TOPRAKSIZ TARIMIN ÇİLEKLERİ İHRACATIN GÖZDESİ
Antalya’nın Aksu ilçesinde topraksız tarımla yapılan çilek üretiminde topraklı tarıma göre 4 kat fazla ürün alınıyor. Romanya, Malezya, Kırgızistan ve Özbekistan’a ihraç ediliyor.
Antalya’nın Aksu ilçesinde topraksız tarımla yapılan çilek üretiminde topraklı tarıma göre 4 kat fazla ürün alınıyor. Romanya, Malezya, Kırgızistan ve Özbekistan’a ihraç ediliyor.
Antalya’nın en büyük topraksız tarım çilek serasında üretim yapan Alper Yeğen, ülke ekonomisine katma değer kattıklarını, istihdam sağladıklarını ve yaptıkları ihracatla Türkiye’den söz ettirmeye devam ettiklerini ifade etti.
2002 yılında toprakta başlayan ilk çilek üretimine, 2009 senesinden itibaren topraksız tarım sistemleri ile devam eden Alper Yeğen, 12 yıldır topraksız tarımla çilek yetiştiriyor. Dönüm başına 17 ton mahsul alınan 3 hektarlık serada toplamda yaklaşık 400 ton üretim periyodu bulunuyor. Mevsimin ilk hasatının başladığı seralarda Covid-19 sebebiyle dikimlerin geç yapılmasına rağmen yılın 8 ayında hasat ara vermeden devam ediyor. Temmuz ayının 10’undan sonra ise sıcaklık arttığı için fide üretimine geçiliyor.
“FİYATLAR CİDDİ RAKAMLARDA YÜKSEK”
Ülke içinde marketlere 19 TL bandında toptan ürün verilirken ihracata verilen rakamlarda palet başı anlaşma uygulanıyor. Bütün kutu ambalajın tüccara ait olduğu ihracatta alıcıya 3,50 dolar üzerinden gönderiliyor. Türkiye’den 3,50 dolara çıkan çilek yurt dışında ise 14 dolardan satışa sunuluyor. Çilek’e olan talep her geçen gün artarken özellikle mart ayındaki bütün rezervasyon üretim planlarının dolduğu bildirildi.
Yurt dışı pazarının başında Romanya, Malezya, Kırgızistan ve Özbekistan gelirken ürünler uçak kargoyla teslim ediliyor. Alper Yeğen fiyatların çok ciddi rakamlarda yüksek olduğuna işaret ederken iç piyasada lüks marketlerle çalıştıklarını hatırlattı. Yeğen, " İstanbul piyasasında en iyi manavlara, en iyi meyve- sebze tüketen yerlere de ulaştıran tüccar arkadaşlarımız var. Hem ihracata hem iç piyasaya hem de üst sınıf marketlere hizmet veriyoruz” dedi.
MAKSİMUM DÜZEYDE TONAJ
Topraksız tarımın avantajlarından da bahseden Alper Yeğen, “Topraksız tarım da biz her şeyi kendimiz kontrol edebiliyoruz. Sulama sistemlerimiz tamamen otomasyonla yapılmakta. Bitkinin istediği değerleri istediğimiz dozajlarda, istediğimiz sulama aralıklarında, sıklıklarında, drenaj ölçülerine bakarak, tamamen bitkiyi maksimum verim de yetiştirmek için bütün tertibatımız ona göre kurulu. Ziraat mühendisi arkadaşımız görev yapıyor, aynı zamanda tesiste bana yardımcı olarak hep beraber ekipçe bütün kontrolleri otomasyonla ve çileğin istediği şekilde vererek maksimum düzeyde tonaj alıyoruz” dedi.
“KARLILIĞIMIZ ÇOK YÜKSEK”
Topraklı tarıma göre, topraksız tarımın avantajlarını da sıralayan Yeğen, “Yabani ot mücadelesi ile uğraşmıyoruz. Birim alana dikilen fide sayımız çok fazla, topraktakinin nerdeyse 3,5 katı kadar fide üretiyoruz. Metre karede aldığımız tonajlarda, topraktaki tarıma göre yaklaşık 3,5-4 katı kadar ürün kesebiliyoruz. Toplama işçiliklerimiz ayakta topladıkları için, topraktaki toplama yerde eğilerek yapılıyor çok büyük farkımız var” dedi.
İşçilik maliyetlerinin de topraktakine göre, yaklaşık beşte dört daha ucuz olduğunu kaydeden Yeğen, “Tek dezavantajımız topraksız tarımın maliyetinin yüksek oluşu. Çünkü bütün malzemelerin hemen hemen hepsi dolara bağlı, o yüzden de yatırım maliyeti yüksek ama işletme maliyeti çok cüzi. Karlılığımız çok yüksek. Çilek fiyatları da bu sezon çok yüksek seyrediyor. Kaliteli ürünümüzün hakkını alabilmek çok önemli ederini buluyor çok şükür” diye konuştu.
İHA
İklim değişikliğinin tarım üzerine etkilerini ve alınması gereken önlemleri anlatan Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, “Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde Türkiye tarım sigortaları kapsamında çeşitli tehditlere karşı üreticilere hükümet 10 milyar liralık bir ödeme yaptı. Ürününü garanti altına almak isteyenlerin tarım sigortası mutlaka yaptırması gerekiyor” dedi.
Türkiye’de ve dünya genelinde iklim değişikliğinin tarımsal üretimi ciddi şekilde etkilediğini belirten Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, iklim değişikliğinin Akdeniz Havzası’nı fazlasıyla etkilendiğini vurguladı. Özçatalbaş, “1 ile 4 santigrat derecelik bir artış söz konusu. Ancak 1 santigrat derecelik artış bile tarımsal faaliyetlerde önemli sınırlamalara yol açabiliyor” dedi.
Türkiye'den 114 ülkeye yılın 9 ayında 1 milyar 160 milyon dolarlık meyve ihracatı yapıldı.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) açıkladığı Ağustos ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ni (Tarım-GFE) değerlendirdi. Tarım-GFE'nin Ağustos ayında aylık yüzde 1.39 ilan edildiğini belirten Çandır, “Bu rakam, endeksin ölçülmeye başladığı 2015 yılından itibaren Ağustos ayları ortalamasının (2.00) yaklaşık yüzde 30 altında olmuştur. Uzun bir aradan sonra ilk defa ortalamanın altında bir aylık tarımsal girdi fiyat endeksi düşüşü ilan edilmiştir” dedi.
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) Müdürü Abdullah Ünlü Toprağın Sesi programının konuğu oldu. Müdür Ünlü kurum olarak sektör ve paydaşlara öncülük etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Türkiye'nin tohumculuk sektöründe önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Akdeniz Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, “Türkiye’nin, tohumculuk sektöründe dışarıya bağımlı bir ülke olmadığını belirterek, aksine ihraç eden bir ülke olduğunu vurguladı.
Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya, Isparta ve Burdur illerinde Şubat-Nisan dönemi özelinde ciddi kuraklık belirtileri gözlemlendiğini belirerek, kuraklık durumuna karşı alınması gereken önlemleri aktardı. Şube, yağışlarda geçen yılın Nisan ayına göre yüzde 70 azalma yaşandığını vurguladı.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tayvan'a nitrofuranlı yumurta gönderildiği iddialarını araştırmak üzere inceleme başlatıldığı açıkladı.
Antalya’da 20 dönüm örtü altı alanda yıllık 50 bin paket tohum üretimi yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Ali Uzun, 7 türde 50 çeşit tohumu 16 ülkeye ihraç ediyor. Uzun, “Antalya’da ilerleyen yıllarda seralarda belki de yemek için domates üretilmeyecek. Tamamen tohumluk üretilecek. Çünkü biz tohumluk ürettiğimiz zaman birim alandan 10 katı daha fazla kazanabiliriz. Bunu bugün günümüzde Hindistan başarmış durumda. Sektörümüze teşvik alabilirsek hem istihdama katkıda bulunuruz hem de ülkemizin ihracatına katkıda bulunuruz” dedi.
Antalya’nın Serik ilçesinde sabahın erken saatlerinde seraya giren kadınların mavi yemiş (blueberry) mesaisi başladı. Saksılardan tek tek toplanan mavi yemişlerin 125 gramı 45 liradan alıcı buluyor.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz