TAMİR EDELİM ONARALIM

İman tamir küfür tahriptir iman inşa küfür yıkmaktır bozmaktır. Evet hakikaten de bu sözlerin hakikatini içinde bulunduğumuz asırda zamanda yakinen görüyor yaşıyor muhatap oluyoruz.

Bu kadar tahribata karşı pek çok ilaç hükmünde reçete sunan Bediüzzaman hazretleri Risale-İ Nurda diyor ki: "Risale-i Nur, yalnız bir cüz'î tahribatı ve bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan ve dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal'ayı tamir ediyor. Şualar ( 179 )

Evet üstadım sadakte doğru söylüyorsun. Ve üstadın bu sözünü okuduğumda şöyle bir algı ve mana bende hükmetti. Eskiden İslamiyet’e bir darbe vurmak isteseler ancak o beldeye veya o beldedeki hakim sözü geçen insanlara neferlere saldırı suretinde oluyormuş ve onlar imha edildiğinde islamiyet’in kazanımları değerleri olan o hakiki yetişmiş.

Muvahhid Müslümanlar imha edildiğinde geride kalanlar onların yokluğunda oluşan yaraları sarmakla uğraşırken o boşlukları doldurmak için yeniden gayret ederken ehli küfür ehli münafık taifeler tekrar tekrar saldırıyormuş müminlerde onlar ile mücadele edip püskürtebildikleri kadar püskürtüyorlarmış.

Çanakkale’de binlerce şehit verilmesi verilen şehitlerin içinde ciddi anlamda allamelerin olduğu ve o insanların şehadetiyle ümmetin alimlerinin eksikliğinin bu ümmete ne kadar zarar ve kayıp olduğunu bugün hala yaşıyor ve hissediyoruz.

İşte böyle fırtınaların karabulutların İslam dünyası üzerinde estiği bir vakitte birinci dünya savaşının da gazilerinden olan Bediüzzaman Said Nursi hazretleri o savaştan daha şiddetli bir savaşın ümmeti Muhammedin başına açıldığını görmüş ve ebedi hayatları mahvetmek için gizli ifsad komitelerinin çalıştığını planlar kurduğunu bu planlarını uygulamaya koyduklarını risale-i nur eserlerinde haber vermiş.

Bu ihbarları o mübarek zatın hayatı boyunca mahkeme mahkeme zindan zindan dolaşmasına onu ve sevenlerini emsalsiz işkence ve iftiralara mahsur bırakılmasına sebep olmuş. Yakın tarihimize uzak olmamak lazım ki bu hakikatleri bilirsek üstümüzde oynanan oyunlara kanmaz alet olmaz İslamiyet’in menfaatine daha sıkı ve ciddi çalışmalar yapmış oluruz. 

Allah-u Tealanın helal kıldıkları ve haram ettikleri çok açıktır. Ancak bin yıldır İslam’a sancaktarlık etmiş bir milletin içinde bu haramlar serbestiyet kazandırıldıysa ümmet isteyerek ya da istemeyerek bu haramlara bulaştırıldıysa ortada ciddi bir iman erozyonu imanda eksen kayması var demektir.

Zira imanın teneffüs edildiği bir hava sahasında küfür olan haram olan kötü hava barınamaz kazurat nevinden atılır red edilir kabul görmediği gibi hoş da görülmez itibarda edilmez pirim verdirilmez.

Haramlara itibar kazandırılan teşvik ettirilen bir cemiyette yaşıyorsanız yapacağınız iş Bediüzzamanın Risale-İ Nurda ümmete ilan ettiği iman kurtarma davasını kendinize dava edinerek başlamak olmalıdır. Bu öyle bir davadır ki muaffakiyeti Mevladan dilerken ihlas ve samimiyetle ciddi çalışmada gerektirir.

Risalelerde üstad bu vazifeyi taklidi imandan tahkiki imana dönüş projesi olarak ümmete teklif eder. Mana-i ismiden mana-i harfi olan hakiki İslamiyet’in ruhuna şuuruna ulaşmamızı o ilmi tahsil etmemizi hayata ferd ferd tatbik etmemizi tavsiye ve teklif eder.

Bu teklif ve tavsiyeleri yaparken de cemiyette muhtelif fikir düşünce ve yaşam fırtınası yaşayan kimseler ilede cedelleşmemeyi onlara hakikati ikna ve ilzam edecek surette daima tebliğ etmeyi tavsiye eder.

Bunun içinde talebelerine şu ikazı ihtarı yapmaktadır:

Bu zamanda Nurlarla hizmet-i imaniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celbetmekle olur. İşte hapsimizle Nurlara nazar-ı dikkat celbolunur, bir ilânat hükmüne geçer. En ziyade muannid veya muhtaç olanlar onu bulur, imanını kurtarır ve inadı kırılır, tehlikeden kurtulur ve Nur'un dershanesi genişlenir. Bediüzzaman rh. Lem'alar ( 266 - 267 )

HAKKI TAVSİYE ETMEK

İşte böyle ciddi bir vazifemiz işimiz varken üstadın ifadesi ile Amerika tavukları ne kadardır? gibi kıymetsiz şeylerle kıymettar vaktini geçiriyorsun. Sözler ( 272 ) der demek ki bu ikaz bizleredir neler ile vakit geçirdiğimize dikkat etmemiz gerekir. Şifahi olarak pek çok hadisi şeriflerde var ki hayır konuşmak hakkı tavsiye etmek yahut susmak üzerimize Peygamberi bir emir olarak farz olmuştur.