ŞİKAYET ETMEDİ GEREKENİ YAPTI

Başarı; Asırlardır insanoğlunun en büyük hedeflerinden biri olan mukaddes kavram! Hem aklımızda hem de dilimizde olan başarı, hiç şüphesiz herkesin elde etmek istediği bir şey.

Ama çoğu kişi başarı için göreve gelir amma hiçbir şey yapmadan beceriksizliğinin faturasını halka ödetir. Ya da başarılı olanları şikayet eder. Veya başarılı olamadan bu dünyadan göçüp gider. Hem de iz bırakmadan.

Benim çok sevdiğim bir söz vardır. “Başarılı insanlar yapar ve oldurur, başarısız insanlarsa sürekli şikayet eder ve mızmızlanır.”

Şimdi, Antalya’da 2020 yılında Akdeniz Üniversitesi’nde tarihi bir olay yaşandı. İlk defa bir kadın, rektör olarak atandı. Prof. Dr. Özlenen Özkan tarihe adını yazdırdı.

Bu atama Cumhurbaşkanı tarafından yapıldı. Bir süre laflar söylendi, kulp takmaya çalışanlar oldu. Amma velakin Prof. Özkan tüm söylenenleri yaptığı çalışmalarla boşa çıkardı.

Zaten şöyle geriye dönüp baktığımızda Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan ve eşi Prof. Dr. Ömer Özkan’ın ekipleri ile yaptığı başarılı çalışmalar sanırım, ‘Yaptıkları yapacaklarının teminatı’ olmuştur.

Benim anlatmak istediğim Rektör Özkan’ın göreve gelmesiyle, “Beni Cumhurbaşkanı atadı, ben onun adamıyım, çalışmama gerek yok” demeyip gecesini gündüzüne katması.

Bu konuda hem eşi hem de ekip arkadaşları tam destek verdi. Öyle ki şehir ile üniversite ilk kez bütünleşti. Özkan ve ekibi rahat koltuklarında oturmak, mazeret üretmek, ağlayıp sızlamak ve şikayet etmek yerine didinip çalıştı. Ne gerekiyorsa onu yaptılar. Sonuçta başarı kendiliğinden gelmeye başladı.

Bunun en basit örneği, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde yaşandı. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, göreve geldiği 2020 yılı Ağustos ayında 692 milyon lira borçla aldığı Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin borcunu 108 milyona kadar düşürmesi.

Bu nasıl olmuş? Elektrik, doğal gaz, su gibi alanlarda tasarrufa gidilmiş, tüm ihaleler yakından takip edilip rekabet ortamı sağlanmış ve ihaleler şeffaf hale getirilmiş.

Sonra? Akdeniz Üniversitesi Türkiye’de cirosunu artırıp global bütçe ayarını en yükseğe çıkaran üniversitelerden biri olmuş. Tabi bunlar oturduğunuz yerde olmuyor.

Rektör Özkan, “Maliye Bakanlığı’na Cumhurbaşkanımızın nezdinde destek alarak sorunlar anlatıldı. Hükümet sorunlara kulak verdi. Bizim sayemizde üniversite hastaneleri için iyileştirmeler yapıldı” diyor.

Bakın sadece Akdeniz Üniversitesi değil tüm üniversiteler bu çalışma sayesinde sorunlarını çözüyor. Kime niyet kime kısmet değil mi? Demek ki neymiş, sorunları çözmek ve hizmet etmek öyle koktukta oturmakla değil çalışmakla oluyormuş!

Gelinen noktada, Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın rektör olarak atanması sırasında yanlış düşünceye kapılanların bir özür borcu olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca tarihe adını yazdıran Prof. Özkan’ın diğer yöneticilere örnek olmasını temenni ediyorum.

YENİ BÜFELER GELİYOR

Antalya yakın gelecekte ‘Büfe kondu kent’ olarak tarihe geçerse şaşırmayın. Zaten ilk sinyalini eski otogar alanındaki AVM önüne ve arkasına konulan büfelerle vermişlerdi.

Efendim Antalya’da yaşanan Halk Ekmek krizi hala devam ediyor. Daha doğrusu olmayan bir Halk Ekmek üretiminden bahsediyoruz. Var ama firma kerhen ekmek veriyor belediyeye.

Şimdi, Antalya’da Halk Ekmeğe zam yapılmış ve 2021 yılı Aralık Ayı Meclis Toplantısı’nda Başkan Muhittin Böcek, zamdan haberinin olmadığını belirterek yeni Halk Ekmek kuracaklarının sözünü vermişti.

Aradan geçen bu sürede hala ekmek fabrikası ortada yok. Sadece çalışması var. Yeni fabrika kiralama anlaşması yapılmış. Hijyen üretim için proje tamamlanmış, üretim hane ve personel,  laboratuvar, yönetim ve sosyal tesisler dahil, ofislerin inşaatı programlanmış.

İlk etapta nisan ayında açılacak günlük 40 bin ekmek üretilecek. Kapasite sonra 80 bine çıkartılacak. Sonra 60 ve en son 120 bin adete yükseltilecekmiş!

Tüm ekmek dağıtım büfeleri yani 113 adet ilk etapta tadilat yapılacak ve sonra yeni tasarım ile düzenlenecek. Hatta karara göre büfe sayıları artırılacak. Yeni rant kapıları oluşturulacak.

Önce ekmek büfesi, sonra genel büfe. Tıpkı O büyük AVM’nin önüne ve arkasına konulup sonra sütü kafeye dönüştürülenler gibi. Mısır patlağı gibi.

DEVELİ DAYLAK

‘Develi daylak, Severler aylak, Sen kimin yarisin, Her yanın oynak…’ diye bir Konya Türküsü vardı. Çocukluğumuzda dinler ve oynak havası ile kaşıkları kıra kıra oynardık.

Hafta sonunda Elmalı’da 30 yıl aradan sonra ‘1. Elmalı Folklorik Deve Gösterileri’ yapıldı. Devlet güreşti. 669. Tarihi Elmalı Güreşleri’nin hesabını veremeyen Belediye Başkanı Halil Öztürk ve ekibi sanırım açığı kapatmanın yolunu böyle buldu. Belki hesabı şimdi verir.

Ancak benim bu deve gösterisinde dikkatimi çeken bir konu oldu. Birincisi gösteri öncesi CHP ve İYİ Partili Milletvekili ve yöneticilerin meydanda boy göstermeleri.

İkincisi ise 670. Tarihi Elmalı Güreşleri’nde ilk kez ağalık yapacak isim(lerin) de orada olmasıydı. Ağa Mehmet Gök’ün adı boy boy afişlerde yer aldı. Bunu anladık.

Anlamadığım Başkan Öztürk’ün, “670. Elmalı Yağlı Pehlivan Güreşleri Ağamız Yunus Alp Gök ve Mehmet Gök” cümleleri oldu. Yahu AĞA kim? Bir açıklayın şunu da bitsin Allah aşkına!

Yoksa benden size tavsiye. Birini pehlivan güreşlerine, diğerini de deve güreşlerine ağa yapın olsun bitsin. Aksi halde yazımın girişindeki türküyü söylemekten kendimi alamayacağım!