TURUNCU DEVRİM

Evet geçtiğimiz hafta peşrevini yaptığımız yazının 3 hafta sürmesini planlarken gelişen olaylar bu süreyi kısa tutmama neden oldu. Geçen hafta bahsettiğimiz o e-postalarda ne vardı? Başlıyoruz.

***

Soros, Rusya ile ABD ve AB’yi ortak çıkarları olan gruplar olarak görüyor ve birlikte hareket etmeleri gerektiğini düşünüyordu ancak Putin’in tavırlarıyla bu imkansızdı. Çünkü Ukrayna’nın düşmesi Avrupa için tehdit çanlarının çalması demekti. Hatta öyle ki bu durumu yıllar 2010’u gösterirken şu sözlerle anlatıyordu: “Avrupa Ukrayna’ya gerekli her türlü yapmalıdır. Olası Rus kazanımı sonrasında kendisini savunmak zorunda kalırlarsa bundan daha büyük bir maliyetle karşı karşıya kalacaklardır.”

***

Şaşırtıcı geliyor değil mi? Sızan e-postalarda Batıdaki devletler tarafından Minsk Anlaşması ihlal edilmeden savaşın ateşini harlamaları isteniyordu. Yeni bir anayasa talebi dahi içeriyordu bu e-postalarda. Soros, Ukrayna tarafını Soros Vakfı’nın Ukrayna’da bulunan uluslararası kolu olarak hizmet gösteren Rönesans Vakfı aracılığıyla ekonomik olarak destekliyordu. Bir yandan da Almanya ve Fransa’dan bu konuda destek talep ediyordu.

***

Hepimizin yakından tanıdığı hatta bir dönem ülke ekonomisinin de teslim edilmesi düşünülen McKinsey ile Ukrayna’daki ekonomik reformlar için anlaşıyordu, Soros. Ukrayna’ya yapılması planlanan 11 milyar dolarlık yardımın nasıl garanti altına alınacağını dahi açıklıyordu. Planlar nasıl da su gibi akıp yolunu buluyordu ama?

***

2015 yılında e-postanın sonu “Ukrayna kendi kendisine atanmış bir savunucu” bulmalı sözleriyle bitiyordu. Tanıdık değil mi hepimiz bu ismi? Evet, ta kendisi! O isim Bragin’den başkası değildi. O masada kim neler aldı bilinmez ama pastanın nasıl dağıtılacağına kendisi karar vermişti. Tabi bunları alırken ondan da çok şey alınması için uğraşılmıştı. 19 Mart 1994 yılında Peski bölgesinde 8 Mayıs 1994 yılında ise Donetsk’te el bombası saldırılarından sağ kurtulmuştu. Pasta büyük olunca pay isteyen de doğal olarak çok oluyordu.

***

Bu kadar gücü nüfuzu altına alan Bragin bir başka projeye daha imza atıyordu. “Lux” adıyla yeni bir inşaat projesi yapılıyor ve başına yine en güvendiği 2 isimden birisi atanıyordu. Yukarıda 1994 yılındaki olaylardan bahsettik ama 1994 yılı Donetsk ve Bragin için oldukça önemli bir yıl.

***

Bragin büyüyordu ve Donetsk’in diğer büyük mafya gruplarından birisi olan “Samsonov Kardeşlerin” en küçük üyesini ortadan kaldıran “Kushnir Grubu” bu büyümenin karşılığında Bragin için Donetsk’in artık bir önemi olmadığına kanaat getiriyordu. Ve beklenen an gelmişti. İlk kez Bragin’e karşı baş kaldıran bir yer altı mafyası çıkıyordu ortaya. Yahu kim arkadaş bu Bragin ne Bragin’miş dediğinizi duyar gibiyim. Futbolu yakından takip edenler bilir Shaktar Donetsk’i. İşte Shaktar Donetsk’in başkanı da Bragin’in ta kendisidir. Ne güzel geldik değil mi buralar?

***

Büyük bir aşk duyduğu futbolu da en tepeden takip ediyordu Bragin. Biter mi her hikâye düşer miyiz en tepeden? Düşülür, düşülür… Futbolu en tepeden takip ettiği Shaktar Donetsk onun sonu olacaktı. Kendisinin uğuru olduğunu her fırsatta dile getirdiği “Rolex” marka bir saati vardı. Her maç onu taktığını ve 90 dakikayı sadece onun durdurduğunu söylediği. Şampiyonluk yolunda önemli maçlardan birisiydi ve tribünler tıklım tıklım doluydu.

***

Düşünün ki öleceksiniz ve bu saat sizin kimliğinizi tespit ettirecek. Stadyum bir süre sonra meydana gelen patlamayla kan gölüne dönecekti. Bragin’in her bir parçası etrafa dağılmış, onun Bragin olduğunu ise kolundaki saatten anlamışlardı. Nasıl bu kadar korunaklı bir locada bu patlama meydana gelebilirdi ki? Kendi güvenliğini emanet ettiği en yakın 5 isim hayatını kaybetti. Bunların arasında eski KGB Albayı Victor Dvoinykh’de bulunuyordu. Ancak bir kişi hariç…

***

Kısa bir süre bu olayları bir kenarı bırakıyoruz ve 2005 yılına gidiyoruz… Turizm rehberi olarak çalışan bir isim bir anda Antalya Belek’te 7 yıldızlı otel açıyordu. Otelin açılışına birbirinden özel “seçkin” isimler davet edilmişti. Türkiye’den de birçok katılımcının olduğu bu otele dünyanın önemli noktalarından gelen isimlerden bazıları şunlardı:

***

SON SÖZ

İngiltere’nin ünlü modacısı Patrice Cox, Versace’ın sahiplerinden Rose McGrowa ve Çığlık filminin oyuncusu Jeremy Shafheld… Henüz 2000 yılında turizm alanına dair hiçbir tecrübesi olmayan bir ismin 5 yıl içerisinde bu devasa zenginliğe sahip olmasına kimse anlam veremiyordu. Bu açılışı bir yere not ettiysek, bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam edelim…