Su içseniz bile yarıyorsa nedeni metabolizma hızınız olabilir
Bazal metabolizma hızının kimi bireylerde oldukça düşük olabileceğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, “Bu kişilerin yediklerine dikkat etmeleri ve hareketli bir yaşam tarzını benimsemelerine rağmen kilo almalarının sebebi metabolizma hızlarının yavaş olmasıdır” dedi.
Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr.
Ahmet Aktaş, aşırı kilonun kişide diyabet, kalp ve koroner damar hastalıkları,
erken yaşta hipertansiyon, estetik, psikolojik ve sosyal sorunlar ile kanser
riskine yol açabildiğini belirterek, obezite ile mücadelede yapılması
gerekenleri anlattı. Şişmanlığın ‘Vücut Kitle İndeksi’ ölçümüne göre
hesaplandığını kaydeden Doç. Dr. Aktaş, “Kişinin kilogram cinsinden terazide
ölçülen kilosu, boyunun metre cinsinden karesine bölünüyor. Eğer kişinin vücut
kitle indeksi 18,5-25 arasındaysa ideal kiloda, 25-30 arasındaysa kilo fazlası
olduğu anlamına geliyor. 30-40 arası obez ya da şişman olarak kabul edilirken,
vücut kitle indeksi 40’ın üzerindeyse morbid obez şeklinde tanımlanıyor” dedi.
GENETİK YATKINLIĞA
DİKKAT
Genetik yatkınlık, metebolizmanın yavaş olması, hormonal
problemler, stres, yanlış beslenme ve hareketsizlik gibi faktörlerin bireylerin
kilo durumlarını etkileyerek obeziteye kapı aralayabildiğini ifade eden Doç.
Dr. Aktaş, “Bireyde söz konusu faktörler varsa yağ dokusu hızla artarak
şişmanlık problemi ortaya çıkabiliyor. Özellikle genetik yatkınlığı olan
kişiler, yaşam tarzlarına dikkat etmemeleri halinde zaman içerisinde sürekli
şişmanlayacaklardır. Bundan dolayı bu kişilerin sağlıklarını korumak için
normal bireylere göre çok daha özenli bir hayat tarzına sahip olmaları gerekir”
diye konuştu.
"METABOLİZMANIZ
YAVAŞ OLABİLİR"
Toplumda sıkça karşılaşılan ’Su içsem bile yarıyor’ diyen
bireylerin varlığına değinen Doç. Dr. Aktaş, “Bazal metabolizma hızı kimi
bireylerde oldukça düşük olabilir. Bu kişilerin yediklerine dikkat etmeleri ve
hareketli bir yaşam tarzını benimsemelerine rağmen kilo almalarının sebebi
metabolizma hızlarının yavaş olmasıdır. Şu anda olmasa bile ileride obezite sorunu
yaşamamaları için gerekli testleri yaptırarak bir hekim ve beslenme uzmanı
desteği almaları önerilir” şeklinde konuştu.
Yaş ve cinsiyet gibi değiştirilemez faktörlerin yanında
beslenme alışkanlığı, fiziksel aktivite yapmak gibi kişilerin müdahale edebileceği
faktörler de bulunduğunu söyleyen Aktaş, “Bireylerin kendi değiştirebilecekleri
bu faktörler yardımıyla metabolizmanın hızlandırılması sonucu daha fazla enerji
üretimi ve yapıtaşı kullanımı gerçekleşir. Bu sayede de vücuttaki kas kütlesi
artarken yağ miktarı azalır ve hızı artan metabolizma ile bir yandan kilo
verilebilirken, bir yandan da sağlıklı bir vücut elde edilebilir” dedi.
"İNSÜLİN
DİRENCİNİ GÖZDEN KAÇIRMAYIN"
Kimi bireylerin ise ’Herkesten az yiyorum, spor yapıyorum
ama asla kilo veremiyorum. Üstelik zor verdiğim kiloları da hızla geri
alıyorum’ şeklinde yakındıklarını dile getiren Aktaş, “Sağlıklı beslenmenize ve
spor yapmanıza rağmen kilo veremiyor, hatta alıyorsanız sebebinin insülin
direnci olması muhtemeldir. İnsülin çok fazla salgılandığında gıdaların yağ
olarak depolanmasına neden olur. Bu da kilo artışına veya kilo verememe gibi
sorunlara yol açar. İnsülin direnci yaşam kalitesini düşüren, bu nedenle kontrol
altına alınması gereken ciddi bir sorundur ve tespit edilmesi durumunda gerekli
tedaviye vakit kaybetmeden başlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Aktaş, insülin direncinin kırılmasına yönelik ilaç tedavisi,
kalorisi hesaplanmış kişiye özel bir diyet programı ve düzenli egzersiz
yapılması gerektiğine dikkat çekti.
İHA