SU VE SABUN

Herhangi bir yayın organında yazı yazıp, başını derde sokmamanın iki yolu vardır. Birincisi, fıkra, şiir vs yazmak diğeri ise yalakalık yapmaktır. "Padişahım çok yaşa" türünden yazılar sahibine her zaman getirim sağlamıştır. Bu konuda işin tuhaf tarafı "Padişahlar" değişince yazının değişmemesidir.

Bu tip yazılar, okurlar tarafından ilgi görmeyince, yazar bu sefer başka taraflara meyilleşir, herkesin ak dediğine kara demek, toplumun duyarlı olduğu konuları saptırıp ilgi çekmek gibi bir yol izler. Dikkatleri üzerine çekmeye çalışır. Kanayan bir yaraya parmak basmak, gündem belirlemek gibi dertleri olmaz. Gözü önündeki usulsüzlükleri, yolsuzlukları görmek işlerine gelmez.

Oysa yazı yazmanın tek amacı halkı bilgilendirmek olmalıdır. Yazar eleştirmelidir, neden böyle oluyor diye sormalıdır. Yani, herhangi bir yayın organında işgal ettiğin yerden hem suya hem sabuna dokunmalısın. Çünkü suya sabuna dokunmadan temizlik olmaz.

Elbette ki kişilerin ya da kurumların düzgün yaptıkları işlerin gazetelerde yer alması gerekir. Ancak bunlar zaten o yayın organında çalışan muhabirler tarafından kaleme alındığı için, yazarın sorumlu olduğu konu yapılmayanı, ya da yanlış yapılanı sorgulamak olmalıdır.

Yukarıdakiler tamamen benim düşüncelerim olup, birilerinin üzerine alınması umurumda değildir. Ayrıca yıllardır suya sabuna dokunarak bu günlere geldiğimi de en çok okurlarım bilirler ve takdir ederler. Tabii ki herkesi mutlu etmek olası değildir.

Kızanlar, köpürenler, mahkemeye verenler olmuyor değil. Ama mademki bu yola çıkmışsın o zaman yanlışları söylemek gerekir. Demirden korkuyorsan trene binmeyeceksin. Bu yüzden, bütün yazarçizer takımı arkadaşlarıma, "gelin hep birlikte suya sabuna dokunalım" çağrısı yapıyorum.

Ama karşılık bulmayacağını da iyi biliyorum. Çünkü herkes tezgâhını kurmuş tıkır tıkır geliyor paralar... Kim bundan vazgeçer ki? Yine de ben çağrı yapıyorum umutsuzca...

Yazar olmanın,  köşeleri işgal etmenin sorumluluğunu yerine getirmenin keyfini birlikte yaşayalım. Halkın verdiği gücü yine halkın yararına harcayalım. Bir yerlerden emir alarak, ya da birilerine yaranmak ya da menfaatler adına kalem oynatıp halkın karşısında ezilmek yerine gelin halkın arasında dimdik dolaşalım.

Ev kedisi gibi rahat olacağımıza sokak kedisi gibi yalnız ama mağrur olalım.

Kalın Sağlıcakla...