SİYASİ FIRILDAKLAR

Siyasette fırıldaklık çok meşhurdur. Zaman zaman bazı isimler görürüz topaç gibi dönerler. O parti senin bu parti benim dönüp dururlar. Türk milleti belirli bir dönemden sonra bunlara alışmış ve onları fırıldak lakabı ile anmaya başlamışken 14 Mayıs seçimleri ile bedenen değil de, fikren “fır fır” dönenleri de görmeye başladık.

***

Hem öylesine hızlı dönmeye başladılar ki, toplum olarak hızlarına yetişebilmek adeta imkansız hale geldi. Sabah "mücahit" (!) olarak uyananlar öğlen "Atatürk'çü (!) olurken akşam yatağa "Milliyetçi" (!) olarak girmeye başladılar. Amaç her kesime şirinlik yaparak seçmeni etkileyebilmek.

Yağmur nereden yağarsa tarlasını oraya çevirenler tabirinin adeta bir elbise gibi üzerine yakıştığını gördüğümüz bu "siyasi topaçların"(!) belki de unuttuğu en önemli olgu siyasette dik duranların kazandığıdır.

***

Elbette siyasi söylemler ve projeler günün şartlarına , gelişen dünya düzenine göre değişikliğe uğrayabilir, revize edilebilir ancak ideolojik fikirler hep aynı kalmalı kuruluş felsefesi üzerinden devam etmelidir. Suyun girdiği kalıba göre şekil aldığı gibi siz de ortama göre şekil almaya kalkarsanız,  ideolojinizi kaybettiğiniz gibi güveni de kaybedersiniz.

Günlük hayatta üç kuruş etmeyeceklerin üç beş oyunu alacağım hevesiyle ettiğiniz hareketler sizi tarih önünde de ideolojisinden sapmış, inandığı hayatı yaşamayanlar sınıfına dahil eder.

***

Her şey önce yapılması gereken, siyasetin en önemli olgusu olan insanlara doğru fikir ve projelerle gerçekleri anlatabilmektir. Bunu anlatamayanlar, insanların değer yargılarını tam olarak doğru tahlil edemeyenler geçen süreçte milletin gözünde de yalancı konumuna düşer.

***

Sizin yapmanız gereken akşam yatağa girdiğiniz kimlikle sabah kalabilmek ve vatandaşa doğru projelerle ulaşabilmek olmalıdır. Değilse her akşam yatarken sabaha hangi kimlikle uyanayım, hangi yalanı söyleyerek uyanayım düşüncesinde olursanız millet sizi layık olduğunuz siyasi çöplüğe gönderir. Tüm bunlar elbette kendisine ideolojik bir yaşam tarzı benimseyenler içindir.

***

Kendisine bir yaşam ve söylem tarzı benimsemeyenler elbette saman alevi gibi yanıp söner ve bir gün gelir ki adını bile kimse bilemez. O yüzden doğru yaşamak, doğru söylemek ve takiyye yapmadan inandığı şekilde yaşayabilmek bir siyasetçiyi elbette halkın gözünde farklı bir noktaya taşır.

SON SÖZ

Ne demiş büyüklerimiz "İnandığı hayatı yaşamayanlar yaşadığı hayata alışmaya başlarlar"