UY AMAN AMAN! BURASI ADIYAMAN

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur, yanaklarından süzülen yaşlara karışıyordu Cemal'in… Kararlıydı, başka iş arayacaktı. Her gün arkadaşlarının yanında azarlanmak, koca aile reisine yakışıyor muydu?

Gerçi arkadaşlarının da kendinden farkı yoktu ama, içlerinde en çok Hamdi Baba'ya üzülüyordu. Yaşı gelmiş gününü bekliyordu. Sabrediyordu kibirli efendilerine. Geçen  ikisi birden,  kapıda azarlanmışlardı, hazirolda beklerlerken… Yok bu böyle sürmez, başka iş bakacağım yarın konuşacağım şefle...

Çamurlu ayakkabısını demir kapının arasına sıkıştırırken, bunu da değiştiremedim, her seferinde sıkışıyor ayağıma.

"Sen mi geldinnn?" Sultan her zamanki sevecenliğiyle "en sevdiğin yemeği yaptım sana. Ali hediyesini beklerken uyuya kaldı. “Unutmadın değil mi? Kaç kere aradım açmadın telefonunu”

"Acamazdım, o sırada hazırolda bekliyordum büyük müdire geçiyordu. Sonra diğerleri… Bir sürü  emir, talimat. Çantaları taşıdık peşisıra. Bak, Sultan bir şey söyleyeceğim sana..."

"Dur, ben senden önce diyeyim. Ev sahibi geldi birikmiş kirayı hem de zamlı şekilde istiyormuş...Aman deyim iyi ki işimiz var. Tamam dedim. Sorun olmaz iki gün  sonra aybaşı yetiştiririz dedim. Bu arada elektrik faturası da geldi. Sen ne diyecektin aşkım?..."

"Hiç, hiiç Sultan"..........

Sobanın çıtırtısına karışmış, çalan türkü içini dağlayarak.. Oy aman aman, burası  Adıyaman... Gitti Ali'yi öptü usulca.."

Bisikleti beğenin ,ayırtın ben alırım yarından sonra maaş günü.. Sımsıkı sarıldı eşinin ellerine. Sultan...

"Sen dünyanın en iyi eşisin, babasısın..."  

Ailesi her şeyiydi...Her şey Ailesi içindi... ...Sırdaşı, mutluluğu, gururu. Sığınacak limanı, çaresizliğin çaresiydi ailesi...Ailesi limanıydı...Kaçıp giderken sessiz duraklardan...

Yağmur hızını arttırmıştı, rüzgar eşlik ediyordu artık...

Takım elbisesini giydi, tıraşını  oldu. Vedalaştı eşiyle. Oğlunun sıcacık yanağından usulca öptü. Demir kapı zor açılıyordu, tamir gerekliydi. Islanan çorabını parmağının arasına sıkıştırdı...

Dayanmalıydı evi için, ailesi için, her şey onlar içindi..

Hızlı adımlarla koşuyordu mesaisine taa ki parlak siyah araba komple ıslatana kadar...

Gülümsedi, yavaşladı. Elinde sigarası, dudağına türküsünü tutturdu...Uy aman aman burası Adıyamannn...

Artık ıslanmıyordu...