SONSUZ AŞKIN YOLU (2)
Hiç tanımadığı birine hayali aşk mektupları yazmanın birey
üzerinde iyileştirici ve iyi hissettiren etkisi düşünüldüğünde, gerçekte var
olan birine bu mektupların yazıldığı düşünüldüğünde…
Murathan Mungan’ın dediği gibi;
Ölüm, aşk kadar büyük müdür bilinmez
Ama aşkın büyüklüğü, ölüm kadar kesindir.
***
Aşkın insan üzerindeki bu kadar büyük etkisi, Zeus’un
kılıcıyla ikiye ayrılan insanın, diğer yarısını bulmuş olmasından mı (çoğu
zaman bulduğu yanılsaması) gelir bilinmez ancak, bilinen bir gerçek var ki, bu
duyguyu deneyimlemenin birey üzerinde yarattığı ektinin ölüm kadar kesin ve
gerçek olduğudur. İnsan doğasından ve doğadan kaçamaz.
***
İnsan doğası gereği bir diğeri ile bir araya geldiğinde
kendini bir bütün hissedebilir, o bütünün bir parçası olduğunu hissettiğinde
kendini anlamlı hissedebilir. Bir bütünün parçası olabilmek için de, öncelikle
kişinin kendi parçasını tanıması ve kendini bilmesi gerekir.
***
Aşkın geçici bir kavram olduğuna dair inancın kökeninde,
kendini bilmeden, bütünün parçası olmaya çalışma çabası yatmaktadır. Çünkü,
kişi kendini bilmeden, kendine ve diğerine iyi gelecek bir bütünün parçası
olamaz. Bütüne çıkan yollar, eksik beliklerden
geçmez!
***
Bu sebeple her insanın inanmak istediği sonsuz aşk kavramına
ulaşmanın yolu, bireyin önce kendini tanıması, kendini anlaması ve bilmesi,
kendini ve duygularını kabul etmesi, kendini sevmesinden geçer. Böylece kendini
bilen, tanıyan ve seven insan, kendini bütün yapacak parçayı doğru tanıyabilir
ve anlayabilir ve onu gerçekten sevebilir.
***
Zeus’un kılıcı ile dünyanın bir ucuna fırlatılan ruh eşini
bulmanın ve sonsuz aşkı yaşantılamanın yolu, önce kendini bulmaktan, kendini
olduğu gibi kabul etmekten, kendini sevmekten geçer…
SON SÖZ
Kendi parçasını tanıyan ve bilen, kendini bütün yapacak,
diğer yarısını tanıyabilir ve bulabilir…