Türkiye toprakları kanunlara emanet

Tarım Kanunu ve Toprak Koruma Kanunu gibi mevzuatların, Türkiye'nin tarım alanlarını sürdürülebilir bir şekilde koruma altına aldığını vurgulayan Özçatalbaş, “Türkiye'nin tarım alanlarının üçte birinden fazlası, büyük ovalardan oluşuyor. Bu alanlar herkesin gelip işlem yapabileceği yerler değil; toprak kanunu nedeniyle sit alanı olarak tarım topraklarını koruyoruz” dedi.

Birleşmiş Milletler'in 2013 yılında aldığı kararla başlayan Dünya Toprak Günü kutlamaları, dünya genelinde toprakların önemine vurgu yapma amacı taşıdığını anlatan Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Orhan Özçatalbaş, bu özel günün toprak kaybı, nüfus baskısı ve iklim değişikliği gibi tehditlere karşı farkındalık yaratma çabalarını değerlendirdi. Özçatalbaş, dünya genelinde 13.5 milyar hektarlık arazinin sadece yüzde 10'unun tarım yapılabilir nitelikte olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin sahip olduğu 78 milyon hektarlık araziden ise sadece 23 milyon hektarının tarıma elverişli olduğunu belirten Özçatalbaş, “Toprağın değerli olduğunu, toprağın gelecek kuşaklara aktarılmasını mutlaka zorunlu olduğunu anlatmaya dönük olarak kamuoyu oluşturmaya dönük bir faaliyet. Bu sadece tarımcıların kutladığı ya da tarımcının farkından geldiği bir faaliyet değil. Esasen tarımcılar bunun farkındalar. Diğer kesimlerin, sektörlerin bunu anlaması için kamuoyu oluşturmaya dönük olarak çalışmalar öne çıkıyor. Tabii sivil toplum kuruluşları var. Özellikle dünyanın her tarafında Türkiye’de ne var işte erozyonla mücadele konusunu ele alan bu kuruluşların. Örgün eğitim dışında yaygın eğitim yöntemleriyle süreci geliştirmesi gerekiyor” dedi.


Tarım Kanunu ve Toprak Koruma Kanunu gibi mevzuatların, Türkiye'nin tarım alanlarını sürdürülebilir bir şekilde koruma altına aldığını vurgulayan Özçatalbaş, “Türkiye de esas itibariyle Tarım Kanunu 2006 yılında çıkarılmıştı. 2005 yılında da Toprak Koruma Kanunu var. Dolayısıyla bu kanunlar mevcut kaynaklarımızı geleceğe sağlıklı bir şekilde taşımayı öngörüyor, sürdürebilir, taşımayı öngörüyor ve buradaki temel şey su ve toprak kaynaklarının esasen rasyonel kullanımına odaklanmak. Bunu yapmak için de Türkiye belirttiğim gibi 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’yla ve diğer ilgili kanunlara bir bakıma garanti altına alıyor ve bugün 440 kadar büyük ova sit alanı haline dönüşmüş durumda. Yani tarım topraklarının korunması yönünde çok ciddi bir girişim ve bu yaklaşık 9,3 milyon hektara denk geliyor. Türkiye'nin tarım alanlarının üçte birinden fazlası, büyük ovalardan oluşuyor. Bu alanlar herkesin gelip işlem yapabileceği yerler değil; toprak kanunu nedeniyle sit alanı olarak tarım topraklarını koruyoruz” diye konuştu.


Dünya Toprak Günü, sadece tarım sektörü için değil, tüm toplumun bilinçlenmesi ve katılımıyla gerçek anlamını bulduğunu kaydeden Özçatalbaş, sivil toplum kuruluşlarının ve eğitim yöntemlerinin bu süreçte önemli bir rol oynayacağını vurgulayarak, toprakların korunması için ortak bir çabanın gerekliliğine dikkat çekti.