SOSYAL MEDYADA ADAYLIK YARIŞI!

Seçim yaklaştıkça adalık yarışları da giderek hız kazanmaya başladı. Bu yarışın 2023 için değil. Daha 2024’e çok var ama ne hikmetse o yarış biraz erken başladı.

Milletvekilliği seçimi yani 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi önümüzde dururken 2024’ü konuşmak erken olsa da maalesef böyle bir tablo ortaya çıktı.

Bu yarış özellikle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yaşanıyor. CHP’de mevcut Büyükşehir Başkanı Muhittin Böcek’in en büyük rakibi CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal. Geçmişte de bu böyleydi. Ama ipi göğüsleyen Böcek olmuştu. Fakat yarış erken başladı. Nedeni ise Uysal’ın erken davranıp açık ara öne geçmek isteme hevesi.

Uysal’ın adaylık yarışı özellikle sosyal medyada yaptığı açıklamalar ile iyice belirginleşti! Kendisini kimi zaman Elmalı’da kimi zaman Gündoğmuş’ta görür hale geldik.

Hatta öyle açıklamalar yapmaya başladı ki, Muratpaşa’nın onca sorunu varken diğer ilçelerin sorunlarını dillendirir oldu. Bazen de Büyükşehir’in yapması gerekenlere dem vurdu!

Tabi bu yarışa katılan bir de AK Partili Belediye Başkanı var. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü! Onun en büyük avantajı ise henüz AK Parti’den bir rakibinin olmaması!

Tütüncü bu avantajını iyi değerlendiriyor. Zaten üç dönemdir Kepez’de yapılmadık proje bırakmadığı için sorun kalmayınca diğer ilçelerin sorunlarıyla ilgilenmesi göze batmıyor.

Neredeyse her gün bir ilçede ya halk ya da esnaf buluşmasına katılıyor. Sorunları dinliyor, projelerini anlatıyor. Tanınırlığını artırmak için evlere konuk oluyor, gözleme bile pişiriyor.

Büyükşehir’e aday Uysal gibi siyaset yapmadan adaylık çalışmasında bir adım öne geçiyor Tütüncü. Tabi her şeye rağmen daha 2024’e hayli zaman olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Daha önümüzde 2023 gibi çok ama çok önemli seçim varken 2024’ü düşünmek avantaj mı yoksa dezavantaj mı olacak bunu hep birlikte göreceğiz.

Ancak şunu da unutmamak gerekir; “Siyasette 24 saat çok uzun bir süre”

ÖNÜNE GELEN DALARSA!

Uzun zamandan beri Antalya’nın sahipsiz kaldığını anlata anlata dilimde tüy bitti. Birilerinindi bana kızmaktan! “Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar” mantığı var ya.

Hoş beni kimse kovmadı. Zaten böyle bir güçleri de yok. Bu bilinçle ben doğru bildiğimi yazmaya devam edeceğim. Evet, Antalya’mız gerçekten çok sahipsiz kaldı.

Bunun en son örneğini İHA’nın servis ettiği ve bir şoförün hayatını değiştiren DALIŞ haberi ile yaşadık.

Antalya’da turizm sektöründe şoför olarak çalışırken pandemiyle birlikte işsiz kalan Erhan Uludağ, Konyaaltı Sahili’nde her gün dalış yapıyor ve deniz dibinden malzeme çıkarıyor!

Uludağ, geçen yıl 25 bu yıl ise 15 ton metal çıkarmış. Yani dalıyor, bulduğu değerli eşyaları çıkartıp hurdacıya satıyor. İyi de para kazanıyormuş. Öyle olması şoförlüğe dönerdi.

Adam niye dönsün şoförlüğe. Kendi söylediğine göre aylık kazancı 25-30 bin lirayı geçiyormuş. Aslında buraya kadar işsiz kalan birinin hayatının değiştiğini anlatan önemli bir aktüel haber.

Benim satır aralarında okuduğum kadarıyla şoförlükten balık adamlığa (hurdacılığa) geçiş yapan Erhan Uludağ, hayatını tehlikeye atarak tüpsüz dalışlar yapıyor. Vurgun yemesi içten bile değil!

Bir diğer konuda Uludağ’ın, “Sahilde 27 tane batık yeri biliyorum. Nerede var deseler, hepsini gösteririm ve çok tehlikeliler” cümlelerinin yer aldığı açıklama.

Antalya körfezinde antik değerde olan birçok batık olduğunu uzmanları açıklamıştı. Bir hurdacının batık yerlerini bildiğini ilk kez açıklaması bana garip ve tehlikeli geldi.

Antalya’da önüne gelenin istediği yerde istediği şekilde dalması, hele hele önemli batıkların olduğu bölgelerde dalış yapması ne derece doğru bilemiyorum.

Şimdi soruyorum; “Batık olan bölgelerde dalışlar izne tabi mi değil mi? Batık olan bölgelerden metal parçaları çıkarmak izne tabi mi? Her dalış yapan denizden çıkardığını satabilir mi? Satılan parçaların antik bir değeri var mı yok mu?”

Benim bildiğim kadarıyla bazı konular izne tabi. Ama bu şehirdeki bürokratların bile ÜÇ MAYMUNU oynadığını düşünürsek isteyen istediğini rahatlıkla yapabiliyor anlamı çıkıyor.

İşte bundan dolayı şoför kardeşimizin yaptığı da Antalya’nın sahipsiz kaldığını göstermiyor mu sizce.

Maazallah yarın öbür gün eline bir maske, palet ve şnorkel alıp dalmak isteyen sahile koşacak gibi geliyor. Nedeni ise çıkan hurdadan aylık kazancın rakamı özle az buz değil.

BİZ AKILLANMAYIZ

Antalya Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, elektrikli skuter ve motosikletlere yönelik uygulama yaptı geçen gün. 22 kişiye 8 bin lira ceza yazıldı.

Özellikle elektrikli skuterleri kullananların kural tanımazlığı “İllallah” dertti çünkü. Kimi ters yönden geliyor, kimi araçların arasından kimi 2 kişi biniyor. Tam bir trafik canavarı mübarek.

Denetlemelerde ceza yiyeneler şaşırdıklarını, 2 kişi binilmez kuralını bilmediklerini söylüyor bahane üretiyor. Herkes her şeyi çok iyi biliyor, kurallara uymak ise akıllarına gelmiyor.

Hele hele motosikleti ile bisiklet ve yaya yolunu kullanan sürücülere ne demeli? Onlar ayrı bir alem. Bir şey söylemeye gelmiyor o zat-ı muhteremlere.

Bu konuda yapılacak işlerin başında denetimleri artırmak, bu araçların lokasyonlarını yeniden belirlemek. Sonrası polis olmadan kurallara göre hareket. Yoksa bu iş ceza ile çözülemez.

Çünkü biz AKILLANMAYIZ!