TÜRK TARIMINDA ‘SAVAŞ’ ETKİSİ

Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nde “Rusya ve Ukrayna Savaşının Türk Tarımı, Gıda Sektörü ve Antalya Tarımına Olası Etkileri” konulu basın açıklaması düzenlendi.

Zehra TEKECİ/Özge TOPTAŞ

Antalya’da Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesince, Rusya Ukrayna Savaşının Türk Tarımı, Gıda Sektörü ve Antalya Tarımına Olası Etkileri” başlıklı basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, Rusya ve Ukrayna savaşının politik ve siyasi etkilerinin yanı sıra tarımsal politikalar üzerine de etkilerinin olacağını bildirdi. Büyüktaş, “Savaş için ateşkes görüşmeleri başlamış olmakla birlikte henüz bir sonuç alınamamıştır. Bu savaşta ateşkes sağlansa bile krizin etkilerinin uzun süre devam edeceği ve tarımsal piyasalar, özellikle dünya tahıl fiyatları üzerindeki etkilerinin daha uzun bir süre yıkıcı sonuçlar doğuracağı görünmektedir” diye konuştu.

“BUĞDAY FİYATLARI 2012’DEN BERİ EN YÜKSEK SEVİYEYİ GÖRDÜ”

Rusya ve Ukrayna’nın dünya tahıl piyasalarının üçte birine yakınını kontrol ettiğini belirten Büyüktaş, “ Söz konusu iki ülkenin birbirleriyle savaş halinde olmalarının dünya tahıl fiyatlarının yükselmesinde etkin rol oynayacağı kesindir. Nitekim Rusya'nın Ukrayna'yı işgale yönelik harekata başlamasıyla birlikte Chicago borsasında buğday vadeli işlemleri 9.34 dolarla Ağustos 2012'den beri en yüksek seviyeyi görmüş ve yılbaşına göre ise dünya buğday fiyatları yüzde 21 artmıştır” dedi.

Büyüktaş, Türkiye’de yağlı tohum ithalatını ağırlıklı olarak Ukrayna ve tahıl ithalatını ise Rusya'dan sağlandığını hatırlatarak, iki ülke arasında yaşanan kriz sonrasında buğday ithalatında da sorunlar yaşanacağını bildirdi. Savaş durumunda olan ülkelerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ihracata sınırlama getirebileceği, Karadeniz'de deniz taşımacılığı riskli olacağından gemilerin Karadeniz'e girmek istememesi gibi nedenlerle tedarikte sıkıntı yaşanacağını vurgulayan Büyüktaş, “ Önümüzdeki dönemde buğday fiyatlarında daha da artış yaşanacaktır. Amerika, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde karşılanabilecek ithal ürünlerin de taşıma fiyatlarındaki artıştan dolayı daha pahalıya geleceğini bunun da iç piyasada un, ekmek ve makarna gibi dar gelirli vatandaşlarımızın temel gıda maddelerine artış olarak yansıyacağı kesindir” ifadelerini kullandı.

“YAŞ SEBZE VE MEYVE ETKİLENECEK”

Öte yandan tahılda yaşanacak ithalat sıkıntılarının yanında yaş sebze ve meyve ihracatında da önümüzdeki dönemlerde sıkıntılar yaşanacağını ileten Büyüktaş, “Antalya domates üreticileri açısından fiyat düşüşlerinin olması kaçınılmazdır. Rusya Ukrayna ya ihraç ettiğimiz diğer önemli ürünler arasında narenciye, taze kaysı, yaş üzüm, çilek, ayva ve armut önemli yer tutmaktadır. Rusya ve Ukrayna pazarı ithal ettiğimiz stratejik ürünlerin yanı sıra yaş meyve ve sebze sektörümüz açısından da yaşamsal önemdedir. Dolayısıyla, yaşanan savaş durumundan yaş meyve sektörü de büyük ölçüde olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

“YENİ PAZARLAR OLUŞTURULMALI”

Antalya'da üretilen sera ürünlerinin yüzde 5 ila 7'sinin ihraç edilmesi nedeniyle sebze fiyatlarının oluşmasında önemli bir etken olduğuna dikkati çekerek, “İhracatta yaşanan sıkıntıların iç piyasada sebze fiyatlarına nasıl sert düşüşlere neden olduğu geçmişte defalarca yaşanarak görülmüştür. Nitekim Rusya ve Ukrayna savaşının başlamasının ardından Antalya toptancı halinde domates, patlıcan, kabak, biber, hıyar gibi ürünlerin fiyatlarında yüzde 40 ila 50 oranında bir gerileme yaşanmıştır. Fiyatların giderek düşecek olması nedeniyle üretici, üretim maliyetlerini bile karşılamakta zorlanacak ve gelecek sezon üretmekten vazgeçecektir. Artan üretim maliyetleri nedeniyle seraların boş kalma tehlikesi varken ihracatın durması bu tabloyu ağırlaştırmıştır. Gübre fiyatlarının 4ila 5 kat, zirai ilaç ve fide fiyatlarının 2 ila 3 kat arttığı bu dönemde para kazanamayan üreticilerimizin ucuz girdi kullanımı için gerekli önlemler alınmalıdır. Yeni çalışmalar ve desteklerle sebze ihracatımızın pazarları genişletilmelidir” şeklinde konuştu.

“DOĞRU DESTEKLE İÇ TÜKETİMİ KARŞILAYABİLİRİZ”

Büyüktaş Türkiye’de 2021 yılında yaşanan kuraklıktan ve yüksek girdi fiyatlarından dolayı çiftçiler kuru koşullarda ekim yaptığını ve çok az gübre kullandığını belirterek, “Ülkemizin 2022’de elde edilen buğday miktarının 15 milyon ton civarında olacağı tahmin edilmektedir. Bir başka deyişle iç tüketim ve ihracat için gerekli olan 27 milyon ton buğday ihtiyacının 12 milyon tonunun buğday ithalatı ile karşılanması gerekecektir. Doğru planlamama ve çiftçiye verilecek tarımsal desteklerin artırılması ile iç tüketim için ihtiyaç duyulan buğday miktarının kendi öz kaynaklarımızla karşılanabilmesi mümkündür. Bu kapsamda, buğday ve ayçiçeği üretiminin arttırılmasına yönelik adımlar bugünden atılmalıdır. Üreticilerimizin en azından buğdayın kardeşlenme döneminde kullanılacak azotlu gübre ve yabancı ot ilaçlarına ulaşılabilir fiyatla kullanımı için gerekli destekler sağlanmalıdır” şeklinde açıklamalarda bulundu.