TEMEL KAPSAMDA 8. YARGI PAKETİ (2)

TBMM Genel Kurulunda; 8. Yargı paketi olarak adlandırılan, Ceza Muhakemesi Kanunu ile bazı Kanunlarda ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri büyük bir hızla devam ediyor.

***

Bazı usuli değişiklikler dışında; birtakım mağduriyetlerin giderilmesi yönünde müdahalelerin yapıldığını rahatlıkla gözlemlemekteyiz. Ancak bu paketin; genel bazda sorunlara merhem olacağından veya Yargıda Devrim başlığıyla içeriğinden bahsetmek pek de mümkün değil.

***

Ancak ne olursa olsun; ilgili paket, dikkat çeken hususlar taşıyor. Bunlardan biri ise; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 52’de miktar bazında müdahalenin gerçekleşmesidir.

***

Buna göre; madde 52’de bir gün karşılığı en az yirmi en fazla yüz Türk Lirası olarak ifade edilen Adli Para Cezası, bu değişiklikle birlikte en az yüz en fazla beş yüz Türk Lirası olarak değiştirilmiştir. İlgili durumla alakalı verilen ceza şiddetinin arttırılması, ilk başta aleyhe olarak gözükse de cezalandırmanın düzenleyici mahiyetine yönelik lehe nitelik taşıdığını söylemekteyiz.

***

Yine aynı kanunun, 50. Maddesinin a bendinde; adli para cezasının mahiyeti, kasten işlenen suçlarda 1 yıl ve daha az süreli hapis cezalarının dönüşümüyle oluşmaktaydı. TCK’nın cezaevleri infaz kurumlarının yoğunluğu ve sıklığını düzenlemek için hapis cezasının yanında adli para cezası uygulamasına gitmesi de günümüzde çok sık şekilde rastlanılmaktadır.

***

Son dönemde yaşanan enflasyonist hareketlenme ve Türk Lirasının değer kaybı sonrası; ilgili kanundaki para cezası miktarının, günlük hayatta herhangi bir ağırlığının olmadığı ve bu sebeple adli para cezası kapsamındaki suçların caydırıcılığının kademe kademe düştüğünü rahatlıkla gözlemlenebilmektedir.

***

Bu değişiklik sonrası; bir nebze de olsa, caydırıcılık yaratacağını söylemek pek tabii mümkün. Ancak bu müdahalenin caydırıcılıktan ziyade, Türk Lirasının değer kaybının artık devlet tüzel kişiliğince resmen kabul edildiği ne yazık ki görülmektedir.

***

İlgili yargı paketinin sadece ceza ve infaz maddeleri kapsamında gerçekleştirildiğini söylersek yanılmış oluruz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesindeki “Kadının Soyadı” başlıklı maddesine eklenen “Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilir” ifadesi ise bunu açık şekilde göstermektedir.

***

Gerekçe olarak da; Ailenin önemi, anne ve babanın ayrı ayrı soyadlar kullanmasının çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği, Türk toplumunun temel olan aile bütünlüğüne zarar vereceğinden bahisle ilgili değişikliğin yapıldığı ifade edilmektedir.

***

TÜİK verilerine göre; 2023 yılında evlilik yaşının son dönemlerin zirvesine ulaşarak erkeklerde 28.3 kadınlarda 25.7 olması, yıllık nüfus artış hızının 2022 yılında binde 7.1 iken 2023 yılında binde 1.1’e düşmesinin Türk toplumun temeli olan aile bütünlüğüne çok daha fazla zarar verdiği muhakkak. Bu sorunlardan ziyade; ilgili değişikliğin amiyane tabirle büyük bir şiddetle gelen çığdan kurtulmak için bir barakaya sığınmaktan farksız olduğunu düşünmekteyim.

***

Ezcümle; kısa, orta ve uzun vadedeki etkisini bilahare değerlendirmekle birlikte, kesin şekilde varabildiğimiz sonuç ise 8. Yargı Paketi’nin 9. Yargı Paketi’ne temel oluşturduğudur. Çok büyük bir sürpriz olmadığı takdirde; 9. Yargı Paketi için de aynı ifadeleri sarf etmemiz olası gözüküyor. Genel ve köklü bir değişimin, pandemi ile başlayan yeni çağı yakalayacak bir hukuk sistemimizin vakti geldi de geçiyor. 03.03.2024