SUSMA BAŞKAN HEMEN AÇIKLA!

Rantı yüksek olan illerin arazi mafyaları ile başı sürekli dertte olur. Hatta öyle zaman alır ki bu tipler devlete bile kafa tutarlar. Bunlar genelde garibana çökerler. Bir başka tipte, arazi simsarları. Bunlar değerli arsa peşinde koşar, sahiplerini belirler, onlar adına iş yürütüp aradan cukkalarını götürürler. Biri mafya, diğeri simsar.


Her iki gurubunda amacı ve hedef rant sayesinde ceplerini doldurmaktan başka bir şey değildir. Biri korku salarak diğeri ise paranın tatlı yüzünü göstererek iş yapar. Bu konuya nereden geldiğimi hemen anlatayım. Önceki gün Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen’in, “Artık usandık” başlığı adı altında bir haberi yer aldı medyada!

Bir vatandaşın, “Konyaaltı’nda birçok boş arazi bulunuyor. Belediye neden bu arazileri değerlendirmiyor” sorusuna yanıt veren Başkan Esen, bu konuda dertli olduğunu söylemiş. Yani “bir dokun bir ah işit” misali olmuş bu soru. Esen, “Herhangi bir yerde arsayı değerlendirmeye kalktığımızda dünyanın en gelişmiş radar sistemine sahip arsa simsarları hemen dava açıyor” demiş.


Belki Başkan Esen bu konuda haklı. Ancak işi dönüp dolaştırıp, “Yandaş gazeteler” demeye getirip işi sulandırmasa, siyaset yapmasa, sadece derdini anlatsa bende anlayacağım. Lakin vatandaşı karşısında görüp seçimin yaklaştığını fark edince dolambaçlı yollarla sorunu anlatması manidar geldi bana. Ama asıl mesele buldan sonraki cümlelerinde!


Esen, “İş artık usandırıcı bir noktaya geldi. Ayıp denen bir şey var. Gelişmiş radarlara sahip arsa simsarlarının kimler olduğunu da günün birinde ifşa edeceğim” ifadeleri ile olayı başka bir noktaya taşımış. Anladığım kadarıyla arsa simsarları! (kimi ve neyi kast ediyor bilemiyorum) ya belediyeyi tehdit ediyorlar ya da başka bir mesele var ki avukat olan Esen’in bile tepesini arttırmışlar!


Sonuçta “BİR GÜN AÇIKLAYACAĞIM” noktasına kadar getirmiş Başkan Semih Esen’i bu simsarlar. Ben de diyorum ki, “HEMEN AÇIKLA. SUSMA. HEMEN ŞİMDİ.” Çünkü bir olay varsa bu tür makamda oturanlar HEMEN AÇIKLAR. Öyle SUSMAKLA bir yere varılmaz. İşine geldiği zaman AÇIKLAMA işine gelmediği zaman AÇIKLA!


Yok öyle ÜÇ KÖFTE BEŞ KURUŞA! Kimden korkuyorsunuz da bu SİMSARLARI açıklamıyor veya açıklayamıyorsunuz SAYIN ESEN? Eğer amacınız üzüm yemekse hemen, derhal, amasız ve fakatsız hemen bu SİMSARLARI AÇIKLAYIN millet bilsin.


Öyle ORTADA KUYU VAR YANDAN GEÇ misali cümleler ile soruna asla çözüm bulamazsınız. Madem bir sorun var açıklayın ve gereğini de ilgili kurumlar yapsın. Öyle, “Yapacağımız tesislerden herkesin çoluk çocuğu faydalanacak. Ben bunu arsa simsarlarına anlatamamaktan mustaribim. Gerçekten çok dertliyim” demekle soruna çözüm bulamazsınız!


Tamam Konyaaltı’nda bir Roma Hamamı mevzusu yıllardır kangren olmuş durumda ama bu konuda mahkemelik oldunuz diye diğer yerlerdeki sorunu öteleyemezsiniz.

Hele hele bu SİMSARLAR kim ise bugün açıklamayarak yarın için bir kazanım elde edemezsiniz. SUSMAYIN, AÇIKLAYIN. Söz, ben de destekçiniz olacağım.


KALEİÇİ’NİN TALİHSİZLİĞİ

Antalya’nın tarihi Kaleiçi maalesef sahipliğinin cezasını çekiyor. Hem o bölgede oturanlar hem de orayı gezmeye ve bölgedeki mekanlarda eğlenmeye gidenler bin bir pişman. Gün geçmiyor ki Kaleiçi’nin o buram buram tarih kokan sokaklarında kan akmasın, bir olay yaşanmasın. Olay çıkmasa bile madde bağımlıların işgali altına giriyor tarihi mekan.

Kaleiçi sahipsiz, tıpkı Antalya’nın sahipsizliği gibi! Hangi kuruma bağlı, kimin sorumluluğunda belli değil. Yaşam alanı mı, eğlence alanımı, turizm alanı mı belirsiz. Hal böyle olunca metropolün arka sokakları gibi bir görünümü var. Girmeye korkarsınız. Çünkü, “Ya bana bir şey olursa” sendromu ile karşı karşıya kalırsınız.

İşte bunun canlı örneği Kaleiçi’ndeki bir eğlence merkezinin çıkışında iki grup arasında yaşanan ’yan bakma’ tartışması. Akabinde, Emirhan E., Ayberk K. ve Berkay A. ile Veysel E.’nin bıçaklanması. Olayın yaşandığı saat öyle gecenin geç saati falan değil, 21.30 civarı. Herkesin daha ayakta olduğu anlar. Ama burası Kaleiçi ya. Saat falan fark etmiyor. Her an her şey olabiliyor.

Polis kısa sürede olayın zanlılarını bulup adalet önüne çıkaracaktır. Bundan hiç kuşkum yok. Ancak tarihi Kaleiçi için özel önlemler şart. Hem belediye hem de polisiye tedbirler. Yoksa dünya kenti söylemi hikayeden öte gitmez. Kaleiçi’de makus talihini yenemez!


EN BÜYÜK ASKER BİZİM ASKER

Akdeniz Üniversitesi’nde elimizde tutamadığımız ve İstanbul’a gidip Olimpiyat şampiyonu millî okçu Mete Gazoz'u nihayet Antalya’da başka bir konuda tutabildik. Olimpiyat şampiyonu, Antalya 3.Piyade Tugay ve Garnizon Komutanlığı Kışlasında askerlik görevine başladı. Zorunlu bird birliktelik olacak yani Mete ile.

Dün, bizim bildiğimiz Topçular’da askerlik yemin töreni varmış. Antalya Gençlik ve Spor Müdürü Yavuz Gürhan ile bir grup sporcu milli okçuyu bu özel gününde yalnız bırakmamış. Kaçak balık büyük oldu amma eninde sonunda EN BÜYÜK ASKER BİZİM ASKER oldu.

Ne diyelim? Bize düşen ise sadece HAYIRLI TESKERELER dilemek.