sağlıklı bir geleceği inşa etmek ve insan onurunu korumak için bireylerin ve toplumun temel yapı taşlarını oluşturan eğitim, ahlak ve adalet ilkelerini daha güçlü bir şekilde hayata geçirmeliyiz.
Hemen, şimdi yapmalıyız…