Uzm. Dr. Alyanak: “Bağışıklık sistemini güçlendirmek hastalığı uzak tutuyor”
Acil Tıp Uzman Hekimi Uzm Dr. Berna Kalender Alyanak, özellikle kış aylarında artan akut üst solunum yolları enfeksiyonu hakkında bilgilendirmelerde bulunarak bağışık sisteminin güçlendirilmesinin önemine değindi.
Acil Tıp Uzman Hekimi Uzm Dr. Berna Kalender Alyanak, akut
üst solunum yolları enfeksiyonu hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kış
aylarında insanların daha çok kapalı alanlarda vakit geçirmesiyle beraber
hastalığın yayıldığını ve bu yüzden de acil servislerde doluluk yaşandığını
belirten Uzm. Dr. Alyanak, hastalıktan korunma yolları hakkında bilgi verdi.
Alyanak, “Özellikle havaların soğumasıyla beraber her sene olduğu gibi yine bu senede
akut üst solunum yolu semptomlarıyla acil servisimize başvuran hasta
sayılarında çok ciddi artışlar görmekteyiz. Biz aslında bu enfeksiyonları yılın
her mevsimi görüyoruz. Ancak soğuk hava virüs ve bakterilerin yaşaması ve
yayılması için elverişli bir ortam hazırlarken bizlerde kapalı ortamlarda daha
fazla vakit geçirmeye başladığımız için damlacık yoluyla bulaşan bu
enfeksiyonlarla daha çok temasa ediyoruz. Bu da bizim vakalarımızın sayılarının
artmasına neden olmaktadır” dedi.
Hastalık hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Alyanak, “Öncelikle
nezle yani soğuk algınlığı olarak da bilinen rinovirüslerin neden olduğu viral
kaynaklı enfeksiyonlardır. Daha çok karşımıza basit klinikle çıkmakta bunlar
yüksek olmayan ateş, burun tıkanıklığı ya da akıntısı, öksürük, hapşırık,
gözlerde yaşarma, hafif boğaz ve vücut ağrısı en sık gördüğümüz semptomlar
arasındadır. Viral kaynaklı enfeksiyon oldukları için nezlede antibiyotiğin
yeri yoktur. Biz genellikle hastalarımıza istirahat etmelerini ve bol sıvı
tüketmelerini öneriyoruz. Tabi bununla beraber hastaların semptomlarına göre
ağrı kesiciler, ateş düşürücüler ve bazı dekonjestan ilaçlarda tedavilere
eklenebilir. Semptomlar genellikle 3-5 günde kendini sınırlarken , immün
sistemine göre hastanın bu semptomların 3 haftaya kadar da uzadığını
görebilmekteyiz. Gribal enfeksiyon dediğimiz enfeksiyonlar ise nezleye kıyasla
daha gürültülü bir tabloyla karşımıza çıkan yine influenza virüslerin neden
olduğu viral kaynaklı enfeksiyonlardır. Daha çok yüksek ateşi, yaygın vücut ve
eklem ağrıları, şiddetli öksürük ve halsizlik en sık gördüğümüz semptomlar
arasındadır. Yine gribal enfeksiyonlarda viral kaynaklı enfeksiyon olduğu için
tedavisinde antibiyotiklerin herhangi bir yeri ya da yararı yoktur. Biz yine
hastalarımıza semptomlarına göre destek tedavi başlıyoruz ve bazı hasta
gruplarına da uygun hasta gruplarında da antiviral tedavileri de verebiliyoruz.
Ancak gribal enfeksiyonlar ilerlerse ya da başka
enfeksiyonlarla kombine hale gelirse yerleşim yerine göre çok daha ciddi
hastalıklarla karşımıza çıkabilmektedir. Otit, sinüzit, tonsillit, bronşit
hatta pnömoni yani zatürre gibi ciddi akciğer hasarlarına neden olabilmektedir.
İşte böyle durumlarda mutlaka bir hekim muayenesi ve kararı doğrultusunda
tedavilere antibiyotiklerde eklenebilir. Özellikle riskli grup dediğimiz hasta
grubunda yani yenidoğanlar, gebeler, 65 yaş üstü hastalar özellikle KOAH, kalp
yetmezliği, böbrek yetmezliği, diyabet gibi kronik rahatsızlığı olan
hastalarımızda ve immünsüpresif hastalarda gribal enfeksiyonların çok ciddi
kliniklere yol açtığı hastane ve yoğun bakım yatışlarına ve hatta ölümlere bile
neden olduğunu maalesef sıkça görmekteyiz. Bu yüzden özellikle bu risk grubu
hastalarının tedavisinin mutlaka bir uzman hekim tarafından planlanması ve
takip edilmesi büyük önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.
Hastalıktan korunma yollarını söyleyen Alyanak, “Öncelikle bağışıklık sistemimizin kuvvetli olması, bunun içinde düzenli ve sağlıklı beslenmeye, sebze, meyve ve bakliyat ağırlıklı beslenmeye, yeterli miktarda sıvı almaya ve kişisel hijyenimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bunun yanı sıra bulunduğumuz kapalı ortamları düzenli aralıklarla havalandırmak, temiz havada vakit geçirmeye gayret etmek ve enfekte kişilerle de temas etmemek çok önemlidir. Özellikle 65 yaş üstü hastalarımızın ve kronik rahatsızlığı olan hastalarımızın grip aşısı yaptırması, kendilerini kalabalık ortamlarda maske ile izole etmeleri ve enfekte kişilerle de teması azaltmaları da oldukça önemli. Bizim bu dönemde acil servislerde yaşadığımız en büyük sıkıntı ise acil servis doluluk oranların çok yüksek olması. Bu da çoğu zaman acil servis işleyişini sekteye uğratabilmektedir. Bu yüzden mutlaka risk grubunda olmayan yüksek ateşi olmayan hastalarımızın basit semptomlar için tanı ve tedavi amaçlı acil servisler yerine öncelikle aile hekimlerine ve polikliniklere başvurması acil servis işleyişinin devamı açısından da çok önemlidir” dedi.
İHA