TATLISU MİDYESİNİN YAŞAM SAVAŞI
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nde aşırı kirlilik nedeniyle yöre halkının 'gıcırgan' olarak adlandırdığı tatlısu midyesinin, dipteki taşlık ve kayalıklar yosunla kaplanınca pet şişe, araba lastiği gibi atıklar üzerinde hayatta kalmaya çalıştığını belirledi. Dr. Kesici, kıyılara yakın atıklar üzerinde binlerce ölü midye görüntüledi.
TTKD bilim danışmanı ve emekli öğretim üyesi Dr. Erol Kesici, milyonlarca yıl geçmişe sahip Eğirdir Gölü'nde, yöre halkının 'gıcırgan' olarak adlandırdığı tatlısu midyesinin, insan kaynaklı kirlenme, yabancı türlerin getirilmesi ve doğal yaşam alanının tahribatı sonucunda yok olma noktasında olduğu uyarısında bulundu. Gölde araştırmalar yapan Dr. Kesici, göl dibindeki taşlık ve kayalıklar yosunla kaplanınca sert cisimlere tutunarak üreyebilen bu midyelerin, göldeki atıklar üzerinde tutunarak yaşam mücadelesi verdiğini tespit etti.
GÖLDEKİ TEK MİDYE TÜRÜ
Boyları 2 santim büyüklüğündeki 'gıcırgan'ların Eğirdir Gölü'nün tek midye türü olduğunu belirten Dr. Erol Kesici, filtrasyon özellikleri nedeniyle suyun berraklığını sağladığını açıkladı. Dr. Kesici, 'gıcırgan'ların sudaki ağır metaller ve kimyasal atıkların en önemli temizleyicisi olduğunu söyledi.
Dr. Kesici, doğal filtre olmalarının yanı sıra göldeki balık ve tatlısu ıstakozu gibi su canlılarının beslenmesi için çok önemli bir besin kaynağı oluşturduğunu da belirterek, “Besin zincirindeki rolü nedeniyle de beslenme, büyüme ve nüfus üzerinde olumlu etkileri vardır" dedi.
SERT CİSİMLERE TUTUNUP ÇOĞALABİLİYOR
Dr. Erol Kesici, 'gıcırgan'ların ekolojik yapısının, biyolojik çeşitliliğinin korunduğu habitatlarda çok ciddi sorunlar oluşturmamasına karşın yapay su ortamlarında ciddi ekonomik kayıplara neden olabildiğine dikkat çekti. Dr. Kesici, biyolojik özellikleri bakımından sert cisimler üzerine tutunarak çoğalıp büyüyen bu midyelerin, Kovada HES dışında Eğirdir Gölü'ne olumsuz etkisinin olmadığını anlattı.
ÖNCE ÇOĞALDILAR ŞİMDİ AZALIYORLAR
Gölde 40 yıldır araştırmalar yaptıklarını anlatan Dr. Kesici, biyoçeşitliliğin azalması, besin zincirinin bozulması ve diğer su canlı türlerinin yok olmasına bağlı tüketilememesi ile kirliliğe bağlı 'gıcırgan'ların önce çok ciddi artış gösterdiğini söyledi. Son 20 yılda ise gölün dipteki taşlık, kayalık alanlarının kirliliğe bağlı yosunlarla kaplandığını kaydeden Kesici, tutunup üreyebilecek alan bulamaması sonucunda da sayılarının hızla yok oluşa geçtiğini vurguladı.
SON YAŞAM ALANI SERT ATIKLAR
Gölün son yıllarda çok ciddi ekolojik kayıplara uğradığına vurgu yapan Dr. Kesici, dipteki taşlık, kayalıkların yosunlaşması sonrasında ise 'gıcırgan'ların göl içindeki sert cisimler ve pet şişe, araba lastiği ve av araçları gibi atıklar üzerine tutunarak, üremeye ve yaşama tutunmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Göl içinde yosunla kaplanan taşlık ve kayalık zeminlere tutunup gelişemediklerinden gölün tüm kıyı kesimlerinde sayıları giderek artan 'gıcırgan' ölümleri belirlediklerini açıklayan Dr. Kesici, “Gölün binlerce yıllık doğal dengesinin yaptığı düzenin bozulması, göllerdeki doğal bitki ve hayvan dengesinin bozulmasına ve aşırı kirliliğe neden olmuştur" diye konuştu.
'KORUMA' ÇAĞRISI
Tablonun çok düşündürücü ve üzücü olduğunu söyleyen Dr. Erol Kesici, yaşananların, göllerin bir an önce doğal dengelerinin korunması gerekliliğini gösterdiğini dile getirdi. Kesici, “Doğanın ürünü olan su, tüm canlıların olmazsa olmazı ve gelecek güvencesidir. Gölün doğal yaşamının ve biyolojik çeşitliliğinin bozulmaması için insanların vakit kaybetmeden harekete geçmesi ve nesli tükenmekte olan hayvanları koruma altına alması gerekiyor" dedi.
DHA