TOPLU ULAŞIMDA BAŞA DÖNÜLDÜ!

Dün Antalya Otobüsçüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yasin Arslan’ın, şoför bulamamakla alakalı bir haberi ajanslara düştü. Haberin sonunda ZAM talebi var. Yani yine makara başa sarılmak isteniyor. 7 bin 500 liraya şoför bulamamaktan yakınıp otobüsçüler zam kartını yeniden karıp masaya atıyor.

Şimdi olaya bir de şöyle bakalım. Otobüsçü kazanmasa bu kadar maaşı şoföre verebilir mi? Bana göre zor. Çünkü kimse kazanmadığı bir işti ne yapar ne de dükkanı açar. Fakat Oda Başkanı Yasin Arslan’ın bir hesap yapmış. Pandemi öncesi 380 bin yolcu taşırlarken bugün 240 bin yolcu taşıdıklarını söylüyor. Yani mesele şoför değil dert ZAM.

Başkan Arslan diyor ki, “510 araçla hizmet veriyoruz. Araç sayısına göre bizim 500 bin yolcu taşımamız gerekirken, 240 bin yolcu taşıyoruz. 260 bin atıl duran kapasitemiz var. Halkımızın toplu taşıma araçlarına yönlenmesini istiyoruz.”

Yani, “Eğer özel araçlarınızı bırakıp otobüsü tercih etmezseniz ZAM isteriz” diyor. Arslan’ın dilinin altındaki bakla çıkmadan önce hesaplamalara devam ediyor; “İstanbul, Ankara ve İzmir’de her araç günde bin yolcu taşıyor. Bizde ise bu rakam çok düşük. Araç başına aylık 50 bin TL yakıt tüketiyoruz. 60 bin TL ciro yapıyoruz. 11 bin TL şoför maaşına ve giderlere yetmiyor. Ciddi anlamda sıkıntı içerisindeyiz.”

Ve Antalya Otobüsçüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yasin Arslan bu kadar hesaplama ve şoför maaşı hikayesinden sonra ağzındaki baklayı çıkarıyor; “BAYRAMDAN SONDA ZAM İSTEYECEĞİZ”

Eveleyip geveleyip konuyu ZAM talebine getirmek işte böyle oluyor. Bir de buna İstanbul’da ulaşım ücretinin 7.60, Antalya’da ise 6.70 TL olmasına örnek gösteriyor Arslan.

Benim anlamadığım İstanbul’daki mesafeler ile Antalya’daki mesafeler aynı değil. Buna rağmen Arslan’ın iddiasına göre Antalya’da mesafeler daha uzun. Tabi İstanbul’u bilenler yemez bunu.

Ben aylardır bu konu hakkında ısrarla bu toplu ulaşımı Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kendisinin yapması gerektiğini savunuyorum. Çünkü bu iş belediyenin asli görevi.

Çok uzağa gitmeden etrafımızdaki belediyelere bakıp bunu görebiliriz. Eğer bu işi Antalya Büyükşehir Belediyesi kendisi yapmamaya devam edecek olursa biz daha çok ZAM talebi ile karşı karşıya kalacağız.

TARAFTARDAN ÖTE

Antalyaspor taraftarı yani 07 Gençlik Grubu. İnanın hangi takımı tutarsanız tutun bu grubun çok farklı olduğunu görür ve haklarını teslim edersiniz. Bana göre taraftardan öte bir grup.

Önceki akşam Antalyaspor camiasını iftarda bir araya getirdi, 07 Gençlik Antalyaspor Taraftarlar Derneği geleneksel iftar yemeğinde. Grubun kurucusu ve ağabeyi turizmci işadamı Tolga Cömertoğlu’nun desteğiyle.

İftara Antalya protokolü ile kulübün önde gelen isimleri, yöneticiler, futbolcular, medya, taraftarlar ve Meltem Mahallesi halkı büyük ilgi gösterdi. Sıcak bir ortamda oruçlar açıldı. İftardan sonra konuşan Tolga Cömeroğlu’nun konuşması öyle önemli mesajlar verdi ki 5 büyük takımı tutanları bile Antalyaspor için tüylerini diken diken etmeye yetti.

Çocukların unutulmadığı palyaçolar eşliğinde eğlendiği iftardan sonra Shaman Grubu Anadolu esintisi gösteri ile büyüledi. Davet ve sıcak ilgi için Tolga Çömertoğlu ve Dernek Başkanı Gürhan Güneyli’ye teşekkür etmek sanırım hem görev hem de borç oldu.

BU İŞE DÜZEN GETİRİLMELİ

Geçen hafta yoğunluktan kaleme alamamıştım. Her hafta Cuma Namazına gittiğimde hutbe sonunda bağış ve yardım istenmesi cemaatte homurdanmalara yol açma konusu.

Benim bir türlü anlamadığı istisnasız her camide hutbe bitiminde caminin ihtiyaçları için para istenmesi olayıdır. Hadi bir olur, iki olur bilemedin üç olur. Amma her Cuma bu olmaz, olmamalı. Bir hafta cami, diğer hafta Kur’an kursu, öbür hafta Diyanet Vakfı için burs.

Cami çıkışında müezzinin, “Ne verirsen elinle o gider seninle” sözleri ile açılan kutuya para atsan bir türlü atmasan bin türlü. Cemaatin homurdanması da bu yüzden.

Tamam, cami yapımı için teberru yapmak güzel bir ameldir. Bu amaçla yardımda bulunmak, Allah için malını infak etmenin en güzel yollarından birisi ve sadaka vermeye teşvikte bir sıkıntı yok. Ama bu olay sıklıkla yapılınca hoş olmuyor. Umarım Antalya Müftülüğü bu konuda bir düzenleme yapar ve homurdanmaların önüne geçer.

NEREDE SAKATLANDI Kİ?

Gazeteci arkadaşım Teslime Tosun’un paylaşımı ile Kırkpınar Başpehlivanı İsmail Balaban’ın ayağının  sakatladığını öğrendim. Aslında Balaban’ın sakatlığı başka bir paylaşımla ortaya çıkmış. Balaban, sevgilisi İlayda Şeker’le birlikte Antalya’nın ünlü kadın doğum uzmanlarından Dr. Şerife Şeniz Yurtseven’i ziyaret etmiş. Hani derler ya, “Bayram değil seyran değil” diye.

Vardır bir sebebi her halde. Ev ziyareti değil muayenehane ziyareti olunca ben işkillendim. “Acaba bir önemli ‘Muştu’mu gelecek” zannına kapıldım. Nikah olmadan olur mu olur! Neyse, benim asıl merak ettiğim Başpehlivanın nerede ve nasıl sakatlandığı. Çayırda mı? Minderde mi? Yoksa…… mı?

Yahu benimki sadece merak. Yoksa bize sadece “Geçmiş olsun” demek düşer Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in manevi oğluna!