TARİHTE HELÂK OLAN TOPLUMLAR

Mevdudi bu kavimlerle ilgili olarak şunları söyler:

“Medyen ve Eyke, iki akraba kavim olup en önemli özelliklerinden biri, çekirdekten yetişme ticaret erbabı olmalarıdır. Ancak bu meziyetlerini menfi yönde kullanarak, kötü bir ticari hayat, sosyal ve ahlaki düşüklük içerisinde ortaya koydular.”

Kitab-ı Mukaddes’e göre bunlar Baal-Peor’a taparlardı. İsrailoğulları Mısır’dan çıkıp bunların bölgelerine girince, aynı putperestlik ve zina hastalığından etkilenmişlerdi. Bu kavimler biri Yemen ile Suriye’yi, diğeri ise İran Körfezi ile Mısır’ı birleştiren iki uluslararası ticaret yolu üzerinde birleşmiş bulunuyorlardı.

Bu avantajlı durumları nedeniyle büyük ölçüde yol kesiciliğine (eşkıyalığa) başlamışlardır. Ağır haraçlar ödemedikçe hiçbir kervanın bölgeden geçmesine izin vermiyorlardı. Bu yüzden ticaret yollarını bir hayli tehlikeli hale getirmişlerdi.

Hz. Şuayb’in uyarısına yol açan bu yol kesicilikleri Kur-an’da şöyle geçmektedir:

‘Tehdit ederek ve O’na inananları Allah yolundan alıkoyup, eğriliğini isteyerek her yolun başına oturmayın’ Her iki kavime de aynı peygamber (Hz. Şuayb) gönderilmiştir. Onlara aynı zamanda ve aynı mesajı iletmiş olup her iki kavmin hazin sonu da benzer bir şekilde gerçekleşmiştir.

Medyenlilerle Eykeliler’e aynı peygamberin gönderilmiş olmasının nedeni, her ikisinin de aynı soydan gelmiş olmaları, aynı dili konuşmaları ve birbirine bitişik bölgelerde yaşamış olmaları ve birbirleriyle sıkı sosyal ilişkiler içinde bulunmaları gibi nedenlerle açıklanabilir.

Medyenliler ile Eykeliler iki ayrı kavim olsalar bile, aynı gövdenin dalları olarak nitelendirilebilirler. Hz. İbrahim’in karısı veya cariyesi Ketura (veya Katura) dan üreyen nesli, Arabistan ve İsraililer’in tarihinde ‘Ketura’nın çocukları’ olarak pek meşhurdurlar.

Bunların en önemli kolu, ataları Hz. İbrahim’in Medyen’e izafeten Medyenliler veya Medyeniler olarak bilinenlerdi. Bunlar Kuzey Arabistan ile Güney Filistin arasındaki bölgede ve Kızıldeniz ile Akabe Körfezi kıyılarında yerleşmişlerdi.

Ebul Fida’ya göre, başkentleri Akabe Körfezi’nin doğu kıyılarında olup, bugünkü Akabe’den (Eyle) beş günlük mesafede yer alan Medyen’di. Ketura’nın diğer çocukları, Kuzey Arabistan’da Tebük (Eyke), Teyme ve El-Ula arasındaki bölgede yerleştiler.

Eyke halkı ile Hz. Şuayb arasındaki diyalog da Kuran-ı Kerim de şu şekilde geçmektedir:

“Eyke halkı da gönderilen peygamberi yalanladı. Hani onlara Şuayb: ‘Sakınmaz mısınız?’ Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden ücret istemiyorum; benim ücretim yalnızca Âlemlerin Rabbi’ne aittir.

Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın. Dosdoğru olan terazi ile tartın. İnsanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve sizden önceki yaratılmışları yaratandan korkup sakının!”

GÖLGELİK GÜNÜ AZABI

Rabbim, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilmektedir.’ Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o büyük bir günün azabıydı”