YANGIN

Güzel Anadolu’muz Bizanslılar’ın elinde iken yemyeşilmiş. Mukaddes ecdadımız Anadolu’ya girmeden, 1071’den evvel karış karış gezmişler. Her tarafın ormanlarla kaplı olduğu cenneti hatırlatan bu topraklara hakim olup Orta Asya’dan sonra ikinci vatan olarak burayı almaya karar vermişler.

Nitekim 1071’de Malazgirt Meydan Muharebesi ile Anadolu’ya girmişiz. Sevgili Peygamber Efendimizin (sav) “İstanbul elbette fethedilecektir” hadisi şerifi ile bizim Anadolu’ya girmemize bizzat işaret etmiştir. Zira Anadolu alınmadan İstanbul’u korumak imkansızdır.

1071’den sonra birçok sebeplerden dolayı yangınlar çıkarılmış, İç Anadolu çoraklaşmıştır. Özellikle son yıllarda yangınlarda artışlar olmuştur ve bu seneki yangınlar söndürülemez bir hale gelmiştir.

Kurban Bayramı’ndan sonra Akdeniz şeridi cehenneme döndü. Hepimizin aklına geliyor ki bu kadar yangın aynı anda çıkacak ve doğal olacak, mümkün değil. Maksatlı çıkarılıyor.

En çok korktuğum İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi vatanını kurtarmak için canını feda edebilecek bir ruh yerine şu aziz vatanı ateşe verebilecek bir grubun içimizde olduğunu düşünebilmek.

Dış güçlerin hain emelleri var, daha önce de vardı gelecekte de olacak. Ama içimizden yangını teşvik edenler ve bir de Allah’tan korkmayıp bizzat vatanımızı yakanların olması insanı üzen.

HATIRA

1970’li yıllar, Antalya Kumluca yolu açılırken Beldibi’ne yakın Akyarlar Mevkii’nde çalışan karayolları ekibinden işçiler çalışırken büyük bir yılan kayanın boşluğuna girer. Bir işçi benzin döküp kayayı ateşe verir.

Kayayla birlikte yılan yanarken insan gibi çığlık sesleri çıkarmış, garip acı acı seslerle feryat etmiş. Sonra da bu olayı şefe anlatmışlar, şef de yılanı yakana demiş ki “iyi bir iş yapmamışsın, akıbetin iyi olmaz.”

Gerçekten de kısa bir süre sonra işçinin başına bir felaket gelmiş ve ölmüş.

Şimdi bir düşünelim, binlerce hektar ormanımız yandı. Bu yangın esnasında nice insanlar, hayvanlar, ağaçlar, sayılamayacak kadar karıncalar-böcekler yandı. Bu ateşi ormana atanlarda zerre kadar da mı insanlık, merhamet yok. Geçmişimize, tarihimize ve gönüllerimize atıldı bu ateş.

Şunu unutmayalım ‘yakma’ sıfatı Cenab-ı Hakk’a aittir. Yüce Mevlam bu yangını çıkaranlara, teşvik edenlere yakında öyle bir felaket, bela verir ki ya felç olur kapılara bakar yüzüne bile bakan olmaz. Ya bizzat yanar yıllarca çeker. Ya da ocağına ateş düşer, birkaç can gider. Bu dünyada eden mutlaka bulur…

SON SÖZ

Yangın süresince canını feda edebilecek şekilde çalışanlara, yardımlarını esirgemeyenlere yürekten teşekkür ediyorum. Mevlam bir daha böyle acılar, afetler yaşatmasın Aziz milletimize (amin)!