SONUMUZ HAYROLSUN

Sel, heyelan, yangın, trafik kazaları vs... Allah beterinden saklasın da, maalesef ülkemizde son zamanlarda afetler eksik olmuyor.

Kurban Bayramı’ndan önce Rize’de başlayan sel ve heyelan nedeniyle adeta kabus gibi günler yaşadık. Tam çok şükür bitti, yaraları da sardık artık normale dönebiliriz diyeceğimiz bir sırada dünyada iken insanlara cehennemi yaşatan yangın felaketi ile günlerce boğuştuk.

Kundaklama, sabotaj veya ihmal kısmına değinmeye bile gerek görmüyorum. Devletimiz o konuda çok titiz bir çalışma yapıyor zaten. İnanıyorum ki hak edene hak ettiğini verecektir.

Hani derler ya, “Devlet atını nallamasını da, itini bağlamasını da bilir” diye. İşte o itleri öyle bir bağlar ki, kendileri bile şamarın nerden geldiğini bilemez.

Geçmişte bunun örneklerini çok gördük.

Yani kısacası 15 gün boyunca bize bu sıcakta dünya gözü ile cehennemi yaşatanların rahat yüzü görmeyeceği kesin. O yüzden bu konuda devam eden çalışmalara da saygı duyarak fazla o konuya girmek istemiyorum.

Çok şükür bu da bitti, zor günleri atlattık diyerek yaraları sarmak adına devlet-millet hızlı bir çalışma temposu içerisinde gayret ediyorduk ki bir sabah güne yine felaket haberleri ile uyandık.

Sinop, Kastamonu ve Bartın’dan gelen sel baskınları haberi yanan yüreklerimize adeta benzin döktü. Birçok vatandaşımız hayatını kaybederken birçoğu da canlarını zor kurtardı.

Tüm felaketlerde yitip giden o kadar çok can kaybının ardından yanan, sele kapılan, yıkılan mallara bir şey demeye veya üzülmeye zaman bulamadık maalesef.

Devletimiz güçlü, milletimiz ferasetli ve kadirşinastır. Elbette o malların hem de daha iyileri yerine konacaktır ki birçoğu da yerine konmaya başladı.

Konmasına konuyor da peki, hiç düşünüyor muyuz biz nasıl bu hale geldik? Niçin bir yandan cehennem ateşi gibi alevler, bir yandan sel felaketi, diğer yanda büyük kazalar…

Bu kadar hareketli yaşamın ve felaket dolu günlerin arasında korona belasını artık saymıyoruz bile…

Eskiden büyüklerimizin sık kullandığı benim de çok sevdiğim bir söz var. Aslında sadece ülke olarak değil, tüm insanlık olarak niye bu kadar sıkıntı çektiğimizi işte bu söz ne güzel anlatıyor öyle değil mi?

“Kula bela gelmez hak yazmadıkça, Hak bela yazmaz kul azmadıkça”

Yani kısaca biz azdık; Allah bela verdi, akıllanmadık ve hala da akıllanmıyoruz….

Ne diyelim ki sonumuz hayrolsun inşallah!