UMRE REHBERİ

Her yıl milyonlarca Müslüman akın akın mukaddes topraklara hac ve umre ibadeti için gidiyorlar. Bu yolculuklar asırlardan beri pek çok zahmet ve meşakkatler ile devam edegeliyor. Öyle ki aylarca binekler üzerinde gidip gelmelere karşılık bugünkü imkanlarda daha rahat bir hal aldığı aşikar.

***

Develer, atlar ile çıkılan bu yolculuk otobüsler trenler gemiler ile devam ederken günümüz de artık uçaklar ile bir kaç saatte gerçekleşmiş oluyor. Çadırlarda barakalarda kalınan dönemlerden yıldızlı otellerde yemekli programlar şeklinde klimalı otobüsler ile gidilen bir yolculuk şeklini almış olması ister istemez rahatlık ve turistik bir seyahat şekline getiriyor.

***

Buna karşılık umrenin meşakkatleri insanların insanlar ile imtihanı ya da umre ibadeti boyunca çekilen yol ve ibadetlerdeki meşakkatler ile Müslüman’lar karşı karşıya kalıyor. Buna karşılık Müslümanlar’a üç türlü sabır görevi itikaden düşüyor. Bu hususlardan birincisi, ibadetlere karşı sabır göstermek. İkincisi, musibetlere karşı sabır göstermek. Üçüncüsü, günaha girmemeye sabır göstermek şeklindedir.

***

Umre ibadeti boyunca ihramlı iken Allah-u Teala’nın koyduğu ihram yasakları ile beraber ibadet esnasında Kabe’yi kalabalıkta tavaf ederken Sefa ve Merve arasında kalabalık içinde sa'y ederken veya bu ibadet esnasın da yapılan zorunlu yürümeler ve hareketler içinde insanın bedenen yorgun düşmesi boyun bel ve bacak ağrıları ya da ibadet esnasında hastalanmış olması ve bunlara karşı her Müslüman’ın oflayıp puflamadan hayıflanmadan sabır şükür tevekkül ve dua ile ibadetini en güzel şekilde tamamlaması için Allah’tan sürekli yardım istemesi gerekiyor.

***

Umre ibadeti esnasında mal evlat ve akrabada eş dostta muhtemel kötü değişikliklerde yine Rabbi Rahim’e karşı tevekkül içinde sabır göstermek isyana düşmemek icap ediyor. Olumsuz bir durumla karşılaşıldığında nefis ve şeytanın dürtmesi ile girilmesi muhtemel günahlara karşı sabır gösterip o günahlara girmemek için mücadele etmek gerekiyor.

***

İşte bu başarıldığında insan imanının tadını umredeki lezzeti ruhunda ve hatta damağında dahi hissedip zevk edebiliyor. Umrede niyetinize göre karşılık görürsünüz. Daima hüsnü zan içinde huzurlu bir umre niyeti ile yola çıkan insanlar buna karşılık çok rahat ve huzurlu bir umre yapmaları ihsan-ı ilahi tarafından ikram olunurken umre yolculuğuna çıkan ve sürekli bir şeyleri yolculuğa daha çıkmadan sorgulayıp panikleyen endişe ve tereddüt içinde kalanlar için ise ani ve olur olmadık zamanlarda muhtemel imtihanlar niyetinin ve bakış açısının karşılığı olarak ikaz-ı ilahi tarafından gelebiliyor.

***

Umre tam bir teslimiyet ve kulluk şuurunun eğitimidir. Bu teslimiyet imtihanını Rabbim kazananlardan eylesin. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed aleyhisselatu vesselam bir hadisi şerifinde mealen hac ve umrenin meşakkatli olduğunu haber vererek, bu ibadete niyet ettiğinde “Allah'ım bu ibadeti bana kolaylaştır ve benden kabul buyur” diyerek Rabbi Rahimine yalvarmıştır.

***

Buradan anlaşılacağı üzere Allah Resulu aleyhisselatu vesselam bu ibadetin zorluğuna ve zahmetine karşılık Allah'tan kolaylık istemiştir ki; Hudeybiye Antlaşması öncesi Medine'den umre için yola çıktıklarında Hudeybiye'ye kadar gelmişler fakat umrelerini tamamlayamadan geri dönmüşlerdir. Hudeybiye incelendiğinde başta Peygamber Efendimiz'in ve Ashab-ı güzinin ne kadar zorlu ve zahmetli bir imtihandan geçtiği Hz. Ömer r.a.'ın ortaya koyduğu duruşu ile apaçık bir şekilde anlaşılmaktadır.

AMAN DİKKAT

Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellemin Nübüvveti ile Mekke’de 13 sene kaldığı süre göz önünde bulundurulduğunda 13 sene boyunca yüzünün gülmediği ve birçok meşakkat ve sıkıntıları yaşadığı bilinmektedir. Bu sebeple, hacca ve umreye gidenlerin rahat ve keyfine düşkün bir halde davranmalarının takva cihetiyle ne kadar zararlı bir amel ve duruş olarak ortaya çıktığı gözler önüne çıkmaktadır. Rabbim bizleri bu duruma düşmekten muhafaza eylesin.