TARİH VE İBRET
Önceki yazımızda son ayette teşbih ile dünya hayatının geçiciliğini, ibret nazarıyla bakan insanın, bir bitkide dahi kendi hayatının başlama, gelişme ve tükenip son bulma safhalarını açık bir şekilde görebileceği belirtilmektedir.
***
Bunun için insana yaraşanın, dünyanın geçici ziynetlerine aldanmak yerine, kısa süren dünya hayatında yapacağı iyi işlerle ebedi saadete erişmek olduğuna işaret edilmektedir.
***
Bir başka açıdan bakıldığında ise, bahçe sahibinin hatası Allah’ı inkâr etmek değildir. O, Allah’ın varlığını doğrudan inkâr etmez, tam tersine eğer Allah’a döndürülecek olursa, daha da iyi bir sonuçla karşılaşacağını söyleyip, içinde bulunduğu fevkalade durumu kendi başarısı olarak görür.
***
Zaten Allah’a ortak koşmanın bir yönü de budur. Tümü Allah’a ait olan değerleri sahiplenmeye kalkmak, Allah korkusundan uzaklaşmak ve kökten Allah’tan umut kesmenin tam tersi bir durum olan, her halükarda kurtuluşa ereceğini sanmak. Bu hatayı Sebe Halkı da yapmıştır.
***
Karşılaştığı ceza da aynı olmuştur, tüm yurtları darmadağın edilmiştir ki, asıl mülkün sahibinin Allah olduğunu, mülklerin, sıhhatin makam ve mevkilerin kullarına Allah’ın sadece kısa ve geçici bir süreliğine emanet olarak bırakıldığını anlasınlar diye.
***
“Yeryüzünde olan ve nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. Öyle ki, elinizden çıkana üzüntü duymayasınız ve size (Allah’ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.”
***
Helak olan diğer kavimler gibi Sebe Kavmi de kendilerinden önce doğru yoldan sapıp uyarılara kulak asmayan kavimlerden ibret alıp, onları doğru yola yöneltmedi ve akıbetleri hazin bir şekilde bitti. Onlara fayda vermeyen son uyarı ise şöyleydi:
***
“Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri kendilerinden evvel yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır; yine de işitmiyorlar mı?” Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Kur’an-Kerim Açıklamalı Meali, 283.
***
Aynı konuda Kuran’da çok açık ve oldukça da çarpıcı bir şekilde şu ayetler geçmektedir:
“De ki: Ey mülkün sahibi Allahım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye güç yetirensin. Geceyi gündüze bağlayıp katarsın, gündüzü de geceye bağlayıp katarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın. Sen, dilediğine hesapsız rızık verirsin.”
***
Böylece kendilerinden önce helak olan kavimlerin, yıkıma uğrama sebeplerini düşünüp onlardan ibret almayan Sebe Kavmi de hazin bir şekilde çökmüş oldu.
“Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, O’na uymuş oldular. Oysa O’nun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı gücü yoktu; ancak biz ahrette iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (O’na bu imkânı verdik). Senin Rabbin her şeyin üzerinde gözetici-koruyucudur.”
***
İster geçmişte ve isterse günümüzdeki medeniyetlerde sahip olunan imkânların, Allah tarafından kendilerine bahşedildiğinin fark edemeyen kişiler ve toplumlar, insanlık tarihi boyunca aşırılılıkları, şımarıklıkları, zulümleri küfür ve isyanları sebebiyle helak olmuşlardır. İşte kendilerine verilen pek çok imkânın, bizzat kendilerinin sahip olduğunu ve kendi hakları olduğunu iddia ederek haddini aşan kavmin sonu.
***
Şükretmeyip nankörlük eden ve yaratıcıları olan Rablerinin razı olacağı şekilde yaşamayı bırakıp nefisleri ve şeytanlarının peşine takılan herkesin, aynen Sebe halkı gibi bir anda her şeyini kaybeden bir azap ile karşılaşmaları her zaman kuvvetle muhtemeldir.
SON SÖZ
Tarih, ibret almak içindir. “Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helak etmişizdir. Kurtuluş var mı?” (Kâf Suresi 36. Ayet)