YALNIZLIK PSİKOLOJİSİ

Yalnızlık… 

İnsanlık paleolitik çağdan buyana sosyal gelişim göstermektedir. O dönemlerde bunu klanlar ve kabileler ile gerçekleştirirken günümüzde STK, dernekler ve sosyal medya gibi kollarla bunu sağlamaktadır. 

***

Yalnızlık olgusunun ortadan kalkması için dönemsel olarak ortaya çıkan göçler aracılığıyla getto (toplumsal ırklara bağlı yerleşim alanları ör: Çin mahallesi, Türk mahallesi, İtalyan Mahallesi vb.) tarzı yerleşim alanları oluşturulmuştur. Getto yerleşim yerlerinde millet ırklarının yalnız kalmaması ve asimile olmaması adına toplumsal dayanışma ve sosyalleşme sayesinde yalnızlık duygusunun önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 

***

Hatta bu yalnızlık kavramıyla ele alınan Robinson Crusoe’yihatırlayalım mı? Uzun yıllar boyunca bir adada yalnız başına yaşayan Crusoe, toplumdan soyutlanmış ve yalıtılmıştı. Yıllar sonra Cuma adındaki en yakın arkadaşının adaya gelmesiyle büyük heyecan yaşamıştı. Bu bireysel yalnızlığın uzun sürmesi kişi toplumdan uzaklaştırır, uyum sorunları doğurur. 

***

Bu tür yalnızlıklar filozoflarla veya dervişlerle özdeşleşmiştir. Bu kişilerin yaşadığı yere “inziva” noktası adı verilmiştir. Bu inziva noktasına ise Trabzon’da bulunan Sümela Manastırı, en iyi örnektir. Yalnızlık kalesi olarak anılır. 

***

Günümüzde ise bu durum değişmiştir. Sosyalleşen ve gelişen dünyanın “yalnızlaşan ve durağanlaşan” insanlar oluşturduğunu, bu insanların özlem duygusunun kişiden, şehirden, kalabalıktan sıyrılıp; toprağa, köye ve yalnızlığa yaslandığına şahit oluyoruz.

***

Psikologlar olarak özellikle pandemi süreci sonrasında insanların, yalnızlıktan ve hareketli yaşamlarını unutmalarından kaynaklı şikayetlerle bizlere geldiğini görüyoruz. Teknoloji bağımlılığının yanına birde yalnızlık bağımlılığının eklendiğini söylüyorlar. Bu durumun ise önüne geçemediklerini… 

***

İnsanların sosyalleşme kültürü sosyal medya araçlarına kalınca konuşma becerilerinin de zedelendiğini, farklı kimlikler üstlendiklerini söyleyebiliriz. Bunlar, sanal ve gerçek şahıs kimlikleri. Sosyal medya da farklı gerçek hayatta farklı bir karakter oluşturan bireylerin, belirli bir süre sonra kişilik tanımlamakta zorlandıklarını “Bu ben değilim, değiştim.”, “Eskiden böyle bir insan değildim.” gibi cümleler kurduklarını görüyoruz.

***

Ancak bizleri birbirine yaklaştırma sloganlarını yayan sosyal medya, televizyon, telefon vb. araçlar nasıl oluyor da bizlerin yalnızlaşmasını sağlıyor? Bu durum birçok açıdan ele alınsa da cevabının sosyolojik olduğu görülmektedir. Yani toplum ve dünya değişiyor beraberinde insanda. Sosyal bir varlık olan insan bunları benimsiyor ve yalnızlık psikolojisine giriş yapıyor. Ardından da bu durumdan uzaklaşamıyor ve yeni bir dünya yaratarak içine hapsoluyor. 

***

Evet, aslında ulaşılmak istenilen sonucun sorusu çok basit. Yalnızlık sizin için neyi ifade ediyor? Yoğun iş temposunda olan insanın yanıtı ayrı, geniş sosyal çevreye sahip olan için ayrı, dijital sosyallik kuran için ayrı bir yanıtı var. İdeal olan yalnızlık ise kuşkusuz insanın istediği zaman yalnız kalabilmesi. 

***

Pek tabi 14 Şubat Sevgililer Günü’nden yeni çıkanların ise yakından bildiği bir durum yalnızlık. Bu ironi bir yana dursun yalnızlık aslında bütünsel bir kavram. Elbette gerektiğinde yalnızlık da şarttır fakat düzeyli olması gerekir. 

***

Tek başına kalmak ile yalnızlık arasındaki ayrımı iyi yapmak gerekir. Uzmanlara göre yalnız kalmak, kişinin tercihiyle olan ve hobilere ayrılan zamanı kapsar. Yalnızlık ise bir boşluk düşüncesi ve bırakılmışlık hissinin oluşmasına neden olur. Bu durum da kişilerin üzülmesine, depresyon ve duygu durum bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olur. Yani kalabalık ortamda bile yalnız hissetmeye neden olur.

 

SON SÖZ

Ne diyor Orhan Veli Kanık?

"Bilmezler yalnız yaşamayanlar,

Nasıl korku verir sessizlik insana; 

İnsan nasıl konuşur kendisiyle; 

Nasıl koşar aynalara, 

Bir cana hasret. 

Bilmezler."