TÜRKİYE’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ
YER ŞEKİLLERİ
Yer şekilleri bir devletin kuruluş ve gelişmesi ile yeryüzündeki Jeopolitik öneminin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bir başka deyişle topografik özellikler ülkelerin jeopolitiği üzerinde dolaylı ve dolaysız olarak çok çeşitli şekillerde etkili olurlar.
Özellikle iklimi ile beraber yer şekillerinin bir ülkenin gelişmesinde etkisi oldukça belirleyici bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. Bu etkiyi ülkenin sınırlarının belirlenmesinden, üretim türleri ve miktarlarından insan karakterlerine kadar her alanda görmek mümkündür.
Yer şekilleri açısından bakıldığında Türkiye, denizlere uzun kıyıları olan bir kıyı ülkesi olması yanında; bu kıyıların hemen gerisinde yükseltileri yer yer 2000 m’nin üzerinde olan dağlar ve yaylaların bulunduğu bir coğrafyadır.
Ortalama yükseltisi 1132 m olan oldukça engebeli bir topografyaya sahiptir. Avrupa’nın ortalama yükseltisi 280 m, Afrika’nın ortalama yükseltisi 670 m, K. Amerika’nın ortalama yükseltisi ise ancak 600 m’dir (Göney, 1993, 106). Verimli kıyı ovaları zengin tarım alanları ve yrleşme, iç kısımlardaki dağ ve yaylalar ise maden, hidroelektrik enerji üretim, vejetasyon, turizm ve rekreasyon alanları olarak öne çıkmaktadır.
Dünya nüfusunun çok büyük bir kısmı yükseltisi 500 m’ye kadar olan kıyı alanlarında toplanmıştır. En büyük yerleşmeler, ekonomik faaliyetler bakımından en yoğun ve hareketli alanlar olan kıyı bölgeleinde yer alır. Bu yönden kıyı bölgeleri ülkelerin jeopolitik önemini olumlu yönde etkiler. Bunun yanında kıyılar ve düzlük alanlar genelde savunmayı kolaylaştıracak ve işgali zorlaştıracak dağ, tepe, vadi, geçit gibi doğal oluşumlardan yoksun oldukları için kolayca ele geçirilebilir alanlardır. Bu yüzden yerleşme tarihinde en çok alan mücadelesine uğrayan ve farklı güçler tarafından el değiştirilen alanlar kıyı ve düzlük alanlar olmuştur.
Bir ülkenin kara ve denizlere göre olan konumu o ülkenin zenginlik, güvenlik, siyasi ve egemenlik gibi özellikleri ile yakından ilgilidir. Örneğin yeryüzünde denize kıyısı olmayan ülkelerin en fazla olduğu kıta Afrikadır. Dünya üzerinde insanlık tarihi boyunca en yoksul, geri kalmış ve sömürgecilik hareketlerine en fazla maruz kalan ülkeler de Afrika kıtasında yer almaktadır (Göney, 1993, 63).
Kıyılarda yer alan ülkeler kıyılardaki elverişli ıklim şartları, ulaşım, ticaret ve turizm imkanlarından daha fazla yararlanabilme şansına sahiptirler. Bu yüzden dünyada nüfus, yerleşme ve ekonomik faaliyetlerin en yoğun olduğu alanlar kıyı ve kıyıya yakın olanlar olmuştur. Tarihte iz bırakan eski uygarlıkların çoğu kıyı bölgelerinde kurulup gelişmişlerdir. Günümüzde dünya siyasetinde söz sahibi olan büyük devletler de hep kıyılarda yer alan ülkelerdir.