Unutulan sanatın 'kadın' savaşçıları
Lider Gazete’nin “Hayatın İçinden” sayfasından, yüreklerinize bahar çiçeklerinin kokusunu taşıyan en içten iyi pazarlar dileklerimi sunuyorum.
Bu sıcacık sayfada, bir ayı daha geride bıraktık; zaman, avuçlarımızdan kayıp giden ince bir kum tanesi gibi ne kadar da hızla akıp gidiyor hayatımızın kıyılarından, değil mi? Bu telaşlı akışın içinde, kendimize bir an durup nefes alacak vakit ayırabiliyor muyuz? Ruhumuzun derinliklerinde saklı o eşsiz benliğimize, parmak uçlarımızla dahi olsa ne kadar dokunabiliyoruz? Bu soruları zihnimde evirip çevirmeden edemiyorum.
Ne hazindir ki insanoğlu, doğumun ilk çığlığı ile ölümün sessiz vedası arasında, yaşam denen o çetin mücadelenin gölgesinde sıkışıp kalıyor… Tam da bu dalgın düşüncelerin kollarında kaybolmuşken, Halk Eğitim Merkezleri’nin kadınlara ve gençlere uzattığı umut dolu eli, onların yeteneklerini birer mücevher gibi işleyen kıymetli kurslar ve eğitimler, birdenbire zihnimde bir bahar dalı gibi çiçek açtı.
Korkuteli İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Canbazoğlu ile birlikte, Korkuteli Sevim Cevat Soyiç Halk Eğitim Merkezi’nin kapısını araladık. Merkezin müdürü Hasan Karatopak ile gerçekleştirdiğim sohbet, adeta bir bilgi bahçesinde çiçek çiçek açılan kursların hikâyesini önüme serdi; kurumun sunduğu eğitimlerin her bir dalı, zihnimde renkli bir tablo gibi şekillendi.
KADINLARIN GÜCÜ: HALI VE KİLİMDE SAKLI HAYATLAR
Hasan Karatopak, Halk Eğitim Merkezleri’nin önemini şu sözlerle ifade etti:
“Halk Eğitim Merkezleri, kadınlarımızın boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirebileceği, kendilerini istedikleri alanda geliştirebileceği eğitim kurumlarından biridir. Birden fazla dersliğimizle halka olabildiğince hizmet vermeye gayret ediyoruz. Halı ve kilim dokuma, dikiş-nakış, resim, müzik, bilgisayar, aşçılık, arıcılık gibi kurslarımız mevcut. Usta öğreticilerimizle birlikte en büyük amacımız, sürdürülebilir eğitimi devam ettirmek ve usta öğreticilerimizin sayısını artırmak. Modern çağda sanatı yaşatıyoruz. Usta öğreticilerimiz ve kursiyerlerimizle, kadınlarımızın emekleri ve özverili çalışmaları sayesinde Sevim Cevat Soyiç Halk Eğitim Merkezi olarak yeni katılımcılarımızı bekliyoruz. Korkuteli ailesi olarak hep birlikte daha güzel işlere imza atacağımıza inanıyorum.”
HALK EĞİTİM MERKEZLERİNDE KİLİMLER AŞKLA DOKUNUYOR
Halı-Kilim Dokuma Usta Öğreticisi Zeynep Tuğ’un beni kapıda karşılamasıyla sanat kokan sınıfa adım attığımda gözlerime inanamadım. Yerden duvarlara kadar uzanan dokuma işçilikleri beni büyüledi. Ondan önce Zeynep Tuğ ile sohbet ettik. Sohbetimizin en çarpıcı başlıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yıllarını iplere, halı ve kilim dokumacılığına adamış bir kadının hikâyesine hoş geldiniz. Zeynep Hanım 64 yaşında. 1992 yılında Korkuteli Kırkpınar Yaylası Halk Eğitim Merkezi’nde dokumacılık işine başlamış. Son 6 yıldır ise Sevim Cevat Soyiç Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapıyor. Halı ve kilim dokumacılığını anlatırken gözleri parlıyor, inanılmaz bir heyecan duyuyor. Çok nadir rastladığım bir şeyi onun gözlerinde gördüm: Zeynep Hanım mesleğine âşık. Aşkla, tutkuyla anlatıyor. Sağlıkçı olmayı hayal etmiş ama olamamış. Evlenmiş ve kendi hayatının şifacısı, doktoru olmuş. İplerin her birinin özelliklerini, renklerini anlatırken adeta başka dünyalara yolculuk yapıyor.
“HER İLMEĞİN, HER RENGİN BİR HİKÂYESİ VAR”
“Her dokumanın, her ilmeğin bir hikâyesi var,” diyor Zeynep Hanım ve ailelere sesleniyor: “Günümüzün modern çağında çocuklarınızı dijital dünyadan uzak tutun. Onları toprakla, sanatla buluşturun. Ellerinden tutup en yakın sanat veya halk eğitim merkezlerini ziyaret edin. Sanatımızı, emeğimizi herkesin görmesini istiyoruz. Ürettiğimiz halıları, kilimleri, duvar süslerini, heybeleri, hediyelik eşyaları satmak istiyoruz. İplerimizi kursiyerlerimizle birlikte kendi bütçemizden alıyoruz. Halk Eğitim Merkezi’nde üretmekten, öğretmekten ve dokumacılığı nesilden nesile aktarmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İsteyen herkes kısa sürede dokuma sanatını öğrenebilir. Geniş hayal dünyasıyla yeni motifler üretmek de kişinin kendi elinde. Kadın istihdamı, mesleki bilgi ve beceriyle kadınlarla birlikte büyüyoruz. Halı ve kilim sanatının önünü açmak, yediden yetmişe herkese yaymak hepimizin sorumluluğu. Geçmişimizden gelen bu sanatın ölmemesi için bir kadın, bir eğitimci, bir anne olarak hayatımın sonuna kadar elimden geleni yapacağımın sözünü, Lider Gazete okuyucularına sizin aracılığınızla veriyorum, Eylül Hanım.”
SANATIN SESSİZ DİLİ: İPLERLE SOHBET EDİYORUZ
Yazımın başında da söyledim ya, içeriye adım attığım ilk andan itibaren büyülenmiştim. Dokuma sanatları ve işlenen modellerin eşsiz güzelliği bir yana, kursiyerlerin iplere, dokumaya yükledikleri anlamlar apayrı bir dünya… Kursiyerlerin isimlerini tek tek yazacağım ve hepsinin kilim dokumacılığına kattığı anlamları, aralarında kurdukları bağı, sevgiyi ayrı ayrı ele alacağım.
35-71 yaş aralığındaki kadınlarımızın bulunduğu eğitim merkezi tam bir aile ortamı. Birçoğu çocukluğundan beri dokumacılığa ilgi duyuyor. Bazıları ise emekli olduktan sonra kendisi için bir şeyler yapmak isteyip merkeze adım atmış. Hikâyeleri farklı olsa da ortak noktaları aynı: Üretmek ve hayata değer katmak. Her birini dinlerken boğazım düğüm düğüm oldu.
KADIN KURSİYERLER HASRETİNİ KİLİMLERE DOKUYOR
Bir kursiyerimiz şöyle dedi:
“Burada ailem yok. Eşim ve ben yalnızız. Kilim dokurken her ilmeği atışımda iplerle konuşuyorum. Özlemlerimi, hasretimi, sıkıntılarımı, sevinçlerimi o ipe anlatıyorum…”
Başka bir kursiyer ise hayatı farklı bir pencereden şöyle anlattı:
“İpler benim dert ortağım oldu. Yalnızlığıma en iyi dostlar. Eşimin ve kendi ismimi yazarak ömür boyu bize ait bir duvar halısı dokudum. Hayatı yaşarken iplerle, ilmeklerle, renklerle her yaşıma ayrı bir ben katıyorum. Bu da beni mutlu ediyor.”
Bir diğer kursiyerin sözleri ise ders niteliğindeydi:
“El emeğimizle sadece halı dokumuyor, gönlümüzü dağlayan ne varsa hepsini sıralıyoruz. Emeğimiz büyük ve öyle herkese hediye edilecek cinsten değil. Dokuduğum halıyı ancak bu sanatın kıymetini bilene hediye ederim. Çünkü o sadece bir halı değil, geçmişimizdir.”
KADINLARIMIZ SANATLA TARİHE HAYAT VERİYOR
Özüne baktığımızda, unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı gün yüzüne çıkarmaya çalışan kadınlarımızın varlığı, tarihin tozlu raflarına kalkmasına izin vermeyen güçlü kadınlarımızla bir aradaydım bugün. Geçmişten günümüze uzanan halı ve kilim dokumacılığını genç kuşaklara aktarmak istiyorlar. Yöresel kilimleri dokuyarak var olmaya, üretmeye devam ediyorlar. Tek istekleri fark edilmek. Maddi ve manevi destek görmek istiyorlar; kurumlar ve tatilciler tarafından bilinmeyi hak ediyorlar. İplerin renklerini bile kendileri boyuyor. Defne yaprağı, ceviz yaprağı ve çeşitli bitkileri kaynatarak farklı renkler elde ediyorlar. Bu emeklerin bir karşılığı olmalı. Böylesine güzel işler yapan kadınlarımız her anlamda desteklenmeli. Festivallerde yer verilmeli, ürettikleri satışa sunulmalı.
BİR KADININ ELİNDEN ÇIKAN EN DEĞERLİ MİRAS
Halk eğitim merkezlerine kayıtlar devam ediyor. Bence herkes en yakın merkeze gidip ilgi duyduğu bir alana kaydolmalı ve hayatına dokunmalı. Bize bugün ev sahipliği yapan, yöresel kültürümüzün zenginliklerini umutla, aşkla, tutkuyla anlatan Usta Öğretici Zeynep Tuğ’a ve tüm kursiyerlerimize gönülden teşekkür ediyorum.
Şahsıma ilmek ilmek dokunmuş Türk bayrağı hediye eden kursiyerlerimizin isimlerini gururla paylaşıyorum: Zeynep Tuğ, Arzu Kaya, Kadın Kaya, Atike Develi, Azime Pehlivanoğlu, Hanife Küçükkavukcu, Kamile Gökce, Perihan Şişli Sevim, Şemse Eroğul, Fatma Develi.
Çocukluğundan beri “Belki bir gün ben de halı dokurum” diyerek annesinin iplerini saklayıp yıllar sonra o iplerle halı dokuyan bir kadının yüreğindeki sevgiyle hepinizi kucaklıyor, bir sonraki hafta görüşmek dileğiyle iyi pazarlar diliyorum.