15 TEMMUZ İŞGAL TEŞEBBÜSÜ
15 Temmuz’da bu milletin evlatları, elde bayrak dilde tekbirlerle yürüdüler. Onlar Alparslan ile Malazgirt ovasında , Fatih ile İstanbul surlarında, Gazi Mustafa Kemal ile Çanakkale’de de yürümüşlerdi. Bu defa ise Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan ile yürüdüler. Neydi onların davası neydi, bu aşk nereden geliyordu, hani Çanakkale Ruhu deriz ya, aslında bu ruh Uhut’da Bedir’de var olan ruhtu.. Orada alevlenen mücadele ruhunun devamıydı bu ruh ve devam ediyordu..
Gerektiğinde kutsalları için ölümüne yürümek o da arkasına bakmadan yürümek bu milletin gerçeğiydi. Bu milletin kutsalları vardı ve vatanımız bizim kutsalımızdı. Çünkü vatan olmayınca ne bayrak, ne namus ne de inanç olamazdı. İnancını istesen de sana yaşatmazlardı. İşte, bu millet her şeyin farkında idi. Emsalsiz olan ve eşi benzeri olmayan bu millet hak ve hakikat uğruna mücadele etmesi tabi ki doğaldı. Ne demişti sevgili peygamberimiz ‘’Konstantin elbette fetih olunacaktır, onu fetih eden komutan ne güzel komutan, o asker ne güzel asker’’ diye boşuna mı söylemişti, ancak övülmüş bir milletin ferdi olmanın da bir bedeli vardı.
Haç ile hilalin savaşı geçmişten günümüze devam ediyordu. Onlar hiç boş durmadılar, uyumadılar, bu millete yat ali yat, yat yat uyu dediler, ali topu at, at tut dediler. Onların yüzyıllardır sinsi planları vardı, her zaman olduğu gibi. 40 yıldır planlarını harfiyen uygulayıp, uygulattılar o hainlere. Gelecek vaat ederek, makam ve mevkii vaat ederek aldattılar. İçimizde yaşayan, bu vatanın her şeyinden istifade edenleri kendi milletine kurşun atacak bomba atacak ve yok edecek hale getirdiler.
15 Temmuz gecesinde ülkemizi parçalama yok etme amaçlı olarak yapılan işgal hareketinde evlatlar aynı ruh ile sokakları meydanları doldurdular arkasına bakmadan. Onlar analar babalar yaşasın diye kendi anne babalarını, evlatlar yaşasın ‘ diye kendi evlatlarını bırakarak çıktılar. Tanka topa F 16’lara kafa tutarak ölümü korkutarak tekbirler getirerek yürüdüler. Bu dava hak ve hakikat davası idi. Bu dava vatan, bayrak, ezan davası idi. Onlar o gece altlarında Murat 124 araçlarla motorlu bisikletler ile koştular, meydanları doldurdular. Ya Allah’’ Bismillah’’ diyerek .Çanakkale de olduğu gibi , Malazgirt ovasında olduğu gibi mücadele ettiler, Siyonist Emperyalistlerin taşeronu olan ve kendisini 1 dolara satanlara karşı mücadele ettiler..
Evlatlar kendisine emanet edilen bu toprakları kimseye veremezdi, vermedi de. Babalarının dedelerinin on yıllar önce sahip çıkamadıkları liderlerine onlar sahip çıktılar Başkomutanlarını yalnız bırakmadılar. Onlar artık şahlanan ve dirilen bu milletin 7 den 77 gerçek evlatlarıydılar. Aslında bu millet kan dökmeyi seven bir millet değildir, ama vatanına bayrağına göz dikenler olduğunda dünyanın şah damarını kesecek bir kudrete sahip olmuştur.
Meydanlara ‘’Evlatsız yaşarım ancak vatansız, bayraksız asla’’ diye çıktılar, benim evladım babasız annesiz yaşar ama vatansız yaşamasın diye çıktılar, hazreti Hamza’ya yoldaş, hazreti İsmail’e kardeş , sevgili peygamberime komşu olmak için gittiler, ölümüne mücadele edip vatanlarını çiğnetmediler , kimi kol, kimi bacak verdi ama ülkesinin çakıl taşını vermediler ve Şehitler tepesine gittiler, alınları ak bir şekilde ….
Şerefsiz bir şekilde bu aziz vatan topraklarına basarak yaşamaktansa o toprağın altında yatarım’’ diyerek gittiler. Bu milletin namusunu şerefini koruyarak gittiler. Kimi evlat, kimi eş, kimi anne ve babasını bırakarak gittiler. Şehadet şerbetini içtiler… O hainlerin dolu dolu olduğu o karanlık geceyi sabahleyin güneş ile aydınlattılar, 40 yıllık planları ayaklarının altında 40 saat olmadan ezerek gittiler, emsali olmayan bu milletin esaret altına alınamayacak bir millet olduğunu tekrar dünyaya göstererek gittiler..
Anne baba, eş ve çocuklarına doyamadan gittiler ve bizlere ay yıldızlı bayrağın altında kanla sulanmış cennet gibi bir vatan bıraktılar… Ey kahramanlar biliniz ki , kıyamete kadar bu milletin evlatları izinizden yürüyecektir. Ahirette sizlerin yüzünüze bakabilecek evlatlar yetiştireceğiz ve o evlatlar yeri geldiğinde Nene hatunlar, kara Fatmalar olacak yeri geldiğinde Ulubatlı Hasanlar, Seyit onbaşılar Ömer Halisdemir, Fethi SEKİN ve Muhammet Oğuz Kılınç gibi olacaklar….
Ruhlarınız şaad olsun. Mekanınız Cennet-i Ala olsun…..
SON SÖZÜM
Mezarlıklar buluşma yerlerimiz olsada, Gözlerimiz kan dolup ciğerimiz yansa da
Nefesimiz tükenip kalplerimiz dursa da, son sözüm vatan ve bayrak olacak…….
Güzel günler yok olup acılara bürünsek, Açlıktan kırılıp sefaletten tükensek
Al kırmızı bayrağın uğrunda yine sürünsek, son sözüm vatan ve bayrak olacak…..