TİTREYENGÖL YOK OLMA TEHLİKESİ YAŞIYOR

Antalya’nın Manavgat ilçesinde bulunan ve yaklaşık 3 bin metrekarelik alana sahip Titreyengöl, Manavgat Irmağından yeterli su bırakılmaması ve denizden su basılmaması nedeniyle zor günler yaşıyor. Çevresinde çok sayıda 5 yıldızlı tesis bulunan Titreyengöl’ün su seviyesi 1 metreden fazla düşerken ortasında yosun adacıkları oluşmaya, oksijensiz kalan balıklar ölmeye başladı. Kemer Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Balık, göle acilen su bırakılması gerektiğini, uzun vadede ise su döngüsünün sağlanması gerektiğini aksi takdirde gölün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Manavgat ilçesi Sorgun Mahallesi’nde bulunan yaklaşık 3 bin metrekarelik alana sahip Manavgat Irmağı ve denize çok yakın bir mesafede yer alan Titreyengöl, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Çevresinde çok sayıda 5 yıldızlı turistik tesis bulunan, karabataktan pekin ördeğine kadar farklı türlerde pek çok kuş türünü bünyesinde barındıran Titreyengöl, yabancı ve yerli turistler tarafından en çok gezilen turistik yerlerden birisi konumunda bulunuyor.

Manavgat’ın göz bebeklerinden bir tanesi olan Titreyengöl, Manavgat Irmağı’ndan yeterli su bırakılmaması ve denizden su basılmaması nedeniyle zor günler yaşıyor. Su seviyesi 1 metreden fazla düşen, içerisinde yosun adacıkları oluşan Titreyengöl’de oksijen seviyesinin azalması nedeniyle balık ölümlerine de rastlanmaya başladı.

PROF. DR. İSMET BALIK, “ACİL ÖNLEM ALINMAZSA TİTREYENGÖL YOK OLUR”

Titreyengöl’de su bitkilerinin yer yer göl yüzeyini kaplamaya başladığına dikkat çeken Akdeniz Üniversitesi Kemer Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Balık “Önümüzdeki aylarda bu artış daha da artarak devam edecek. Oksijen yetersizliğine bağlı balık ölümleri ve görüntü kirliliği artacaktır.  Bu göldeki sorunu kısaca özetlemek gerekirse; Göle bir miktar Manavgat Nehri’nden ve denizden pompalarla basılan bir miktar su girdisi var. Ancak bu yıl pompaların çalıştırılmadığını, ırmaktan gelen suyunda iyice azaldığını görüyoruz. Suların ısınmasıyla birlikte organik ve inorganik besin bakımından oldukça zengin olan göl tabanı ve gölün su kütlesinde aşırı bitki arışı söz konusu olmaktadır. Suların soğumasıyla birlikte sonbahar ve kış aylarına doğru ölmeye başlayan bu su bitkileri göl tabanına çökelmekte. Çürüme sonucu inorganik maddeler yani su bitkilerinin gübresi ortaya çıkmaktadır. Göldeki su bitkilerinin artışında kendi içerisindeki sirkülasyonun yanı sıra göl çevresinde bulunan turizm tesislerinin yeşil alanlarından yağış vb. yoluyla göle ulaşan gübre atıkları da katkı yapmaktadır. Dolayısıyla tabanda biriken organik madde artışı durmaksızın devam etmekte, zamanla da göl sahası sığlaşarak bataklığa dönüşme riski ile karşı karşıyadır. Bunu önleme için neler yapılmalı, kısaca onlardan bahsetmek istersek:

Kısa vadeli çözüm içim ırmaktan su girdisinin artırılması, denizden su göle su basan pompaların devreye sokularak taze su girdisi sağlanmalıdır.

Uzun vadeli ve kalıcı çözüm olarak, Titreyen gölün organik ve inorganik madde bakımından oldukça zengin olan su kütlesi boşaltılarak bunun yerine ırmaktan soğuk ve taze su girdisi sağlanmalıdır. Su kütlesinin yenilebilmesi için göl, ırmak ve deniz kodları arasındaki farklar tespit edilerek, gölün birkaç noktasından döşenecek boru hatlarıyla göl suyu denize ve ırmağa boşaltılabilir.

 

Şayet yılda birkaç kez özellikle ilkbahar ve yaz aylarında bu su değişiminin sağlanması halinde göldeki organik madde artışı, tabandaki dolma ve ilkbahar ve yaz aylarındaki aşırı bitki artışı ve buna bağlı balık ölümleri kendiliğinden ortadan kalkacaktır” dedi.

HABER MERKEZİ