Skolyozun belirlenmesinde ailelere büyük görev düşüyor
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ömer Bozduman, çocuklarda ergenlik öncesi skolyozun (omurga eğriliği) belirlenmesinde ailelere önemli görevler düştüğünü belirtti.
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ömer Bozduman, skolyozun önden bakıldığı zaman omurganın eğriliğini ifade ettiğini belirterek, 10 derecenin üstünde çıktığı zaman skolyoz tanımını aldığını ifade etti. Genellikle hastaların duruş bozukluğu şeklinde hastaneye başvurduklarına dile getiren Bozduman, “Çekilen grafilerin de ölçüleri sonucunda belirli derecelerde skolyoz tanımı koyuluyor. Kız çocuklarında daha fazla görülür, doğumsalda olabilir, ileri yaşlarda kırık, enfeksiyon, tümör, kireçlenme gibi durumlarda da meydana gelebilir. Tedavisinde egzersiz, fizik tedavi, korse kullanılır. İleri yaşlarda cerrahi olarak tedavi yapılabilir” ifadelerine yer verdi.
ERKEN TANININ ÖNEMİ
En sık görülenin nedeni tam aydınlatılamayan skolyoz grubu
olduğunu dile getiren Bozduman, “Bunlar ergenlik yaşındaki çocuklarda görülen
ve cerrahiyle önüne geçilebilecek kısımdır. Anneler babalar ergenlikte
çocuklarının mutlaka omuz, kalça dengelerini, belleriyle kolları arasındaki
mesafenin simetrik olmasına dikkat etmelidir. Bu aşamada yakaladığımız birçok
çocuğu ileride cerrahi ihtiyacı olmadan tedavi ve takip etme şansımız
olabiliyor. Biraz daha büyük gruplarda, enfeksiyon, tümör, ramotolojik,
sedromik hastalıklar nedeniyle omurgalarda eğrilik olabiliyor. Bazen çok
ilerleyip komplikasyonlar oluşturabiliyor. Belirli bir derecenin üzerini
ameliyat ediyoruz. Hastaya daha uzun ve kaliteli bir yaşam sağlamak ve
derecesinin ilerlemesini engellemektir. Bazen de çok ileri yaşlarda kemik
erimesi, kemik kırığı omurga eğriliği olabiliyor. Bunlara kanal darlıkları
sinir sıkışması eşlik edebiliyor. Öncelikle kanal darlığı ve sinir sıkışmasını
ortadan kaldırıp omurganın eğriliğini düzeltebiliyoruz” diye konuştu.
EN FAZLA GÖRÜLEN GRUP
Adolesan idiyopatik skolyozun en fazla görülen omurga
eğriliği olduğunun altını çizen Bozduman, “Bunlar ergenlik döneminde özellikle
kız çocuklarında sık görülüyor. Birçoğu da atlanabiliyor. Bunun nedeni de daha
küçükken aileler banyo dahil çocuklarıyla daha çok görsel temas halinde
oldukları için o eğrilikleri hemen getiriyorlar. Ama ergenlik çağında çocuklar
kendilerini sakındıkları için gözden kaçabiliyor. En fazla görülen bu gruptur.
Bu grubu tedavi şekillerini eğriliklerine göre ayırıyoruz. Zamanında
yakaladığımız bu hastaları ameliyatsız, korse fizikte tedavi egzersizleri uygulayarak
cerrahiden korumuş oluyoruz. Aslında toplumsal bir sorundur. Ailelerin bilmesi
gereken bir durum” dedi.
AİLELER DİKKAT
Ailelere bu noktada yapabileceklerini anlatan Bozduman,
“Çocuğu banyoya, denize girerken anneler çocuklarının arka ve önden baktıkları
zaman omuz dengelerinin eşit olup olmadığına bakabilirler. Göğüs hizaları eşit
mi, sırtlarından baktıkları zaman bel kıvrımları simetrik mi, kollarıyla bel
kıvrımları arasındaki mesafe eşit mi bunlara dikkat edilmelidir. Sırtlarına
bakıldığı zaman kaburgada bir tarafında şişlik var mı, öne doğru eğildiği zaman
kaburga kısmının bir tarafında eğilme var mı bu gözlemlenebilir. Kafalarına
yatmayan bir şey varsa asimetrik dendiği zaman ortopedi ve travmatoloji
doktoruna görünmeleri gerekir” diye konuştu.
KORUYUCU CERRAHİ
8 yaşında ve eğriliği çok ileri seviyedeyse büyüme koruyucu
cerrahi işlemleri uyguladıklarını ifade eden Bozduman, “Burada yaptığımız şey
düzenli aralıklarla manyetik olsun ya da diğer sitemlerle büyüyen çocuğun
akciğer kapasitesini korumak kaydıyla uzatmaya çalışıyoruz. Ta ki artık bu
omurga daha fazla büyümez diyene kadar bu uzatma işlemine devam ediyoruz.
Büyümez aşamasına geldiğimiz aman dondurma işlemini yapıp sabit hale
getiriyoruz. Hastanın mümkün olduğu kadar hareket kapasitesi yüksek tutmaya
çalışıyoruz” dedi.
Bozduman, binde 3 ya da binde 7 arasındaki sıklıkta
skolyozun görülebildiğini belirtti. Genelde 10 hastadan birine ameliyat
ihtiyacı duyduğunu dile getiren Bozduman, “3’ünü takip, 6’sını fizik tedavi
egzersiz korse ile takibe alıyoruz. Temel amacımız burada hataların ameliyat
olmadan problemini çözebilmek. Eğer ki ameliyat ihtiyacı olacak şekilde
derecesi ilerlediyse değerlendirip, hastanın ihtiyacı olan cerrahiyi
fonksiyonlarını kaybetmemek kaydıyla öneriyoruz. Cerrahide hastanın önce bir
genel değerlendirmesini yapıyoruz. Hastanın bu cerrahiye uygun olup olmadığına
karar veriyoruz. Uygunsa genel anesteziyle açık bir cerrahi uyguluyoruz.
Ameliyat sonrası yakın takibe devam ediyoruz. Hastamızı birkaç içinde taburcu
ediyoruz ama yine düzenli kontrollerini yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.