SİZ GİDİN, KUMDA OYNAYIN BEYLER!

Yaz geldiğinde Anadolu insanı özellikler Yörüklerin yüreği kıpır kıpır atar. Çünkü baharla birlikte ata sporu çayır güreşleri de start alır. İnsanların en büyük yaz eğlencesi olur-du!

Artık bu böyle değil. Çünkü dualı çayır ve er meydanı değil siyaset meydanı oldu bizim ata sporumuz yağlı güreşler. Son dönemlerde Kırkpınar dahil bütün güreşlerde ayak oyunu var.

Peki ben nasıl böyle bir kanıya kapıldım? Kırkpınar’da şaibe, Elmalı’da rezalet ve son olarak ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Maltepe Orhangazi Şehir Parkı’nda düzenlenen 'Ulugazi Yağlı Güreşleri'nde yaşanan olaylar.

Özellikle önceki gün yaşanan olayları Korkuteli Belediye Başkanı Ömer İşlek dillendirdi. İyi ki de yapmış. Hasır altı edilmek istenen çirkinlikler gün yüzüne çıkartılmış.

Tarihi güreşlerde, önce 64 Başpehlivanın katılımsı ile kura çekimi yapılmış, ardından 63 pehlivan olduğu görülünce bu kez kaydırma işlemine gidilmek istenmiş.

Yani kura çekimi bittikten sonra aylak oyunu yapabilmek amacıyla hilenin adı olmuş ‘KAYDIRMA İŞLEMİ’. İsmail Balaban-İsmail Koç eşleşmesinin başka pehlivanlarla değiştirilmek istenmiş açıkçası.

Millet aptal yerine konarak istediklerini istedikleri ile güreştirmenin yolunu bulmuşlar. Ama burası er meydanı olunca pehlivanlar itiraz edip çayından çekilmek isteyence de organizasyon komitesi çark etmiş. Herkes kaderine razı olunca güreşler yapılabilmiş.

Benim bildiğim Başkan İşlek’in söylediği gibi, bu yanlış, etik değil ve güreş adabına hiç yakışmamış. Yahu adı üstünde, ‘ER MEYDANI’ burası. Çıkar güreşirsin ya kazanır ya kaybedersin. Hileye hurdaya ne gerek var.

Bunlar niye böyle oluyor biliyor musunuz? Er meydanını siyaset meydanını çevirmek isteyenler yüzünden de ondan. Sırf siyasi emelleri uğruna ata sporuna hile karıştırmaktan.

Sezon başladığından beri Başkan İşlek birçok kez dile getirdi bu sorunları ama kimse dinlemedi. Sonunda bu iş isyan noktasına kadar geldi. Tarihi güreşlere leke vurulmaya başlandı.

Bakın beyler, başkanlar veya bu işe soyunan ağalar! Bu güreşler ve er meydanında güreşenler siyaset üstü görülmeli. Kimse kimseden ayırt edilmeden bu organizasyonlar yapılmalı.

Bari buruda kamplaşmaya gidilmemeli. Her siyasetçi tüm başpehlivanlara eşit mesafede olmalı. Ama maalesef bu böyle olmuyor olamıyor ne hikmetse. Buna son dönemde Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim'inde siyasi şovları dahil.

Siz gidin çayırda değil başka yerde siyaset yapın. Siz çayırda değil kumda oynayın. Zaten Elmalı’da bu rezaleti yaşattınız bari başka yerlere bulaştırmayın.

Buradan Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu ile Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın’a sesleniyorum. Acilen bu konuya el atın ve Yağlı Güreş İstişare Toplantısı yaparak peygamber sporumuzu bu çirkinlikten kurtarın.

Yoksa; ne er meydanı kalır ne de pehlivan.

CENNETİ ÇÖPLÜĞE ÇEVİRDİLER

Antalya’nın son yıllarda gözde bölgelerinden birisi Döşemealtı ilçesi. Birçok kalburüstü işadamı ve siyasetçinin villa hayatı yaşamak için tercih ettiği bölge.

Havası temiz, doğası gibi. Artık öyle değil. Sadece havası kaldı çevresi ve doğası gitti yerle bir oldu. Kısacası çöplük oldu. Ben demiyorum bunları, o bölgede yaşayan CHP’li eski siyasetçiler diyor.

O bölgede yaşayan eski Meclis Üyesi Recep Tokgöz, şu cümlelerle yaşanan kirliliğe dikkat çekiyor: “Büyükşehir belediyesi yetkilileri; burası Döşemealtı Altınkale Mahallesi 5153 Sokağın yan tarafı. Yani mahallenin orta yeri.

Burası şu anda inşaat malzeme artığı ve çöp deposu haline gelmiş bir yer. Her gün kamyon kamyon inşaat artığı ve çöp dökülüyor. Ne zaman müdahale edeceğinizi sabırsızlıkla bekliyorum. Baki selamlar.”

Evet sayın büyükşehir yetkilileri sadece Tokgöz değil tüm Döşemealtılılar sizi bekliyor. Ha buranın sorumluluğu sizde mi yoksa Döşemealtı’nda mı bilemiyorum. Hadi bir el atın ve cennet bölgeyi eski haline kavuşturun. Yoksa CHP’liler bile sizin üstünüzü çizecek haberiniz ola.

ÖLÜ TAKLİDİ YAPMAYIN

Antalya, turizm ve tarımdan sonra bir de öğrenci şehri olarak biliniyordu. Ancak üçüncü fasıl kapatılıp çöpe atıldı. Artık dünya kentimizin öğrenci şehri ile bir alakası bırakılmadı. Çünkü Türkiye’nin en pahalı ulaşımı maalesef CHP’li Büyükşehir Belediyesi tarafından önümüze konuldu. Öğrenciler, diğer büyükşehirlere göre en pahalı hizmeti alacak.

Öğrenci ücretleri İstanbul’da, 1.95 TL, İzmir’de 1.64 TL, Ankara’da 1.75 TL, Adana’da 1.50 TL iken Antalya’da son yapılan zam ile 2.40 TL oldu. Vatandaşın durumu ise daha perişan. İn-bin 4.10, aktarma yaptın üstüne 1 TL daha.

Öğrenciler ulaşımın pahalılığından dert yanarken ikinci darbeyi de kampus içindeki ulaşımın ücretli yapılması ile yedi. Şimdi düşünün bu rakamlar ile biz öğrenci şehri miyiz değil miyiz diye? Hele bir de bunlara astronomik kira artışlarını eklersek!

Ancak görülen o ki, hem Antalya Büyükşehir yönetimi hem de Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü ölü taklidi yapıyor. Öğrencilerin sorununu kimse çözmek istemiyor. Hadi Büyükşehir halk otobüsü işletmecilerine teslim olmuş durumda. Rektör Özlenen Özkan niye ölü taklidi yapar anlamış değilim.

Hadi üstünüzdeki ölü toprağını atın ve silkinin. Öğrencileri şu dertten kurtarın. Onlar varsa siz varsınız. Yoksa sizde yoksunuz.