VİCDANIN SESİ ERDEM

Hayırlı sabahlar yurdumun en nazenin insanları! İnsanlar eşittir amma “erdemdir” fark yaratan demiştik geçen yazımızda! Evet “erdem” kelimesi ince bir sızıdır yüreğimizde… Erdemli olmak yararlı olmak, adam olmak  ne zor değil mi günümüz şartlarında?

Bu kapitalist sistemde herkes geçim sıkıntısında, herkes kendi  gününü kurtarma derdindeyken… Düşüncelerimizi bir hizaya koymak, sırf Allah rızası için elimizdekini var olan imkanlarımızı paylaşmak, insanlara iyilik yapmak ne zor değil mi? Hele de iyilik yapacağımız insanlarda, insanlık vasfı yok iken!

İşte o yüzden erdemli olmanın üstüne sayısız, uzun uzun yazabilirim bıkmadan! Bugünkü yazımızda da; erdemli olmanın yararlarının, dünya ve ahiret üzerine çıkarımları için bahsedeceğiz bir şeyler! Madem beni ölüden ayıran bir “nefes” ise; madem “can” gövdeye yük, dünya insana “mülk” değil ise, niye bu kadar sahipleniyoruz yalan dünyanın sahte gösterişlerine?

Evet ne yazık ki insan malı çok sever toplar da toplar! Şeytan da bizi  fakirlikle korkutur, çirkin işlere teşvik eder, diye bahseder ayeti kerime de (Bakara/268) Allah yolunda vermek dinimizde önemli bir esas iken, şeytan buna engel olmaya çalışır! Malını Allah yolunda harcamamak için çeşitli vesveseler üretir, fakirlikle korkutur. İşte bu sebeplerden ötürü iyilik yapamaz olur insanoğlu!      

Peki bizi fakirlik ve yokluk ile korkutan, düşüncelerimizle bunaltan, heveslerimizle yoran, aşırı isteklerimiz ile nasıl başa çıkacağız! Tabii ki; iyi bir insan olmaya niyet ve gayret ederek, iyilik ederek paylaşarak üreterek.

Hayat bizim seçimlerimiz ise , tercihlerimiz doğrultusundaysa bilgece seçim yapmak zorundayız. Mutluluk bir seçim, tavır bir seçim, sevgi saygı edep iyilik, hepsi birer seçimdir. Bunlar bizim fıtratımızda var olan istidatlarımız! Sorumluklarımızı bilip ahlakımızı düzeltmek değil midir en doğrusu?

Mesela ben; Allah’ın bana vermiş olduğu iyilik erdemini seçiyorum ve sonsuz şükürdarım. Ama bu kabiliyet hepimizde var, sende de var. Sen de olabilirsin. Bütün zaaflarımızdan kötü niyetlerimizden vesveselerimizden vazgeçebiliriz, iyileştirebiliriz kendimizi. İyilik istidatını geliştirebiliriz, iyiler adına “rol model” olabiliriz.

Negatif duygulardan kurtulup,  hayata pozitif düşüncelerle yaklaşmak daha güzel olmaz mı? “Zerre kadar” iyilik ve kötülüğün  Allah katında kaybolmayacağına inanarak; affederek barışarak, sarılarak. İnsanların yaralarına dokunarak ve paylaşarak. Severek, sevilerek maneviyata ve huzura odaklanarak. Evet inan bunlar çok zor değil, yapabiliriz.

Ruhumuzu ve beynimizi kemiren düşüncelerden arındırarak, bizim biz olmamızı engelleyen ,bütün zaaf ve fazlalıklarımızdan kurtularak hafifleyebiliriz! İşe buradan başlayabiliriz.

Fıtratımızda bulunan nefis ve şeytan arasından bir kulluk ve yapmamız gereken sorumluluklarımız var! İşte o zaman bütün mesele arkadaşlar; iyi olmak ya da olmamak. Hayat düşüncelerimizin eseridir! Bizi biz yapan ise, seçimlerimizdir. Sen ey nazenin yolcu, Allah’ın en güzel sırrısın hoşça bak zatına! Kalbine yolculuk et vicdanının sesini dinle! Ben “iyi olmayı tercih ediyorum” de…

EVVELA NİYET

Şimdi söyle var mısın kendi bildiğin zaaflarından yüklerinden Allah rızası için kurtulmaya? Haydi hazır mısın? Niyet edelim evvela arınmaya kul olmaya; sonra erdemli bir insan olmaya! Ne güzel demiş Sabahattin Ali: Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim! Sürç-i lisan ettimse affola...

Muhsine bir kul...