Türkiye Yüzyılı Anayasası geliyor
Türkiye Yüzyılı mottosunun bir yönü de gelişen Meclis projeksiyonu sebebiyle mutlak surette anayasa olmak durumunda. Her ne kadar hiçbir ittifak referanduma giderek bile anayasa yapma yeterliliğine sahip değilse de, her iki ittifakın da ikinci yüzyılımıza dair anayasa çalışmaları vardı. Millet İttifakı’nın yapıp sahiplendiği bir taslak çalışma, AK Parti’nin bir önerisi ve MHP’nin 100 maddelik taslağı bunların başında geliyor.
Seçimler bitti, hükümet kuruldu. Yeni sistem böyle bilindiği
üzere; seçim gecesi millet, verdiği oy ile başkaca bir hususa gerek kalmadan
hükümeti kuruyor. Bu manada eskiden olan “pazarlıklar siyaseti” perdesi
kapanmışa benziyor. Hatta bunun en yakın örneğini gördüğümüz, HDP, Millet
İttifakı, Zafer Partisi üçgeninde dönen süreç; bu tartışmaların seçim sonrası
hükümet kurulması için yapılmasının ne kadar da sıkıntıya gebe olduğunu
gösterdi. Bu seçim aslında yeni anayasanın kodlarını sunuyor. Bu yazıda
bunlardan en önemlilerine değinmek yeterli olacak sanırım.
SİSTEM YENİDEN
ONAYLANDI
Meclis projeksiyonu ile bu konu kapandı aslında. Cumhur
İttifakı’nın, bir önceki seçimde elde ettiğinden daha fazla vekil alması,
parlamenter sisteme dönüş hayallerini suya düşürmekle kalmamış muhalefet
“meclis çoğunluğunuz yok nasıl yöneteceksiniz?” sorusunda Cumhurbaşkanlığı
yetkilerini kullanacağız diyerek de yeni sisteme zımnen onay vermiştir. Bu,
sistemin aldığı ikinci onay; sistemin tahkim edilmesine de engel değildir. Bu
güçlendirme ve birtakım aksaklıkları giderme noktasında meclisteki “sağ
tandanslı” vekil profilinde bir oydaşma sağlayabilir.
MUĞLAKLIK BİTMELİ
Yeni anayasanın, kurucu temel projeksiyona dair farklı bir
önerme sunması muhtemel değildir. Bu alanda da restorasyona ihtiyaç duyan
birtakım kavramlar söz konusu. Özellikle “laiklik” kavramının izah edilmesi ve
ülkenin “giyim-kuşam” konusunu ebediyen gündeminden çıkarması gerekmektedir.
Yine anadil konusunda da bir düzenlemeye gidilip bir siyasi konu olarak değil
bir kültürel değer olarak düzenleme altına alınması, Kürt sorunu bağlamında
atılan adımların bir biçimde anayasal referansının olmasına sebebiyle
verecektir. Yine aynı durumun başta Alevi-Bektaşi gelenek açısından da ele
alınması gerekir. Bunun gibi birçok “azınlık” haklarının bu bağlamda ele
alınması gündeme gelmelidir. Aynı durum LGBT lobisinin baskısı altına alınan
“aile” konusunda da olmak zorunda. Daha net ve tartışmaya kapalı ve kısa
ifadeler ile ülkenin genelinin iradesine ve yaşantı tarzına uygun olarak meseleye
bakmak gerekiyor…
YENİ DURUMLAR
Tüm bunların yanında, mevcut anayasa; düzenlemeleri ve
içerdiği kavramlar bakımından yeterli değildir. Özellikle deprem konusu
nedeniyle barınma ve imar konularının bir anayasal çerçeveye oturulması
gerekliliği ve özel, detaylı bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu çok açık.
Gelişen dünyada gündemimize giren “yeni kuşak” haklardan olan dayanışma
haklarının anayasa da yer alması gerekiyor. 1982 Anayasamızda bugün gündem olan
uzay, iklim, katılım gibi kavramlar geçmiyor. Hatta ülkemizde internet
yayınlarına getirilen düzenlemeler, anayasanın genel ifadelerine bağlantı
kurularak yapılıyor. Oysa bu çağın yeni ülkesi olan “Metaverse” her ülkenin
istese de istemese de komşusu olmuştur.
DİJİTAL DEMOKRASİ
AK Parti’nin vaatleri arasında en ilgimi çeken ve diğer
partilerin değinmediği bir husus: Halk Teşebbüsü. Hatta bunu daha geniş biçimde
ele alan “e-Demokrasi”. Bu iki unsurun yani vatandaşın bir kanun teklifi
yapabilmesi veya çıkan bir kanunu iptal için Anayasa Mahkemesi’ne gidebilmesinin
önünü açacak düzenlemelere yeni anayasada mutlaka yer vermek gerekiyor. Yine
klasik anlamda parti davranışlarını alt-üst edecek “e-parti” konusunun da artan
genç nüfusu siyasallaştırma adına önemli olduğunu düşünüyorum.
Yeni anayasa, yeni yüzyıl ve yeni vizyon için tüm unsurları
ile birlikte olan bir metin, yeni kavramları ıskalamayan bir yazım ve nihayet
herkesin kabul etmesinden ziyade kimsenin itiraz etmeyeceği bir anayasa yapma
zamanı gelmiştir…
Kaynak: Yeni Şafak