Tesadüf değil

Son 7 maçının 5’inden çıkardığı galibiyetle son yılların en başarılı çizgilerinden birisini yakalayan Antalyaspor, söz konusu dönemde bu sezonun da en iyileri arasında yerini aldı.

Kulüplerin zaman zaman tesadüfi çıkış yakalamasına alışığız…

Herhangi bir takım iyi bir döneme rast gelir, birkaç maç kazanır Avrupa konuşulur ve sonrasında küme düştüğü bile görülebilir. Antalyaspor’un da düşüşe geçmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Ancak bu çıkışının tesadüf olmadığından şahsen eminim.

Geçen sezon yaz transfer döneminin aksine bu kez daha olgun ve hesaplı adım atan Antalyaspor’un çıkışının, yeni isimlerin kadroya entegre olmasıyla yaşanmasını bunun en somut örnekleri arasında gösterebiliriz.

Düşük bütçe ve yüksek performans orantılamasını baz alarak bu sezonu uzun yıllar hatırlatabiliriz.

Elbette ki sezon başında ortaya koyulan transfer stratejisi de tesadüf olmadı. Tüm kulüplerin önüne serilen futbolcu havuzundan Antalyaspor net bir şekilde uzak durdu. Tabii ki o havuzdan ilgilendiği futbolcular da oldu, ancak alternatif olarak listede yer almaları dışında kulüp için fazla bir anlam taşımadı.

Dönemin Başkanı Sabri Gülel de çokça mesai harcadığı transferler için bazı isimleri kazandırmak adına ekstra çaba sarf etti.

Gülel’in bu transfer sezonunda istediği özellikle 5 isim vardı; birisi olmadı, birisi hem oldu hem olmadı, diğer 3’ü ise hali hazırda Antalyaspor’un kadrosunda.

Gelmeyen isim Hapoel Tel Aviv forması giyen Hisham Layous…

Hem olan hem olmayan futbolcu sözleşme imzaladıktan 2 gün sonra ayrılan Ali Jasim ve hali hazırda kadroda yer alanlar ise Dario Saric, Ramzi Safouri ile Sagiv Jehezkel…

Yukarıda belirttiğim gibi planlı bir transfer stratejisi ortaya koyulduğunu şimdi biraz daha detaylandıracağım.

Sabri Gülel’in hayalindeki 5 futbolcunun 3’ü İsrail’den…

Türkiye’ye son dönemde İsrail’den gelerek büyük bir çıkış yakalayan Anthony Nwakaeme ve Dia Saba’nın performansı, rotanın belirlenmesinin etkenlerinden birisi oldu.

Tabii bunun yanında İsrail liginin Türkiye ligine benzetilmesi ve maaş ile bonservis bedellerinin Avrupa’ya göre oldukça düşük kalması bu transferleri cazip hale getirdi.

Bu noktada şu an görevde olmayan ve sürekli olarak haksız biçimde eleştirildiğini düşündüğüm Aytaç Altay’ın futbol aklı da oldukça etkili oldu. İsrail ligini çok iyi analiz eden Altay, ortaya koyduğu net tavırla birisinin bonservissiz, diğerinin ise kazandırdığı maçlarla çoktan parasını çıkardığı 2 ismin Antalyaspor’a gelmesinde büyük emek sarf etti.

Bunların yanında İtalya’nın ikinci seviye ligi olan Serie B’den Dario Saric, geçen sezon neredeyse hiç oynamayan Adam Buksa ve Polonya’nın vasat ekiplerinden renklere bağlanan Jakub Kaluzinski başta olmak üzere fazla göz önünde bulunmayan futbolcuların transfer edilmesi, ne kadar titiz bir çalışma yapıldığının da örneği olarak gösterilebilir.

Devre arası transfer döneminin de aynı çizgi ve strateji ile devam etmesi gelecek adına büyük kazançlar getirebilecektir.