YANILTIYORLAR

Geçtiğimiz günlerde bir takipçimiz eline geçen bir Kuran meali üzerinden bazı yorumlar yaptı ve daha sonra bir kaç hadisi şerif çevirisi ile tezini kuvvetlendirmeye çalıştı. Kendince ulaştığı neticeyi doğru kabul ettiği için bu durumdaki yanlışlıkların ne olduğunu belirtmem nedeni ile saplantılı düşüncesine devam etti. Sonra dikkat ettim aynı yanlış metotla birçok insanı ifsad komiteleri adı altındaki örgütler aldatıp kendi emelleri ve menfaatleri doğrultusunda yönlendirme yapıyorlar.

Konu hakkında hakikat ehlinin malumu olduğu bir kaç hususu özetle arz edeceğim. Şöyle ki: Kur-an’ı Kerim'i anlamak amel etmek çok basittir apaçık bir kitaptır en anlaşılır kitap en kolay yaşanabilir kitap Kuranı Hakim’dir. Fakat her ilimde olduğu gibi Kur-an’ı Kerim içinde bir ilim yolu gerekir. Misal matematik kolaydır fakat bu ilmi tahsil edene…

O ilmi tahsil edene kadar çekilen bir meşakkat elbet vardır. Fizik-kimya gibi ilimler de böyledir. Hangi bir branşta bir ilim tahsil edilecekse gayret gerekir o ilmi öğrenmek için bu ilme vakıf kimselerin bilgisine başvurulur. Hiç kimse tıp ilmi görmemiş ve icazeti almamış birinin ameliyat masasına yatmaz zira yatarsa bilir ki o ameliyat masasından sağlam kalkamaz.

Kur-an’ı Kerim okumak için elif-ba öğrenilir üstün esre ötre şedde gibi harekeler öğrenilir bu şekilde tahsili tamamlayan kimseler Kur-an’ı Kerim'i arabi lafzından yüzünden okurlar. Elif-ba olmadan ben Kuran’ı okuyacağım diyen insanların sözü ne kadar mantık dışı ise Kuran tefsir ilmi almadan belli bir eğitim ve birikim sahibi olmadan "ben birilerinin kendi eğitimlerinin mahsulü olarak ortaya koyduğu mealleri okuyup kafama göre o mealleri keyfime göre yeniden yorumlayacağım" demesi bir o kadar mantıksızdır ilim dışı bir cehalettir.

İşte buraya kadar ki aktardığıma bir itirazınız yoksa bundan sonra yazacaklarımı anlamanız daha basit olacaktır. Aynı durum hadis-i şerifler içinde geçerlidir. Hadis ilmi için de bir eğitimden geçmek gerekir ve o eğitimdeki başarı ile muhaddis olunur. Kuranı Kerim için müfessir hadis için muhaddis olunduktan sonra ve bu konuda bir icazet ile söz sahibi olduktan sonra ortaya koymuş olduğunuz eserlerin bir anlamı bir ciddiyeti olur.

Bu konuda ilim tahsil eden icazet sahibi kimseler ise kendi aralarında muhalefete düştüklerinde cumhurun görüşü dediğimiz çoğunluğun ittifak ettiği konu neyse onda birleşilir fakat farklı ilmi görüşlerde batıldır denilip kestirilip kenara atılmaz.

Bu açığı fark eden İslam düşmanları bugün İslam coğrafyasını kana bulamışlardır. Akıtılan Müslüman kanlarında bunların parmağı değil bizzat kendi pis plan ve projeleri vardır. Bunu Risale-İ Nur'dan aldığımız derse binaen söylemek ve görmek mümkün olmuştur.

İlk projeleri Kuran’dan Müslümanları koparmak mümkün olmadığını anladıkları için Kur-an’ı Kerim'i meal yapılıp konunun eğitiminden geçmemiş insanlara vererek yüzbinlerce her insanın kafasına kendi yorumuna göre ilimsiz bir şekilde Kuran yorumunu ortaya çıkmasını sağlamak olmuştur. Bunda o kadar başarılı olmuşlardır ki bugün kafa kesen ve ben Müslüman’ım diyen terör örgütleri dahi kuran diyebilmekte hadis diyebilmektedir. İslam ümmeti birbiri ile uğraşıp aynı kitaba bağlı oldukları halde birbirlerine gıybetler tenkit ve tekfirler ile zarar vermelerine yol açmışlardır.

Hatta bazı Hristiyanlar tahrif olmuş İncil’i gördükten sonra İslamiyet’i ve Kur-an’ı Kerim'i araştırmaya başladıklarında misyonerler bu proje çerçevesinde o arayış içinde sorgulayan Hristiyanlara birbirinden farklı onlarca Kuran meali göstererek bakın Kuran'da tahrif olmuştur demektedirler.

DEAŞ gibi bir terör örgütü insanları aldatırken meali ve hadisleri kullanırlar FETÖ gibi terör örgütleri insanları kendilerine bağlarken yine aynı yolu seçmiştir. Zira inanan insanların inandıklarını saptırarak manasını gayesini ve hedefini saptırarak bu sapkın ideolojilere yönlendirme olduğunda geri dönüşü bazen mümkün olmayan sonuçlara götürür ve götürmektedir.

“Yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder” sözü boşu boşuna söylenmiş bir söz değildir. Halbuki gerçek İslam anlayışı ortaya konduğunda hakiki adalet huzur ve refah o toplumda ve toplumlarda sağlanır. Sorun ne mealdedir ne hadis tercümelerindedir (yanlış meal ve hadis çevirileri bu söylediğimizin dışındadır). Sorun bu meal ve tercümeleri belli bir anlayış ve eğitimden geçmeden insanların konuya hakimmiş gibi sahip çıkıp kendi kafalarına göre eylemler içine girmesidir.

Bu tespit edilip Kuran meali yerine tefsirlere hadis çevirileri yerine muhaddislerin ilimlerine sağlam kaynaklara başvurulması elzemdir zaruridir buna karşı bir tedbir ve önlem acilen geçte olunsa alınmalıdır. Bunu bilen fark eden alimlerimiz hala varsa onlara görev düşmektedir. Benim gibi kıyıda köşede kalmış bir yazarın cılız sesi ile olacak bir şey değildir.