SÖYLEYECEKLERİMİN UCU YOK, ANLAYANA!
Söylenmesi gereken her şey vardı da, söylendi mi?
Haftalardır beklentinin nedirliğinin hayal kırıklıkları yaşandı mı?
Netice itibariyle hareket edenler neticelerin sonucunu kavradılar mı?
Evet, dört maçlık kötü gidişatın temelinde birçok sebepleri görmek pek mümkün…
Herkesin kendince bir yorumu da konunun bu tarafında olabilir.
Çünkü bizim ülkemizde herkes tarafından en iyi bilindiği bilinen şey, siyaset ve futboldur.
Ancak kaybedişin genel fotoğrafında kimi maçta isteklendirme kaybı, kimisinde de oyun anlayışından kaynaklı mağlubiyetlerin geldiğini kabul etmek lazım.
Oyunu oynamaya çalışırken neleri kaybettiklerimizi düşünün.
Bizim için doğru oyun tespitinde olmak gerek. Doğru oyun, oyunu kontrol eden oyundur, oynayan değil.
Acil tarafında bir ısrarın götürüsünden kurtulmalı, oyunu kontrol eden anlayış ile kaybedişlerin önüne geçilmelidir.
Bir soruya cevap olmak gerekirse, hocayla yolları ayrıldığınız takdirde hangi hocayı getireceksiniz? Şu an boşta olup da Antalya’yı ayağa kaldıracak bir hocayı bulamazsınız.
Bundan dolayı Nuri hocaya güven telkini doğrular, hep birlikte çalışmayla bulunacaktır diye düşünüyorum.
***
Bu zor dönemde başkan Aziz Çetin’in yalnızlığını görür gibiyim.
Çünkü yönetim içinde bazı isimlerin sadece görüntüleri var.
Bunların pozisyonlarına kulübümüze daha çok her bakımdan katkı koyacak isimler getirilmelidir.
Geçtiğimiz zamanlarda bir futbolcunun profesyonel yapılması noktasında Ferit Sezer’in ismi basında yer almıştı. Yakinen tanıdığım Ferit Sezer’in böyle bir şeye asla alet olmayacağını, olmadığını, ama bunu kimin hangi şekilde yaptığını çok iyi biliyorum. Hem de yönetim içinden…
Neden o kişi, bu noktada bir açıklama ile gerçekleri ortaya koymadı. Anlaşılır gibi değil.
Güçlü anlayışlar netliği gerektirmez mi?
Ferit Sezer gibi bir ismi böyle bir şeyle kirletmeye ne hakkın var? Mertlik ve doğruluk abidesin ya…
Neyse…
Bu konuyla bağlantılı söyleyeceğim çok şeyler var ama…
***
Bir şeyler değişmeli derken değişmesi gerekenlerde fark hissini almak önemli.
Tüm bu önem ifadelerinin neticesini bu hafta netice itibariyle görmek, her şeyi anlamlandıracak bir durum.
Her şey birden değişmez, değişecek zamanlardan kısa yol almak gerekir.
Bunun da adı bu hafta alınacak puanlarda saklı.
**
Türk futbolunda bugün için yapılan her şeyin yarınlarda sıkıntısını yaşattığını yıllarca görmedik mi?
***
Antalya’mız, kadın futbolunun süper güzelliklerini 1207 Antalya spor ile yaşadı, yaşamaya da devam edecek.
Oysa gelin görün ki kadın futbolunda Antalya adına yarattığımız gerçeği görmeyenler, şehrin hangi gerçeğini görme de kendilerini çalışıyor görüyorlar. Bunu hiçbir gün görmedik.
Yalan söylüyorlar ve biz yalan söylediklerini biliyoruz. Onlar da yalan söylediklerini, bizim bildiğimizi biliyorlar ama hala yalan söylemeye devam ediyorlar.
Hikâye böyle devam ediyor.
Yazık değil mi?
Değerli bir sosyal ve sportif faaliyetin içinde yel değirmenlerine karşı tek başına savaşan bir konuma getirildik.
Diğer illerde başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere valilikler gibi kentin dinamikleri sahiplenirlik duygularını tavanlara taşıyorken, maalesef biz Antalya’mızda sadece diğer illerdeki bu güzel gelişmeleri izleyici pozisyonunda takip ederek hayallerimize cesaret eklemekle kalıyoruz.
Bize reva mı bu?
Makûs talihimiz Antalya’da olmamız mı yoksa?
Yüzlerce kızımıza sahip çıkıp onlara futbol aracılığıyla geleceklerine dokunuş yapmak mıdır günahımız?
Şampiyonluk play-offlarına kalmıştık.
Koca şehir sessiz.
Gerçekten Antalya’mızda şansızlığın ta kendisi, kendilerini bir daha oralarda göremeyecek olan anlayışlardır.
Bir belediye yetkilisi düşünün.
3,5 senedir hiçbir dilekçemize olumlu yanıt vermemiş, randevu taleplerimize olur veya olmaz diye dönüş yapmamış, seçim öncesi yeminlerle sözlerle ne vaatler vermiş kişi ya da kişiler,3.5 yıl sonra bir sosyal sitede bir şeyin altına “ Kendini Atatürkçü sanıp da Antalya’nın Süper Lig’de tek temsilcisi olan kızlarımıza bir otobüsü dahi çok görenlere, belediye başkanlığı seçiminde vereceğimiz cevap bellidir” diyen kulüp başkanımızın yorumunu kendilerine siper etmişler, hep de bununla kendilerini bahane yaratmayı anlayış sanıyorlar.
Açıkça söylemeliyim ki, bu şehir de iyi ki Ümit Uysal, iyi ki Semih Esen, iyi ki Hakan Tütüncü başkanlar var.
Yoksa bu şehrin sporuna çukur kazan anlayışlarla nice gençlerimiz kızlarımız yok olup giderdi.
Ne diyelim.
Hayırlısı Allahtan.
Dünden öğren, bugün için yaşa, yarın için umut et.