UMUTLA VE İNATLA YAŞAMAYI BİLMEK!

Türkiye’nin 100. Yılı’na ASRIN FELAKETİ ile başladık. Geçen 100 yılda ne badireler atlattı oysa bizim cennet ülkemiz. KURTULUŞ SAVAŞI’ndan sonra dimdik AYAĞA kaldırdı ecdadımız CENNET vatanı. Baktığınızda UMUDUNU hiç yitirmeyen bir ecdadın torunlarıyız biz. Her seferinde birileri FİTNE-FESAT çıkarmak için çalışsa da biz İNATLA ayağa kalkmış MİLLETİZ.

Bizim hamurumuzda var UMUTLA-İNATLA yaşamayı bilip ayağa KALKMAK. Çünkü UMUT bizim için OKSİJENDİR. Kitaba göre UMUT, pozitif psikolojinin bir kavramı. Bir şeylerin iyi gideceğine, düzeleceğine, olumlu şeyler olacağına olan inançtır UMUT. Bireyin iyi oluşunun GÜÇLENMESİNİ ve devam etmesini sağlayan bir kavramdır.

Bu yönü itibariyle de umut dolu kişiler, CANLIDIR, ENERJİKTİR ve yaşama BAĞLILIKLARI yüksektir. Umut düzeyi yüksek kişiler çevrelerine de POZİTİF enerji yayarlar. Dolayısıyla da çevrelerindeki insanlar tarafından sevilirler ve daha çok duygusal ya da sosyal destek alırlar. Bu durumda yaşamı onlar için daha anlamlı ve değerli hale getirir.

İçinde bulunduğumuz ve yaşadığımız ASRIN FELAKETİNDE kaybettiğimiz 50 bine yakın canıma rağmen hala içimizde BİZİMDE VAR BİR UMUDUMUZ. Dün elime geçen bir fotoğrafa bakınca UMUDUM arttı. Deprem bölgesinde çekilen ve hayatın içinde kışa, kara ve soğuğa meydan okuyarak ille de açan kardelen çiçeği gibiydi.

Hem de hayatın tüm KÖTÜLÜĞÜNE, TÜKENMİŞLİĞİNE ve hatta PİSLİĞİNE meydan okuyarak yeniden açan bir çiçekti bu. Küllerinden yeniden doğan Zümrüdüanka kuşu gibi. Birileri STADLARDA bağıra dursun, diğerleri ballı İMAR TADİLATLARI ile milyonları götürsün, birileri de hala ÇADIR VARDI YOKTU kavgası yapsın. Biz onlardan değiliz.

Biz umuda, umutlanmaya çok ihtiyaç duyanlardanız. Canımız yanmış ama illaki “Bir umut var” diyenlerdeniz. Ama birde bu UMUDUN kıymetini bilmeyenler var ya… Aslında bitmek tükenmek bilmeyen derin bir kaynaktır UMUT. Bazen düştüğün bu umutsuzluktan UMUT bulup çıkmaktır. Çünkü, zor anlarda yeşerir hep UMUT.

Ama birileri böyle yapmıyor. UMUDU olanların UMUDUNU KIRIP yapılması gerekenlerin yapılmaması için ÇIRPINIYOR. Amaçları farklı, hedefleri farklı. UMUTSUZ vaka onlar. Biz UMUTSUZ VAKALARI bırakıp bir çadırın önünde açan çiçeğin UMUDU gibi dik ve canlılığımızı yitirmemeliyiz. Hele ihtiyacımız olan KENETLENME günlerinde.

Türkiye’nin 100 Yılında ASRIN FELEKETİNE rağmen YEŞEREN UMUTLARIMIZI depremdeki ENKAZLARIN arasında birlikte yeşertelim. Gidecek başka vatanımız yok. Gelin ecdadımız gibi yeniden ayağa kaldıralım ANADOLUYU. Başka çaremiz yok. Tek çare UMUDUMUZU kaybetmemekte.

Biz inandığımız TÜRKİYE'NİN var oluşunda KARDEŞLİĞE ve BİRLİKTE YAŞAMA arzusuna umutla bakıyoruz. Biz bu FELAKETİNDE üstesinden geleceğiz. İnanın buna.

DESTEĞE İHTİYAÇ VAR

Ülkemizin 6 Şubat’tan beri yaşadığı acı ve yıkımı anlatmak neredeyse mümkün değil. Ancak böyle bir ortamda ilk günden beri devam ettirdiğimiz KENETLENMEYE ihtiyacımız var hala. Bölgede halen yaşamını sürdüren ve bölge dışına nakledilenler için hala DESTEĞE ihtiyaç var. GEÇİCİ BARINMA için Antalya’ya getirilen 160 bine yakın DEPREMZEDE var.

Bunun içinde yardımseverlerin desteğini kesmemesi gerekiyor. Her gün yeni desteklere ihtiyaç duyuluyor. Dün Konyaaltı Belediyesi de bir İHTİYAÇ LİSTESİ yayınladı. DEPREMZEDELER için Nazım Hikmet Fuar ve Kongre Merkezi’nde oluşturulan ÜCRETSİZ SOSYAL MARKET VE BUTİK için güncel ihtiyaç listesi. Yardımlar 09.00-18.00 saatleri arasında yardım toplama merkezine bırakılabiliyor. Buranın adresi ise Pınarbaşı Mahallesi 734. Sokak No:36. Hadi BİR OMUZ DAHA verelim.

CEMRE DÜŞTÜ AMMA!

Cemreler BAHARIN gelişini müjdeler aslında. Bu yıl KIŞI yaşamadık desek yeridir. Hele hele ASRIN FELAKETİ ile birlikte neyin ne olduğunu, hem mevsimleri hem de günleri karıştırdık.

İkisi şubat ayında ve biri mart başlarında olmak üzere, birer hafta arayla önce havada, sonra suda ve daha sonra da toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişinin adı aslında CEMRE. CEMRENİN ilki 19-20 Şubat'ta HAVAYA, ikincisi 27 Şubat'ta SUYA, üçüncü ve son cemre de 6 Mart 2023 günü TOPRAĞA düşecek. Birinci ikinci CEMREYİ gördük mü? Sanmam.

Havaya düşen CEMRE havada asılı kaldı sanırım. Çünkü ne YAĞMUR ne de doğru dürüst KAR göremedik. Hal böyle olunca ikinci CEMRE dün suya düşecekti amma SUYU bulamadı! Kuraklık nedeniyle SUYU bulamadı ikinci CEMRE. Yaşadığımız ASRIN FELAKETİNDEN sonra bizi bekleyen KURAKLIK en büyük sorunlarımızın başında gelecek gibi.

Aman DİKKAT! Önlemimizi alalım.