UNUTMA

İçimizdeki biz ile uyumu yakalayabilirsek, huzurun içimize akması adına dayanak noktalarımız sağlam kurgularla bezenir. Gönüllerimizi iyi yönetmek adına sorumluluk yüklemeliyiz belki de kendimize. Yüreğindeki duyguları sağlam tutan hangi zorluğa göğüs germez ki?

 İnsanın yüreğini sevgi ve umut besler. Huzurun aslı; insanın yüreğidir ve sevgi, gönüllerin yönetici gezegenidir.   Gönül evrenimiz bir çemberden ibaret. İç içe geçmiş her bir halkta, bir duyguyu ifade ediyor.

Sanki en çok da sabır çemberimiz ihtiyaç duyuyor diğer her duyguya. Belki fıtratımız gereği biraz aceleci davranıyoruz ümitlerimiz ile buluşma konusunda.

Her istediği hemen oluversin istiyor insan. Lakin, her isteğimiz hemen olacak olsaydı yaşam sınavımızın ne önemi kalırdı?

İstemek başarının yarısıdır derler. Başarabilmek adına ne derece mücadele veriyorsak alacağımız ödül de aynı boyutta oluyor sanki…

 Gönlümüze söz geçirmek hususunda ise aynı kulvarda yarışmıyoruz hiçbirimiz. Kimimiz sadece zihnimizden süzülen düşünceleri hayatımıza uygularken, kimimiz sadece gönlümüzün iç sesini dinleyerek atıyoruz adımlarımızı. Mantık ve duygu ikileminde gidip geliyoruz içimizde.

Keşke ikisini de aynı ölçüde kullanabilse insan. Zihnimizden kaçanı gönlümüzde kovalıyor, gönlümüzden kaçan hislerimiz zihnimize endişe yaratıyor.

Nitekim, ikilem köprüsünde asılı kalıp yönümüzü bulmaya çalışıyoruz ömür serüveninde. Bazen zihnimiz bazen de sol yanımız ışık oluyor yolumuza..  Zihnimiz sol yanımızın söylediklerine kolayca ikna oluyor belki, yürekten süzülen hangi duygu samimi gelmez ki?

Lakin zihin karışıklığıyla, zihnimizden süzülen düşünceleri, yüreğimiz kabullenmekte zorlanıyor bazen. İnsan, yüreğiyle yaşıyor. Adımlarını yüreğindeki duyguların gölgesinde atıyor. Zihnimiz, sadece bir karar mekanizması. O karara giden yol ise, yüreğimizden geçiyor.

Unutma; İnsan, yolları ayaklarıyla yürüse de, o yollarda yüreğinin izinden gidiyor.