SON KALE

Bir amcamız vardı, zaman zaman ziyaret ederdim. Tatlı sohbetini keyifle dinlerdim. Çocuklarının 3-5 tanesini evlendirmiş, evde bekar bir kızı bir de oğlu vardı. Nihayet 1966’da kızını gelin etti.

***

O zamanlar bir evden cenaze çıkınca 5-10 gün yakınları evden gitmezdi, kız çıkarırken de öyle yapılırdı. Amcamızın kızı gelin olduğu gün oğlu ‘kendime bir iş bulacağım’ diye Antalya’ya çekip gidiyor.

***

Amcamız kızının ayrılığına alışmaya çalışırken, babanın ciğeri sökülmüşken aynı gün oğlunun da evden gitmesi ona büyük bir darbe vurdu. Tabiri caizse son kalesi de yıkılmıştı.  Öyle çok üzülmüştü ki düğünden sonra fazla yaşamadı, rahmetli oldu.

***

Babasının rahmetli olmasına vesile olan, evi terk eden oğul zaman içerisinde Avrupa’ya çalışmaya gider. İş bulur, iyi de paralar kazanır. Türkiye’ye tatile geldiği zaman Konyaaltı’ndan arsa alır, hatta kendi ismini taşıyan bir bina diker.

***

Maddi olarak imkan yakalar ancak İslam’a uygun yaşamaz, hac görevini yerine getirmez, hayır için gelenlere yardımda bulunmaz. Çocuklarını bırakın, torunlarını bile kucağına alıp sevemez para kazanma aşkından.

***

Çevresine de faydalı olmaktan ziyade sadece kendisi için çalışır. Gün gelir tedavisi imkansız bir hastalığa yakalanır ve adam dünyada muradına tam eremeden bu dünyadan göçer gider. Allah rahmet eylesin.

***

Ne acı değil mi? 25 sene evladına kol kanat ger, tam da yalnız kaldığın zaman seni bıraksın gitsin. Hani arkandan dua ederler ya: ‘Oğlum tuttuğun altın olsun! Sen bir istersen Rabbim lütfunla beş versin! Yaptığın işin hayrını gör, çocuklarınla aran yağ ile bal gibi olsun!’

***

Ne güzeler dualar değil mi? Bir insanın hayatı boyunca kazanabileceği en büyük sermaye değil mi? Bir de acılı bir babanın yukarıdaki dualarının tam tersini düşünün. Yüce Rabbim hepimize şuur versin.

***

Yazılarımızda sürekli bahsettiğimiz konulara çıkıyor yine sonuç. Önceliğimiz anne baba hakkı. Bizlere anne karnından itibaren bakan, besleyen, büyüten, hayatından feragat eden anne babalarımıza iyi bakmalı, onları mutlu etmeliyiz.

***

Diğer konumuz da hayat sadece kendine kazanmak için değildir. Yaşadığımız dünyanın ekosisteminde tabii ki çalışacağız ve kazanacağız. Bu hayatı da yaşayacağız. Ama konforlu yaşayıp kendimize, ailemize ve çocuklarımıza da zaman ayıracağız.

***

Her zaman söylediğimiz gibi biz kazanıp sadece kendimiz yiyemeyiz. Kazandığımızı paylaşmamız gerekiyor. Olan olmayanla paylaşacak. Zaten paylaşma kavramını algıladığımız zaman olay çözülecek.

***

Paylaşmak sadece para ile ilgili bir şey de değil. Gülümsemek de bir paylaşım, selamlaşmak da. Hayatı paylaştığımız zaman daha mutlu olduğumuzu fark edeceğiz. Hayat paylaşınca güzelleşiyor ve mutluluk artıyor. Paylaşabilenlerden olabilmek dileğiyle.