'TARIM' SİL BAŞTAN

Sıcaklığın artması ve yağışların azalması nedeniyle kapıya dayanan iklim değişikliğine karşı yeni tarım politikaları oluşturulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Taner Akar, tarımda bilinen tüm doğruların değişeceğini belirtti. Akar, “Türkiye’de acilen Tarım Bilim Kurulu oluşturulmalı ve işin ehli insanlarla yeni politikalar izlenmeli. Aksi takdirde insanoğlunu büyük bir tehlike bekliyor” dedi.

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Akar, son yıllarda artış gösteren iklim değişikliğine karşı yeni tarım politikalarının izlenmesi gerektiğini belirtti. Yağış oranlarındaki düşüşle birlikte sıcaklıkların artması sonucu öngörülen kuraklığın ciddi sinyaller verdiğini aktaran Akar, konuyla ilgili derinlemesine çalışmalar yürütülmesi gerektiğini aktardı. Koronavirüsle mücadele için kurulan Koronavirüs Bilim Kurulu’nda olduğu gibi iklimde yaşanan olumsuz gidişatla ilgili olarak Tarım Bilim Kurulu kurulmasının artık önemli bir gereklilik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Taner Akar, tarım sisteminde köklü bir değişikliğe gidilmesi gerektiğine dikkat çekti.

“TÜM BİLDİKLERİNİZİ UNUTUN”

İklim değişikliğinden kaynaklı olumsuz gidişatla ilgili ileride nasıl bir yol izlenmesi gerektiğinin bilinmediğini aktaran Akar, “Kışlık, yazlık ekimler yapıyoruz. Buna göre de tohum ıslah ediyoruz. Ancak kışlık bölgelerde kış yaşanmıyor, yazlık bölgelerde soğukluk oluyor. Hal böyle olunca ne zaman ve nasıl ekeceğimiz noktasında ciddi sorunlarla karşılaşacağız. Hazır bildiğimiz, oturmuş sistemler var. Değişiklik yaşanırsa ne olacak bizde bilmiyoruz. Ancak tarım sistemi köklü bir değişikliğe gidecek. Şu anda da etkilerini görüyoruz. Yağışın normal bir dağılımı vardır. Ege, Akdeniz Bölgesi için yılda ortalama 1000 milimetre yağmur geliyor. Bunlar ekim sonu başlıyor ve mayısa kadar aralıklarla gidiyor. Yağışın çoğu kış döneminde geliyor. İleride bu düzen değiştiği zaman ekim ayı sonunda yağmur alamadığımız zaman çiftçi ekme işlemini ne zaman yapacak, nasıl bir yol izleyecek bunu hala bilmiyoruz. Tarımda tüm bildiklerimizi yeniden düzenlemek zorundayız” dedi.

İNSANOĞLUNUN EN BÜYÜK SORUNU

İnsanoğlunun en büyük sorununun iklim değişikliği olduğunun altını çizen Akar, “İklim değişikliği en çok sulama kaynaklarımızı etkileyecek. Böyle bir durumda su kaynakları azalırsa, yağış da olmazsa insanoğlunu ciddi bir türbülans bekliyor demektir. Yüzyıllardır sürdürdüğümüz bir tarım sistemi var. 1000 milimetre yağmurun biranda yağdığını ve bir daha yağmadığını düşünürsek hiçbir şey yapamayız. Şehirlerimiz felç olur. Barajlarımız patlar. Tüm hesaplamalar yağışın düzenli gelmesi üzerine yapılıyor. Şu anda insanoğlunun bu konuya kafa yorması gerekiyor. Ancak bir belirsizlik olduğu için bu işin bilimi ile uğraşanlar da çaresiz. Fakat bu belirsizlikler içerisinde ortaya çıkacak sorunlar öngörülebiliyor.  Bunlar, ani kuraklıklar, ani soğuk ya da sıcaklık düşüşü, yağmurun biranda gelmesidir. Ülkeler eylem planları hazırlamaya başladı. Bizim de bunları iyi gözetlememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“ÇARESİZ DEĞİLİZ”

Diğer yandan tarımda ithalata büyük paralar harcandığını vurgulayan AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Akar,  “İthalat için çok ciddi paralar harcıyoruz. Bunun önüne geçmek imkansız değil. Bu paralar başka ülkelerin çiftçilerine gideceğine bizim ülkemize harcanır. Tarımsal üretimin artırılması gerekiyor. Türkiye bu durumla baş edebilir. Çaresiz değiliz. Öte yandan su kaynaklarımızın tez elden güvence altına alınması gerekiyor. Bugün gıda fiyatlarının altında yatan etken budur. Türkiye’de şu anda maalesef üretim yapılan alanların yüzde 80’inde yağış 500 milimetrenin altında. Buralarda biran önce su kaynaklarının toplanarak, kuru tarımdan sulu tarıma geçiş gerekiyor. Yani bir damla suyu etkin kullanmak gerekiyor” sözlerine yer verdi.

“2 BUÇUK MİLYON HEKTAR AÇIĞIMIZ VAR”

Su kaynaklarının güvence altına alınması noktasında önerilerde bulunan Prof. Dr. Taner Akar, özel bir fon oluşturularak tarıma ciddi katkılar sağlanabileceğini kaydetti. Akar, “1987 yılında Devlet Su İşleri’nin sulama politikası 2023 yılında 8 buçuk milyon hektar alanı sulamaktı. Şu anda 6 buçuk milyon hektardayız. Planlamaya göre 2 buçuk milyon hektar açığımız var. Kamu kaynaklarıyla bu iş olmuyor. Bu nedenle bunun için özel bir fon oluşturulması ve para toplanması gerekiyor. Bu paranın da çok acil bir şekilde su kaynaklarını kontrol altına almak için kullanılması gerekiyor. Türkiye’nin kısa vadede 1 milyon hektar alanı, uzun vadede ise 2 milyon hektar alanı sulamaya açması gerekiyor. Bu hem küresel iklim değişikliği mücadelede bizi koruyacak hem de ucuz beslenmemizin önünü açacak. Açığı kapattığımız zaman Türkiye’de ette, sütte, yağda ucuzlar. Ayrıca Türkiye gıda enflasyonu baskısından kurtulmuş olur” diye konuştu.

KURAKLIKLA BAŞ ETMENİN YOLU

Öte yandan kuru tarım için yapılması gerekenleri anlatan Prof. Dr. Taner Akar, “Kuru tarımın Avusturalya’da örnekleri var. Kuru tarımda devirerek toprağı işleme sisteminden vazgeçilmesi gerekiyor. Biran önce toprağı alttan yırtarak işleyen veya toprak işlemeyi tamamen kaldıran, toprak işlemesiz tarım adını verdiğimiz korumalı tarım sistemine geçilmesi gerek. Bu hem karbon salımını azaltıyor hem de topraklarımızda daha fazla su tutulmasına sebep oluyor. Dolayısıyla kuraklıkla baş etmek için bir adım atılmış oluyor. Küresel iklime böylelikle hazırlıklı olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“TARIM BİLİM KURULU OLUŞTURULMALI”

Tarımda görünen ve beklenen sorunların tamamının oluşturulacak bir Tarım Bilim Kurulu ile çözülmesinin mümkün olduğuna dikkat çeken AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Akar, “Acil bir şekilde Tarım Bilim Kurulu kurulmalı. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’ne araştırmalarımı ilettim. Koronavirüsle ülkemiz baş edebiliyorsa, Avrupa’nın birçok ülkesiyle aynı seviyede gidiyorsak eğer bu işin ehli insanlara bırakılmasıyla oluyor. Hastalık tırmandığı anda önüne geçiliyor. Aksi takdirde hastaneler felç olurdu. İtalya’da yaşananları yaşardık. Sonuç olarak bu işin çözümü için işin ehli insanların konuyu ele alması gerekiyor. Tarım noktasında da konu aynı. Tarım Bilim Kurulu oluşturulması gıda güvenliği, tarımsal üretimimizi sürdürebilir şekilde artırmamız için de tarım alanlarını doğru kullanmamız için de gerekli. Bu durum artık gereklilik arz ediyor” diye konuştu.

FATMA ARSLAN