TÜRK KÜLTÜRÜNDE SEMBOLLERİN DİLİ

İnsanoğlu, tarihin her döneminde bazı canlı varlıkların, hayali yaratıkların, bitkilerin, geometrik şekillerin ve nesnelerin bir takım büyülü güçlere ve sembolik anlamlara sahip olduklarını düşünerek, bunlara bazı özel anlamlar yüklemiştir.

***

Böylece sanatçı, bir yandan yaptığı sanat eserini süslerken, diğer yandan da bu motiflere yüklediği anlamlarla onları sembolleştirip bir değer katarak kutsallaştırma çabası içine girmiştir. Bu motiflerin arasında Kün-Ay, yani Güneş-Ay adlı bir tamga vardır ki, Türkler bunu eski dönemde bayraklarında bile kullanmışlardır.

***

Bu simge Göktürk ve Hun dönemine ait paralarda da görülür. Hakasya'da bir kaya resim alanında da yine Kün-Ay tamgasına rastlanır. Türk mitolojisinde Hunlarda, Altay destanlarında ve Göktürklerde güneşe ve aya saygı gösterilmiştir. Yıldızlar geceleri vakti öğrenme, yön bulma, mevsimlerin gelişini ve tabiat olaylarını tahmin etmek için kullanılmıştır.

***


Ay ile Güneş’in insanoğlunu her zaman gözaltında tuttuğuna ve onları kötü yola sapmadan koruduğuna inanılmaktadır. Ay soğuğun, Güneş de sıcağın sembolüdür. Hem güneş, hem de gün manasına gelen kün kelimesi, ay ile birlikte kullanıldığında “görüşmek” (güneş ile hilâlin gökte beraber görünmesi) anlamına gelmektedir.

***

Bununla birlikte kün-ay; Göktürklerde hükümdarlık simgesi olarak da kullanılmıştır. Türklerde hâkimiyet ve bayrağın sembolü olan bu hilâl ve yıldız kut inancına da dayandırılmaktadır. Günümüz Türkiye Cumhuriyeti Bayrağının kökeninde yine bu tamga bulunmaktadır.

***

Kün-Ay simgesi, Farsça mihr-ü mâh (güneş ve ay) adı altında Selçuklulara, daha sonrasında Osmanlılara geçip, Osmanlı bayraklarında Zülfıkar ile beraber resmedilmiştir. Antalya mezar taşları incelendiğinde, bu taşların bazılarının üzerinde Türkler için yüzyıllardır kutsallığını ve önemini yitirmeyen KÜN-AY tamgası görülmektedir.

***

Görseldeki mezar taşı bezemelerindeki sembolizm, Türk mitolojisine dayanan, devlet simgesine dönüşerek tarihin akışı içinde oluşmuş inanç, birikim ve deneyimlerin kültürel ürünleridir.

Türk kültüründe mezar taşları tapu senetlerimiz olma vasfının yanı sıra, mitolojik motiflerin geleceğe taşınmasında en işlevsel değerler niteliğindedir.

***

Sonuç olarak diyebiliriz ki; iklim özellikleri sebebiyle dış koşullara oldukça açık olan Antalya mezar taşlarının büyük bir kısmı yok olma tehlikesine karşılık ayakta durma mücadelesi vermektedir. Bu mezar taşlarının çoğunun acil bakım ve onarıma ihtiyacı olduğu görülmektedir. Kırık halde bulunan parçaların kaybolmadan onarılması temennimdir.